NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
“Bize birkaç deli gerek artık, akıllı denenlerin tümümüzü ne duruma düşürdüklerini görmüyor musunuz?” diyen Shaw’ın kitapları, insanlık tarihinin İncil’den sonraki en büyük yapıtıdır diyor İngiliz düşünürler.
Bernard Shaw, İrlanda’da 1856’da doğdu; düş kırıklıkları ve yoksulluk içinde yaşadığı ve ününü yaptığı İngiltere’de 1950’de bu dünyadan ayrıldı.
Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından yirminci yüzyılın ikinci yarısına uzanan 94 yıllık ömrü boyunca Shaw’un bir an bile ara vermediği başlıca uğraşı, düşünmek ve düşündüklerini gülümseterek dile getirmek olmuş. Bu noktada bana göre Shaw düşünce namazında oluyor. Çünkü Hz. Muhammed ne diyor?
“Düşünmek bin yıllık ibadetten hayırlıdır. Alimin uykusu cahilin ibadetinden kıymetlidir.”
Müslümanlar bu emre rağmen düşünmezken , yine Hz.Muhammed’in ifadesiyle “peygamberlerin mirasçıları” olan alimler düşünüyor. Shaw; insan-toplum-aile-din-bilim-uygarlık-kültür-sanat-eğitim-devlet-siyaset-savaş ya da barış gibi sayısız kavramı, sınır tanımaz dünyasında sürekli tartışıp duruyor. Alışılmış, basmakalıp inançlara karşı böylece yepyeni görüşlerin kapılarını aralıyor. Bütün bunların sonucunda ne mi oluyor?
“Güneş Batmayan İmparatorluk” diye bilinen ve dünyayı eğiten, dünyanın stratijisini tayin eden, dünya beyinlerini toplayan bir ülke İngiltere önemini hala koruyor. Çünkü Shaw, tıpkı Atatürk gibi düşünerek; insanoğlunun içindeki gizli niteliklerden yararlanarak bugünkü kusurlarından kurtulup erişeceği yüksek bir aşamadan umudunu hiç kesmiyor.
Siyasileri suçlayarak; “bir balık tezgahını yönetemeyecek kafalarla her savaştan sonra yeni bir dünya kurmaya kalkarlar” diyor.
Shaw; “her şeyin alınıp satıldığı bir dünyada” demokrasinin birinci görevinin her yurttaşı “yararlı kılmak”olduğunu ileri sürüyor. İşte bu; Kur’an’ın istediği kulluk bilinci, Atatürk’ün çizdiği yüksek ideal yolcusu, adam olmak, erdemli nesiller, insan olmak yoldur.
Shaw diyor ki; “Beden er geç bıkkınlık verir insana. Düşünceden başka hiçbir şey güzel ve ilginç kalmaz. Çünkü düşüncedir gerçek yaşam.”
94 yıl konuşan, iğneleyen her konuya karışan bu büyük düşünür öldüğünde ise İngiltere dahil bütün Avrupa, dünya ayağa kalkıyor! İngiltere’de bayraklar iniyor, Chuchill bildiri yayınlıyor, Hindistan da bakanlar Kurulu toplantısı erteleniyor, Avustralya’da izleyiciler saygı duruşuna çağrılıyor.New York’ta Times Square’nin ışıkları söndürülüyor.
“Üstün insan kavramının simgesi gitti, dünya sanki boşalıverdi”diyor yazar.
Düşünen Müslümanların çoğalması dileğimizle…
