GANİMET’İN ANISINA…İ.Ebru Gürsoy’dan..

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Ganimet, üst katımızda oturan, çok sevdiğim Gamze Abla’nın yemek artıklarıyla doyan bir kediydi. Sürekli balkonun altında bekler, önce genç kedilerin yemesine izin verir, sonra kendisi yerdi. Lojmanların kraliçesiydi çünkü neredeyse tüm kedilerin ya annesi, ya anneannesi, ya da babaannesiydi. Oldukça da yaşlıydı. Gamze Abla ona acımış ve birgün artık doğurmasın diye onu kısırlaştırmıştı.
Herşey güzel gidiyordu, ta ki Gamze Ablaların tayini çıkana kadar. Ben çok iyi bir komşu kaybettiğim için çok üzülmüştüm. Çünkü her zaman evine çıkarken zile basar “Naber Ebru?” der, halimi hatırımı sorardı. Ayrıca o kadar becerikli bir kadındı ki, üzerindeki kıyafetlerin çoğunu kendi dikip, örmüştü. Bir de hayvan sevgisiyle de benim gönlüme taht kurmuştu. Sanırım onun gidişine Ganimet de çok üzülmüştü. Ganimet’i doyurmak bundan sonra bana kalmıştı.
Günler geçiyordu. Ganimet’e benim kedilerimin yiyeceklerinden veriyordum. Fakat sağ gözünün altında bir şişme olduğunu gördüm. Bir türlü yakından bakamıyordum. Çünkü yaklaştıkça hemen kaçıveriyordu. Günler biribirini kovalıyor, gözündeki şiş iyice büyüyordu ve artık gözü görünmüyordu. Ganimet’le de fazla ilgilenemiyordum çünkü Jennifer adlı kedim çok hastaydı. Birgün Jennifer böbrek rahtasızlığından öldü. Onun ölümüne o kadar çok üzülmüştüm ki, 3 gün evde hiç bir şey yapmadan ağlıyordum. Kendime yapacak, uğraşacak bir şey arıyordum.
Yine Ganimet’i gözü kapalı görünce “Tamam Ebru, al sana iş.” dedim kendi kendime ve bu kediyi iyileştirmeye karar verdim. Komşumla birlikte bir gece vakti, Ganimet’i yakalamaya karar verdik. Süper nefis bir kedi maması konservesi açtım ve komşum onu kediye koklattı ve yavaş yavaş bir apartmanın içine girdi. Kedi de peşinden içeri girdi. Ben de usulca apartmanın kapısını kapattım. O an artık Ganimet’in benim olduğu andı.
Kediyi yakaladık ve bizim eve getirdik. Ertesi sabah onu veteriner fakültesine götürdüm. Hemen gözünü ameliyat ederler, sonra da mutlu bir şeklide eve döneriz diye düşünüyordum. Ama öyle olmadı. Eser Hanım, kendisi Türkiye’nin en iyi cerrahlarındandır, Ganimet’i muayene ettikten sonra, “Bu kediyi benden başka kimse ameliyat edemez.” dedi ve bize ameliyat randevusu verdi. Tam 10 gün sonraya hem de. “Aman Tanrım!!!” o kadar bekleyecek miydim? Meğer hocanın tüm günleri doluymuş. Millet kapısında bekliyormuş.
10 gün boyunca Ganimet’e günde 3 kere pansuman yaptım. Ameliyat günü geldiğinde ben de Etimesgut Anadolu Lisesi’ndeki ilk günümdeki görevime gidecektim. Sonunda uzun zamandan beri istediğim bu anadolu lisesinde İngilizce öğretmeni olmuştum. Çok mutlu olmam gerekiyordu ama değildim. Çünkü sabahtan Ganimet’i fakülteye aç karnına bırakmıştım ve sonra da yeni okuluma gelmiştim. Çok endişeliydim. Acaba kötü birşey oldu mu diye içim içimi yiyordu.
Öğlen olduğunda ise hemen aradım ve durumunu sordum. “Çok iyi. Akşam 4 gibi kedinizi alabilirsiniz.” dediler. Ne kadar sevinmiştim. Akşamın olmasını dört gözle bekliyordum. Kedimi almaya gittiğimde, yine sordum nasıl diye. “Çok iyi. Şimdi uyuyor. Çok başarılı bir ameliyattı. Gözünü çıkarmadan tümörü aldık.” dediler. Aman tanrım bir de ne göreyim? Kedinin her yerini tıraş etmişler. Bir de yüzü ve boynu hep dikiş içindeydi. Hani kırkyama denilen bir dikiş modeli varya, burada da ondan vardı. Bu durum bir de çok iyi bir durumdu.
Gerçekten de doğruydu. Çünkü Ganimet’e çok değişik bir cerrahi müdahale yapmışlardı. Flaplama tekniği uygulamışlar, tümörü aldıktan sonra,  yanağındaki deriyi gerdirmişler ve gözünün kenarına dikmişlerdi. Ganimet’in bu ameliyatı veteriner fakültesini tarihine geçmişti. Bizi sürekli çağırıyorlar, gözünün fotoğrafını çekiyorlar ve iyileşme sürecini kaydediyorlardı. Bu ameliyatı TÜBİTAK’a ve Fransa’da yayınlanan ünlü Revue de Medecine Veterinaire dergisine göndermişlerdi. Hem Ganimet, hem de onlar çok ünlü olmuşlardı.
Ganimet beş sene daha benle yaşadı. Yaşlılık zamanında eve aldığım bu kedi, çok uyumlu ve çok sakindi. Diğer kedilerimle hiç problemi olmadı. Hep bir köşede oturur, yemeğinin önüne gelmesini beklerdi. Zaman geçtikçe tüm dişleri döküldü. Sadece yumuşak yemeklerle beslendi. Öldüğünde kaç yaşında olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama Ganimet bu dünyadan giderken insanlarda çok derin hatıralar bıraktı.
Şimdi sizlerle 02.07.2007 tarihinde, Ganimet’in öldüğü gün yazdığım makaleyi paylaşacağım.
“Bu dünya sadece insanlara ait değildir. Onun bu kadar guzel olmasının sebebi içinde hayvanları ve bitkileri de barındırmasıdır. Onları ne kadar koruyorsunuz? Sokakta yürürken ayağınızın altından geçen karıncaları görüyor musunuz? Ya da bir çiçeği koparırken o güzelliğe son verdiğinizin farkında mısınız? Ya sokaktaki hayvanların, hele hele Türkiye’de yaşayamaya çalişan kedi ve köpeklerin tek başlarına nasıl yaşam mücadelesi verdiğini biliyor musunuz? Sokaktaki hayvanların ömürleri (eğer şanslıysa) 3-4 yıl. Ama kendi himayenize alıp, aşılarını da yaptırdığınızda ise 18 – 20 yıl. The Berlin Longevity Enstitüsü’ne göre kediler sahiplerinin ömrüne bir 10 sene daha katıyorlar. Bir kedi sahibi olmak insanda rahatlatıcı bir etki bırakıyor, tansiyona iyi geliyor, kalbin hızını yavaşlatıyor.
Gelin sokaktan bir can kurtarin. Siz de caniniza can katın. Evinize bir hayvan alın.
Unutmayın insanlarda bulunan bir takim özellikler hayvanlarda bulunmaz. İntikam, iki yüzlülük, yalancılık, dedikodu, nankörlük, sahtekarlık gibi özellikler hayvanlarda yoktur.”

