NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,
Efsaneye göre Macar Prenses Kinga, Krakow (Polonya’da bir şehir) kralı ile evlenmek üzeredir. Nişanlısına çok değerli bir hediye vermek ister. Polonya’nın her şeyi vardır, ancak hiç tuzu yoktur. Babasından çeyiz olarak ona bir tuz madeni bulmasını ister. Yüzüklerinden birini babasının tuz madenine atar ve Polonya’ya doğru yola koyulur. Krakow’a yaklaştığında Wieliczka denilen bir kasabada yanındakilere bir çukur kazmalarını söyler. İnsanlar çukur kazmaya başladıktan bir süre sonra gözlerine inanamazlar. Çünkü tuz bulmuşlardır. Daha da şaşırtıcı olanı ise bu tuzun içinden Prenses Kinga’nın yüzüğünün de çıkmış olmasıdır.
İşte size Polonya’da Wieliczka adlı yerleşim merkezinde bulunan tuz madeninin hikayesi. Bu maden o kadar sıra dışı ve değerlidir ki , 1978’de UNESCO tarafından Dünya Kültürel ve Doğal Mirası’nın Birinci Listesi’nde yer almıştır. 700 yaşındaki bu ilginç yer, yerin 327m altında bulunmaktadır. Burada tam 2040 tane oda ve bu odaları birbirine bağlayan 200 tane koridor sıralanmaktadır. İçerisinde düzinelerce tuzdan yapılmış heykel ve oymalar barındırmaktadır.
2005 yılının tam Noel zamanı gezdiğim bu ilginç yer, beni gerçeten büyüklüğüyle şaşkınlığa uğratmıştı. Yaklaşık yarım günüm burayı gezmekle geçti. Noel yaklaştığından dolayı her yer süslemeler ve ışıklı ağaçlarla pırıl pırıl parlıyordu. Öğrencilerin derece alan, İsa’nın doğumunu sergileyen maket çalışmaları da burada sergileniyordu. Bir kenarında şapel bulunan büyük bir salonda konserler verildiğini öğrendim ve buradaki akustiği düşündüğümde ne muhteşem bir ses ziyafeti verilebileceğini hayal ettim. Gözlerimi kapatıp dinlemek isterdim doğrusu.
Papa 2. John Paul’ün Polonyalı olduğunu ve çok sevildiğini biliyor muydunuz? Öldüğünde ise bütün Polonya yasa bürünmüştü. İşte bu tuz madeninde onun heykeli de bulunmaktaydı. Burada ayrıca Johann Wolfgang von Goethe’nin heykelini ve daha bir çok tarihi ve efsanevi figürleri de görebilirsiniz. Buradaki en eski heykeller madenciler tarafından oyulmuştur. Daha yenileri çağdaş sanatçılar tarafından yapılmıştır.
Bu madeni gezerken madenci cüceleri gösteren figürlerle karşılaştım. Meğer burada madende kolay çalışılsın diye cüceleri de kullanmışlar. Her yerin tuz olduğu bir yer burası. Parmağınızı bir yere sürdükten sonra bir yalayın, tuz tadı alacaksınız.
Tavan ise kalaslar ve merdivenlerle döşenmişti. Bu kalaslar ve merdivenler ışıklandırılmış ve tıpkı Harry Potter filmlerindeki gibi esrarengiz bir hava vermişti. Fotoğraf makinasının flaşıyla beyaz görünen bu tuzdan duvarlar aslında beyaz değil gri renkteydi. Bu ilginç yerde bir de göl görmek beni daha da şaşkınlığa uğrattı. Bir de balık görseydim, daha da çok şaşırırdım herhalde. Ama bu gölde balık yoktu. Çünkü sudaki tuz oranı oldukça fazlaydı.
İnerken merdivenleri kullanarak geldiğim bu madenden asansörle yukarı çıktım. Tekrar yüzeye çıkmak çok güzeldi ama aşağıda hiç daralmamıştım. Bu madeni gezmek benim için muhteşem bir deneyimdi. Gitmek isteyenlere yol gösterelim. Burası Polonya’nın Varşova’dan sonra ikinci büyük ve rüya şehri olan Krakow’un içindedir. Merkezden otobüsle bu madene gidilebilir. Krakow’u ilerideki yazılarımda anlatacağım, merak etmeyin.
İrem Ebru Gürsoy
