Sabah 5.00 de uyandırıldık. Ve 6.10da Yunuslara götürecek olan teknenin sahibi bizi resepsiyondan aldı. O saatelerde kapkaranlıktı heryer. Kano şeklinde ama örümcek gibi ayakları olan tekneye bindik ve gün doğumuyla birlikte denize açılıp, yunusları aramaya başladık.
Daha sonra fark ettim ki bizim gibi yüzlerce tekne, yunusların peşindeymiş.Grup halinde teknelerle yunusların peşine düştük. Bazen 3-4 yunus, bazen 8-10 yunus gruplar halinde yüzüyorlardı. Fakat tekne sahipleri turistlere yunuslara gösterebilmek için teknelerini süratle çalıştırdıkça balıklarda ürküyor ve kaçıyordu. Biraz videoya çektim. Daha önce yunusların gösterilerini Batum’da izlemiştim. Ve Mexico City de yunuslarla yüzmüş, hatta sırtına binip yüzmüş, yüzgeçlerini tutarak pozlar vermiştim. Onun için bu yunuslar bana çok enteresan gelmedi. Benim için enteresan olan, deniz üzerindeki teknelerin hareketleri ve uçan balık görmemdi.
lovina’da yunuslar 2 (1) paylaşan: ncabaci
lovina’da yunuslar paylaşan: ncabaci
Ve 1,5 saat sonra kaptana dönelim artık dedik.Dönüşte geçtiğimiz güzergahda çok enteresandı. Aslında çok derindeydik ama denizin dibi çok yüzeydeydi, ve yüzlerce deniz yıldızı vardı. Denizin altı akvaryum gibiydi.
Karaya çıktığımızda, Kadir bizi sahilde yunus anıtının altında bekliyormuş, kahvaltımızı yaptık ve birlikte yola düştük. Bu arada otelimizde ibadet yapan bir görevliyi videoya kaydettim.İzleyin, bakın bu ibadeti her dakika yapan insanlara çok sık rastlıyorsunuz.
lovina’da ayin paylaşan: ncabaci
İlk olarak, Git Git Twin WaterFall şelalelerine uğradık..
Yeşillikler arasında,engebeli yolardan geçtik. Ama Erfelek Şelaleleri gibi değildi.Daha az suyu vardı. Ama çok daha yüksekden akıyordu. Yol daha tehlikesizdi. Ama uzun ve inişli yokuşluydu. Yolboyunca oranın yerlileri kenarlara tezgah açmış satış yapıyorlardı. Muz yapraklarından yapılmış, fotoğraf albümü dikkatimi çekti, pazarlık yaptık ve söylediği fiyatın 3de birine aldım.
Şelalelerde yüzen turistler vardı. Ama biz girmedik. Yine dün geçtiğimiz yoldan döndüğümüz için maymunlar yine çevrede bol miktarda vardı.
Öğle vakitlerinde Bratan Gölü’nün kenarında Bali’nin en nefes kesici tapınaklarından biri olan Pura Ulun Danu Tapınağına geldik. 1926 yılında nehirlerin ve denizin tanrıçası Dewi Batari Ulun Danu için inşa edilmiş. .
Turistlerin akınına uğramış bir yerdi. Tapınakda yerlilerden birçok fotoğrafçı vardı, bizde fotoğraf çektirdik. İnternete baktığınızda benim yayınladığım fotoğraflardan daha farklı görebilirsiniz, hemen açıklayayım, önceden tapınağın çevresi suyla kaplıymış, sonradan sular çekilmiş.
Öğle yemeğimizi tapınak da ki resturanda yedik. Yine ne yesek durumuna düştük. 2 arkadaşım balık istedi, biz daha dün akşam balık yediğimizden değişik olsun istedik ve peynirli makarna ve kızarmış tavuk istedik. Gelen yemeği görünce yalnış geldi diye garsonu çağırdık. Tabakdaki bıldırçın gibi şeyin kızarmış tavuk olduğunu söyledi. Sanırım civciv kızartmasıydı. Hemde ızgara yaptıkları için üstünde et yoktu, sadece çıtır çıtır kemikti, yiyemedik tabi..
Yemek sonrası yola devam ettik, Bedugul’da , Pazara gittik bu defada. O kadar farklı ürünler varki, size neyin ne olduğunu söylemem mümkün değil. Çips gibi şeyler satıyorlar, yaprak kızartmaları, fıstıklar, meyveler, baharatlar. Ençok dikkatimi çekende, mısırların kabuklarını hiç soymadan pişiriyor ve satıyorlar. Rengi çok çok sarı. Gili adasında 2 kez közlenmişini yemiştik, üstü yağlı, hafif acılı ve tatlı sosluydu. Güzeldi.
Size yazmayı unuttum, ikiz şelalelere giderken yol üzerindeki lokal halkın ağaçlardan karanfil topladığını, onları ayıklayıp kuruttuklarını gördük. Önce topluyorlar,sonra ayıklayıp kurutuyorlar güneşin altında.Saplarının yağını çıkarıyorlar, diğer bölümünüde çay yapıyorlarmış. Kurudukdan sonra kilosunu 4 dolara satıyorlarmış. Bize de bir parça çiçeğinden verdiler, mis gibi kokuyordu.
Yine yoluma devam edeyim kaldığım yerden, pazarın içine girdik. Buradaki lokal halkın çoğu müslümandı. Eğer birşeye biraz gözün gitse hemen size onu satmaya çalışıyorlar ve fiyatını sen söyle diyorlar. Allah dan bizim yanımızda olan Kadir ve eşi onların dillerini bildiği için çok yardımcı oldular. Ve iyi bir pazarlıkla birkaç şey aldık.Aldıklarımızın çoğu ağaç oymacılığıydı. El sanatları çok mükemmel. Erkekler çok güzel resim yapıyorlar, çevrede gördüğünüz resimlerin hepsi erkek yapımı. Kadınlar daha çok inşaat işinde çalışıyorlar. Ağaç oymacılığınıda yapanlar erkekler.
Sigara heryerde içiliyor,çevrede öyle fazla çöp kutularıda yok,yere atıp söndürüyorsun.Lokal halkının bayanları dışarıda sigara içmiyormuş, zaten bayanlar sigara içmezmiş burada, içenlerede iyi gözle bakmazlarmış.
Ubud’a geldiğimizde saat 16.30 olmuştu, tekrar ilk geldiğimiz otelin aynı odalarına yerleştik. Biraz aldığımız yiyeceklerden yedik, odamızın karşısında bulunan hindistan cevizi yiyen sincapları izledik. Wi-fi ya girip ailelerimizle hasret giderdik, facede çektiğimiz fotoğrafları paylaştık. İşte şimdide bizde saat tam 23.00 sizde ise 18.00. Biz yatıyoruz artık size iyi geceler.
Yarın kısmetse Fil Safarisine çıkacağız.Hoşcakalın..