Riopar, İspanya..Ebruli Sayfalar..

 

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

İspanya, benim için içimde sıcacık heyecanlar veren, düşlerimin en tepesinde yerini alan bir ülkeydi. Sonunda düşlerimin en tepesi gerçek oldu ve geçtiğimiz yaz 7 genç katılımcımla birlikte İspanya’nın Riopar şehrine gençlik değişimi yapmak üzere gittim.
Riopar, Madrid’in 240 km güneydoğusunda, arabayla yaklaşık 3,5 saatte varılan, civarındaki en büyük şehir Albacete’ye 1 saat 40 dakika uzaklıkta şirin mi şirin bir kasabadır. İspanyol, Fransız, Polonyalı ve Romanyalı genç gruplarla birlikte ormanın içinde kaldığımız La Dehesa Oteli insanlardan bir süreliğine kaçmak için çok uygun bir yerdi. Beni Türkiye’den arasalar kimse bulamazdı diyebilirim. Araba ile yolculuk da hiç rahat değil, çünkü asfalt yollar olmasına rağmen, yüzlerce kavis ve dönemeçten geçilmesi, midesi hassas olanlara göre epey tahrip edici. Fakat çok güzel bir kaçış mekanı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

rioparriopar456riopal
Öncelikle Riopar’a gidecekseniz yanınıza çok para almanıza gerek yok. Her şey çok ucuz çünkü. Sadece yanınıza birlikte olmaktan büyük zevk alacağınız birini alın, bir de güzel bir kitap ve fotoğraf makinesi. La Dehesa Oteli’nde kalacaksanız, şehrin dışında olduğu için ormanın içinde doğayla baş başa kalabileceğiniz ve sivrisineği olmayan – inanın bana yok – mükemmel bir yer. Fotoğraf makinenizi alın ve kırlara çıkıp harika doğa fotoğrafları çekin. Hatta yolda yürürken karşınıza İspanya’yla özdeşleşmiş boğa çiftlikleri çıkabilir. Castile La Mancha eyaletinde boğa güreşleri yasaklanmış olsa da malesef İspanya’nın birçok yerinde boğa güreşleri yapılmaya devam etmektedir.
La Dehesa’nın bulunduğu bu orman kurtlarıyla da ünlü ama gece dışarı çıkmadığınız sürece sorun yok. Sizi gündüz kurt kuzu kapmaz fakat geceleri kurtların ulumalarını duyabilirsiniz. La Dehesa’da kalırken öksüz kalmış 3 tane kurt yavrusunu sevme şansını da yakaladım. Köpek yavrusundan biraz farklılar ama her şeyin yavrusu çok sevimlidir zaten öyle değil mi? La Dehesa’da ayrıca at binmeniz de mümkün. Ormanın içinde atla gezmenin verdiği mutluluk bam başka.
Öğleden sonra 2 ile 4 dışındaki zamanlarda istediğiniz zaman La Dehesa’nın havuzuna girip, İspanya güneşini iliklerinize kadar alabilirsiniz. 2 – 4 arası siesta vakti unutmayın. Gerçekten o saatlerde insanın bir uykusu geliyor ki, olduğunuz yere yığılıveriyorsunuz. İspanya’nın havasından mı yoksa suyundan mı bilemeyeceğim, insanın burada hiç iş yapası gelmiyor. Siesta vaktinde her gün herkes dinlenirken çalışmayı denedim ama çok da başarılı olamadığımı itiraf etmek istiyorum.
İspanya’ya geldiniz. Neyi özellikle tatmalısınız? Tabi ki Sangria. Nedir Sangria? Sangria, İspanya’nın kavurucu güneşi altında içilebilecek içinde meyve parçaları, tatlandırıcı ve brandy’nin olduğu buz gibi bir şarap punch’ıdır. Sangria, ünlü Manchego peyniriyle dayanılmaz bir uyuma sahiptir.
Riopar’dan ayrılmadan önce şehrin içinde ara sokaklarda, iyice ararsanız bulursunuz – bronz heykeller yapan küçük bir dükkan var. Dükkanı bulduğunuzda kapalı olarak göreceksiniz. Kapalı diye geri dönmeyin. Kapının kenarında bir zil var. Ona basın ve yaşlı bir kadının üst kattan inmesini bekleyin. Bir iki kelime İngilizce bilir. Siz İspanyolca biliyorsanız sorun yok ama bilmiyorsanız vücut dili diye bir şey var. Yaratıcılığınızı kullanın. Şimdi bütün bu zahmetlere değecek olan Castile La Mancha’nın simgesi, o kadın ve kocasının yapmış olduğu, Don Quixote ve Sanco Panza’nın harika bronz heykellerinden küçük bir tane alın. Küçük diyorum. Çünkü en küçüğü 35 Avro. El yapımı ve nadide bir işçilik olduğu için ve ağırlığına göre de fiyatı arttığı için heykeller büyüdükçe pahalılaşıyor.
Cervantes’in o ünlü romanındaki gibi her yer yel değirmenleriyle dolu bir bölge burası. Her ne kadar, ekonomisi diğer Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmış olsa da, İspanya hala yenilenebilir enerji kullanımında dünya öncülerinden.
Çevre dostu bir insan olarak sürekli yenilenebilir enerji kullanımının gündeme gelmesini buradan arzu ediyor, her gün ya gündoğusu ya da karayelin estiği güzel Sinop’umuza nükleer santral değil, yel değirmenleri kurulmasını hayal ediyorum.
Bir sonraki yazımın “Madrid” başlıklı olacağını şimdiden müjdeleyerek, hayaller dolu günler ve o hayallerin bir gün gerçekleşmesini diliyorum.
Ebru

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

İZLANDA HALK HİYAKELERİ..Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.