Uncle Bill…..

Aman tanrım sizlere en son Cumartesi günü yazmışım. O gündür bu gündür neredeyim diye sorduğunuz yok..

Ancak vakit bulabildim. Pazar günü hava berbattı biliyorsunuz. Aslında yarışları izlemeye gidemedim diye üzüldüm. Herhalde üşütmüşüm Cumartesi günüde , Pazar günü  keyfim yoktu hep yattım. Pazartesi daha kötüydüm. Yatmamın bir iyi tarafı 2 roman bitirdim bu arada.)))Aman Allah hasta olunup yatırmasın. Herşeyin başı sağlık malum.

Dün sabah 8.30da 4 arkadaş bir hastaneye gittik,saat 16.30 za kadar hastanedeydik. Bütün gün hastanede olunca ,tabii moralde bozuk oluyor. Ama şükürler olsun önemli birşey yok. Bu arada, gözümün kenarında bulunan bir et benini aldırmak içinde, bugün randevu almıştım. Bugün yine saat 8.30 dan 15.00 e kadar hastanedeydim.

Neşeli gittim ,çünkü doktorum 5 dakikalık bir operasyonla ‘beni’ alacağını söyledi.Ben saat 9.00 da hastaneye yatış yaptım.Aaa baktım bana yatak açtılar. İçeride de  70 yaşında yoğun bakımdan yeni çıkmış bir hasta ve ağabeyi vardı.Ben moralim bozulmasın diye dışarıda oturup kitabımı okudum. Aksilik bu ya,ince kitabı almıştım hemen bitti. Ben bütün gün kalacağımı tahmin etmiyordum. Giriş yapıp öğleden sonra gelirim sanıyordum. Hemşire demez mi gidemezsiniz diye.(((Dedim dışarıda dolaşayım olmaz dedi. Sadece gazete ve yiyecek almak için 10 dakika müsade etti.

Bu arada yanımdan her 5dakikada bir ameliyata hasta gidiyor. O hastaların ve refakatçilerin birbirine bakışları, ellerine dokunuşlarını gördükçe duygulandım, moralim bozuldu. Bu arada doğum hanenin önünde dokuz doğuranlar var. Yoğun bakımda isim anonsları,şunun yakını kiiim diye bağırmalar derken, benim iyice moralim bozuldu.  Yoğun bakımda bir beyin eşi öldü.((((Sonra bir başka bayan bekleme salonunda yasin okumaya başladı derken ben de moral sıfır oldu. Dedim Nilgün sen en iyisi odana git. Gazetenin bulmacalarını çöz. Bu arada gazeteyi en ince ayrıntısına kadar okudum tabii..

Odamda ki teyze,25 gündür yatıyormuş yoğun bakımda. Erkek kardeşi 75 yaşında ve ona bakıyor. Kadının çocuğu yok. Amca diyor ki 25 gündür yoğun bakımın önünde yattım.((((Üzüldüm vallahi.Yemek yedirmeye çalıştık. Ağzını açsın diye hertürlü hokkabazlığı yaptık. Ancak 5kaşık çorba içirebildik,ardından da 2 kaşık yoğurt. Bu arada resimlerini çektim. Bu arada teyzenin başörtüsünü düzelttim. Hoşuna gitti. Kadın değil mi,her yerde ve herzaman süse düşkün oluyor. Vallahi ruhumuzda var.)))Baş örtüsünü düzeltince bana birşey söyledi,anlayamdım,amcaya sordum,bir kaç defa sorunca meğer fıstık gibi diyormuş.))))Artık kendine mi dedi, bana mı bilemem.)

Canım yaaa…5 kaşık çorbanın hasta yakının üzerindeki önemli etkisini gözlemledim orada. Hastaların, ameliyata girerken ve refakatçilerinin gözlerindeki endişeyi gördüm orada…

Ve yine orada, staj yapan Hemşirelik Yüksek Okulu ve Sağlık Lisesi öğrencilerinin çalışmalarını yakınen gördüm. Biliyorsunuz şimdi erkek hemşirelerde var. Artık onlara özel başka isim söyleniyor mu bilmem ama,erkekleri de bu işde görmek hoşuma gitti. Hertürlü işi yapıyor,özveriyle çalışıyorlar. Aferin çocuklar,size ihtiyaçımız var.Bu arada Muhammet Hemşire sana biraz kızgınım ,bana 10 dakika dışında izin vermediğin için.))))Ne ise görevini yaptığın için affediyorum.))))