Sevgilerimle…

İrem Ebru Gürsoy
(Bir hayvan sever)

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

İZLANDA HALK HİYAKELERİ..Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

6 Yorum

  1. blank

    Canim insan olmanin geregini hic kimse bu kadar guzel anlatamaz, her sey gonlunce olsun.

  2. blank

    Sevgili İrem Hocam , inanın çok etkilendim size hep derdim ya hayvanları sevmem diye siz gerçekten bana onları sevdirmeyi başardınız.Bu gerçekten çok ama çok güzel bir şey size sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum…güzel yüzünüz hep gülsün hocam…

  3. blank
    Irem Ebru Gursoy

    Çok teşekkür ederim. Hayvanlara yardım etmek bir insalık görevi. Keşke herkes hayvan sevse!!!

  4. blank

    “Sokakta yürürken ayağımızın altından geçen karıncaları görüyor muyuz?” İşte bu cümleydi beni düşünmeye sevkeden; hiç dersime girmemiş olsa da proje sayesinde İrem Hocam’ı tanıma fırsatı bulduğum zaman. Ve bu dünyanın varoluşundan beri yeryüzünde bulunan insan harici canlıların acaba ne kadar farkındayız bilinmez ama lütfen hayvanların farkında olalım….Yürekten sevgilerle öğrenciniz Oğuz.

  5. blank

    çok beğendimm hocamm çok güzel olmuşşş….keşke herkesin içinde birazcık hayvan sevgisi olsa da onlara biraz ilgi gösterse..

  6. blank
    Irem Ebru Gursoy

    Teşekkür ederim benim canlarım!!!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.