Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,
1989 yılında Yugoslavya’dan kopan, yaklaşık 400 yıl Osmanlı himayesinde kalmış, Avrupa’nın ortasında bir ülkedir Sırbistan.
Geçtiğimiz yaz bir Avrupa Birliği projesiyle gittiğim bu ülkede beklediğimin altında bir medeniyetle karşılaştım. İlk kez bir Balkan ülkesine gitmiştim. Balkanların Avrupa’nın unutulmuş ve göz ardı edilmiş bir bölgesi olduğunu ve elimdeki bir yığın kâğıt Sırp Dinar’ıyla doğru düzgün bir şey alınmadığını gördüm.
Çok eski bir otobüsle Belgrad’dan Kovin’e gittim. Kovin, kiliseleriyle ünlü yaklaşık 13bin nüfuslu bir şehirdir. İnsanların yüzlerinden ve hareketlerinden çok mutlu mesut bir yaşam sürdüklerini söylemeyeceğim. 1960larda büyük Sırp göçüne ev sahipliği yapmış olan Deliblato, Kovin’in köylerinden biridir. Gençlik projemiz, Deliblato Köyü’nde bulunan eskiden sığınmacı kampı olarak kullanılmış, şimdi ise gençlik projelerine ev sahibi ve çocuklara yaz kampları olarak hizmet veren yerde gerçekleşti. Ormanın içinde son derece yeşil bir alanda bulunan bu köyde ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.
Binaları ve sokakları oldukça bakımsız ve eski durumda olan bu ülkede, diğer şehirlerine göre başkent Belgrad en iyi durumdadır. Tuna ve Sava Nehirlerinin birleştiği yere kurulmuş olan Belgrad’da turistleri çeken birçok mekân bulunmaktadır. Bunlardan en önde geleni İ.Ö. 3üncü y.y.da kurulmuş, birçok kez işgal edilmiş ve savaşlar görmüş, Osmanlıların da 346 sene egemenliğinde kalmış olan Kalemegdan Kalesi’dir. Kale oldukça geniş bir alana kurulmuştur. Buradan Tuna ve Sava Nehirlerini seyredebilir, panaromik fotoğrafını çekebilirsiniz.
Belgrad’da ayrıca Knez Mihailova Caddesi’nde ise turistleri çeken birçok mekân bulunmaktadır. Bu cadde üzerinde sevdiklerinize götürmeniz için hediyelik eşya satan satıcıları görebilirsiniz. Belgrad aynı zamanda birçok festivale de ev sahipliği yapmaktadır.
Smederevo, başkent Belgrad’a 45 km uzaklıkta, Tuna nehri kıyısına kurulmuş bir şehirdir. Projedeki katılımcılarla birlikte gittiğimiz bu şehrin en belirgin özelliği 1430 yılında inşa edilmiş Smederevo Kalesi’dir. 1459 yılında Osmanlılar tarafından alınan kale 1805 yılına kadar tutulmuştur. Üzüm bağlarıyla ün salmış olan Smederevo’dan ayrılmadan önce “Smederevka” denilen şarabından almayı asla unutmayın.
Dünyanın başka bir yerinden görüşmek dileğiyle…
Sırbistan benim de çok sevdiğim ve her daim özlediğim bir Balkan ülkesi. Çok güzel anılarım birikti o güzel insanların ülkesinde.
Belgrad’ın dışına çıkarak çok güzel yerler görmüşsünüz. Kalemegdan ve Knez Mihailova caddeleri burnumda tütüyor. Yazınız beni bir kez daha o güzel yerlere götürdü.