NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
İstanbul’dan uzak kaldığım için pek çok Çırağan etkinliklerini kaçırdım. Bugün çok ünlü bir mimarımızı daha yakından tanımak için gittim. Bence Cumhuriyet Devrinin Mimar Sinan’ı bu kişi; Mimar Cengiz Bektaş. “İnsanı kent yaratır, İstanbul kent değil” diyor tıpkı benim gibi. “Önemli işler yaptım ama bir ağaç kesmedim. Uyandığımda her yaprağa teşekkür ediyorum, bize oksijen verdiği için” diyor , büyük düşünce, büyük fark!
Bu kişiyi ilk defa, dünyaca ünlü bir ödül olan Ağahan Mimari ödülü alan kişi olarak tanımıştım. Yıllar önce Ege’ye gittiğimde ödüllü Türkevini gezmiş ve hayran olmuştum. Bizler varlığımızı böylesine kıymetli insanlarla yaşatabiliyoruz inanın.
Değerli insanlar pek ortalıklarda olmadığı için hep merak eder dururdum. Fakat bu kadar kitabı olduğunu inanın bugün öğrendim ve hiç okumamış olmaktan kendimizi ayıpladım doğrusu.Fakat okumadan onun gibi düşünebiliyor olmaktan mutlu oldum.
Benim İstanbul’da yaşayan yüksek meslek sahibi insanlara vurguladığım bir hastalık teşhisim vardır hep: Bu şehirler kimlik bozukluğu yapıyor, kültür kaybı yapıyor, verimsiz ürünsüz insan, insan olamaz. C.Bektaş; Üniversitede on yıl Estetik dersi vermiş ve 1999’dan beri Üniversitenin Şehircilik Bölümünde, lisans üstü eğitimde: KÜLTÜRÜN PLANLAMAYA ETKİSİ dersini veriyormuş. Tam can alıcı nokta bana göre.
O da benim gibi insanların kendini eğitmeyişinden sorumlu tutuyor yaşadığımız olumsuzlukları. Ve şu örneği veriyor: İngiltere’de çöpçü bir sabah bakıyor bir adam elektrik direğine bağlı. Koşup yetkililere haber veriyor. Adamın açıklaması şu: “ben mimarım. Bu elektrik direği bana sormadan yanlış yere dikilmiş, bunu protesto ediyorum” sonunda direk sökülmüş. Bizde ne ormanlar, ne ağaçlar rant uğruna kesiliyor, millet şikayet ediyor, sonuç yok.
Babası, okuma yazmayı öğretmen eşinden öğrenmiş ve Türkiye’nin ilk defa okul yaptıran insanıymış. İşte bu insanlar var ya , Atatürk Türkiye’sinin son derece erdem sahibi yüce ruhlu, kaliteli insanları. Mimar Cengiz Bektaş böyle bir aile evladı olarak verimli, ürünlü, duyarlı, şahsına münhasır olarak ülkemizin yüz akı. Ne yazık ki bu insanlar tükeniyor.
Yurtdışında okumuş, çalışmış ve Cumhuriyet Dönemi mimarlık tarihi örnekleri arasında sayılan yapıtlar gerçekleştirmiş, 25 ödül sahibi bu insan, sıradan bir insan gibi geldi, oturdu. Mütevazi, gözü karnı tok, kısacası bu kişiler aşmış! aşmış!
Yaşamında, hocalık, mimarlık, sosyal sorumluluk projeleri cepten, dahası 25 adet ödül-20 adet şiir kitabı ve 2 tanesi dünya dillerine çevrilmiş. 6 adet çocuk kitabı- 32 adet dalında kitaplar-1 tane Sinan’dan derleme- 21 tane Türkevleri inceleme kitapları! Bakar mısınız? Bir ömre bunlar nasıl sığar, düşününüz! Hakkında yazılan 14 adet kitap..
Derya deniz olmuş harika bir örnek. O kadar önemli insan,Kuzguncuk’ta yaşıyor, Kuzguncuk’ta yaptığı insani şeyleri ise oradakilerden dinlemek lazım.
2010 Kültür Başkenti projesinde bu büyük beyin yok, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bu büyük beyin yok..Soruyorum? Bu ülke nasıl düzelecek allahaşkına?
Tavsiyem; bu kadar ürün vermiş insanın yapıtlarını görün! Çocuklarınıza gösterin! Çocuklarınızı genç yaşta sanatla, üretenken, ödüllü ve örnek insanlarla tanıştırın lütfen!
Şu kitaplarını hemen okumayı düşünüyorum: Kentli olmak ya da Olmamak, Anadolu’da İnsan Olmak, Sabır ile Koruk,Kültür Vatanımız, Kendini Tanı, Yaşama Kültürü,Kültür Kirlenmesi, Ev alma, Komşu al…daha çooook var ama en kısa zamanda bunları okumalıyım. Şanslısınız, Sinop Rıza Nur Kütüphanesi size pek çoğunu getirtebilir. Neyse geldiğimde ben de alır okurum..