Saatin 8.30 dan –saat 14.00 de kadar beklersen ne olur ve böyle bir ortamda tabii moral sıfır olur. Benim de oldu. Gülen yüzüme endişe, korku üzüntü çöktü. Dedim yoksa ben demi yeşil önlük giyeceğim ,sedyeye yatacağım?Evet herkes gibi dediler. Ama benim birşeyim yok ki,5 dakikalık işim var ben yürüyebilirim dedim. Hayır bu imkansız dediler. Kıyafetlerim çantam ne olacak dedim,isterseniz tutanak tutar alırız veya birisine emanet edebilirsin dediler. Beni aldı bir korku, bu arada telefonumun şarjıda bitmek üzere,hemen eşime telefon açtım ben ameliyata giriyorum resmen, gel dedim. O gelmeden bana hazırlan demezler mi? Bu arada tam da hasta muamelesi görüyorum. Beni aldı bir korku, soyunup yeşil önlüğü giydim.Çantayıda bir hemşireye verdim. Beni tam kapının dibinden sedyeye bindirmezler mi?Kendime kızmaya başladım,ne olmuş benin varsa ne gerek vardı aldırmaya ,sana ne zararı vardı değip durdum. Ve ben sedyede itilerek ameliyathaneye geldim. Doktorum çok iyi biriydi. Süperdi.Dedim az kaldı kaçıyordum,moralim çok bozuldu dedim,beni teselli etti. Ben gerçekten o filimlerde gördüğünüz ameliyat ışıkları altında o ‘ben’imi aldırdım. 5 dakika sürdü. Kendimi bir filmin içinde düşündüm,bak Nilgün, önemli birşey için yatmıyorsun burada diye teselli ettim. Ve sonra da odama yine aynı usul çıkartıldım. Ben yeşil önlükler içindeyim,eşim oradaymış. Yine bir hüzün çöktü. Tansiyonuma bakıldı. Herşey normal ve ben kendimi dışarı attım. Gözümün altında ufacık bir bant var. Belli belirsiz. Yarın kontrole gideceğim.

Ohhh çok şükür, bana geçmiş olsun.)) Ama gerçekten çalışanların işleri çok zor.

Belki de alışıyorlar zamanla. Aslında böyle hastanelere gönüllüler gidip yaşlılara çocuklara yardım ediyormuş. Keşke içimiz elversede bizde yardım etsek. Bugün teyzeye yedirdiğim 3 kaşık çorbada olsa bir faydaydı işte. Eşarbını düzetmek bile ona moral verdi,düşünsenize fıstık değip durdu))..

Allah orada görev yapan arkadaşları başımızdan eksik etmesin, hastalarımızada acil şifalar versin,kimseyi bunaltmasın.

Ama bu arada  Ajda Pekkan estetik için devamlı nasıl bıçak altına yatıyor,anlamış değilim inanın.)))

Dün eve geldiğimde 17.30 olmuştu. Dün sabahta Amerika’dan en son 16 yıl önce gördüğüm arkadaşım Bill geldi.Biz Bill diyoruz ismi William aslında.Geleceğini biliyordum ,çok kısa süre kalacağı için hemen dün gece yemeğe  çağırdım. Hiç değişmemiş,çok özlemişiz çooook.)))Yemek sonrası da Sky Garden’a çay içmeye gittik,güzel anılarla dolu bir gece geçirdik.Çok enteresan şeyler anlattı,hem güldük, hem şaşırdık.Ne iyi ettinde geldin Uncle Bill.(Çocuklarım Uncle Bill diye çağırılardı)

blankblankblankblank

Yarın gidiyor, bu akşam yine buluşup 16 yıl görmediğimiz zamanın acısını çıkaracağız. İyi ki geldin Uncle Bill, seni çok özlemişiz.)))

Bu arada ağabeyimin Romanya’lı misafirleride burda. Bana getirdi annesi ve  ingilizce Öğretmeni olan kızını. Çok tatlı bir aileydi. Ve hemen de bizim adetlerimizi öğrenmişler mi,yoksa Romanya’da da mı aynı adet var bilmiyorum,sarılıp öpüşmeleri aynı bizler gibi . Sarılıp yanaktan öpüştük, çok candan davrandılar, beni Romanya’ya davet ettiler,evimiz çok geniş,bekleriz dediler. Ben de içimden neden olmasın,Romanya’yı da listene al Nilgün dedim.))))

blankblank

İşte sevgili günlük Nilgün 2 gündür çok yoğundu. Kısmetse yarın öğlende işim bitecek..

Sizler nasılsınız?Kendinize iyi bakın tamam mı?Haydi yine görüşürüz.İyi akşamlar.)))

 

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Calista Otelde 2. Gün

Merhaba tekrar, Calista Otel’de tatilimizin 2. Gününü anlatmaya devam edeyim. Rahat bir uykudan sonra sabah …

2 Yorum

  1. blank

    Çok geçmiş olsun Nilgün abla, niye bana haber vermedin? Gelir sana arkadaşlık ederdim. Hemen bir bina yakındaydım aklına gelmedi mi? Bu arada anlatımın çok hoş duygularını içtenliğinle dökmüşsün..SEVGİLER

  2. blank

    Dışarı çıkmama müsade etmediler.(((Ben de kimseyi arayamadım.(((

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.