KİRAZIN YARARLARI..H.Çiçeksever’den…

Kirazın bol olduğu şu günlerde yapılacak işleri unutmayın.
Derdi veren Allahın şifası doğada. Ancak ilim irfan sayesinde şifa kaynaklarına ulaşabiliyoruz.
Kuzey Avrupa ülkeleri çok soğuk biliyorsunuz. Otellere gittiğiniz zaman, odanızda içi çekirdek dolu bir yastık bulunuyor. İlk önce merak edip ne olduğunu araştırdık ki, kiraz çekirdekleri. Bu ülkelerde kiraz yok biliyorsunuz. Güneş az olduğu için bizim ülkemizdeki gibi her şey bol bol yetişmiyor. Bu yastıkları mikrodalgada ısıtıp yatağınıza koyuyorsunuz termofor görevi yapıyor.
Çok yaşayan mı bilir, çok gezen mi diye boşuna söylememişler . Fakat gezmeyi inceleme, araştırma, sorgulama, düşünme mantığında gezmekle, nefis ağırlıklı gezmek arasında çok büyük farklar var. İşte Kuzey ülkelerini gördükten sonra, akıl akıldan üstündür düşüncesiyle , kiraz çekirdeklerini biriktirdim, yıkayıp güneşte kuruttum. Bir tane minder yaptım, bilgisayar sandalyemde oturuyorum. Birkaç tane küçük yastıklar hazırladım, içini çekirdek doldurdum ve Sinop’taki evimde duruyor. Soğuk veya rutubetli aylarda geldiğimizde onları mikrodalgada ısıtıp termofor gibi kullanıyoruz. Herkese tavsiye ediyorum, çok doğal, çok sağlıklı, ısınınca mis gibi kokuyor..

Bizlere meyvelerin çekirdeğini yememiz öğretilmediği için hep atıyorduk. Son yapılan araştırmalarda elma, armut ve kayısı meyvelerinin çekirdeklerinin yenmesini tavsiye ediyorlar. Kanser koruyucu olarak biliniyor. Kayısı çekirdeklerininkırar, içini kekelerde kullanıyordum. Reçel yaptığımda ise çekirdek içlerini içine atıyordum nefis oluyordu. Şimdi özellikle yemeye itina ediyorum.Allahın bizlere sunduğu her şeyin mutlaka bir faydası olduğunu unutmamak lazım.
Kiraz kanı sulandırdığı için, aspirin görevi yaptığı söyleniyor. Bu mevsimde özellikle aç karnına kiraz yendiği zaman kanda değişim yapıyor.Aynı zamanda zayıflatıyormuş.
Böbrek taşı ve idrar sıkıntısı için babannelerimiz mısır püskülü, ısırgan ve kiraz sapını kullanıyorlardı.Bilinçli olmak, neyin nerede, nasıl ve ne zaman ne şekilde kullanılacağını uzmanından öğrenmek lazım.Kaş yaparken göz çıkarmamak için sürekli öğrenmeli ve bilgilerimizi yenilemeliyiz.

Dertlerin devası olan kiraz sapı idrar söktürücü etkisiyle de böbreklerimize dostu olarak biliniyor.

Kiraz sapları ürik asit ve ürat tuzlarının vücudumuzdan atılması için etkili olduğundan romatizma ve gut hastalıkları ile eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde ve aynı zamanda idrar söktürücü olduğu gibi bronşite karşı da kullanılıyor.
Gölgede iyice kurutulan kiraz saplarıyla hazırlanan şuruplar veya çay gibi demlemelerle iyileşme sağlanabiliyor. Saplar gerektiğinde kıyılarak bir gün süreyle su içinde ıslanmaya ve yumuşamaya bırakılıyor.
Bir litre su içine bir küçük avuç kiraz sapı konulup kaynatılarak elde edilen çaydan günde 3–4 fincan içilebiliyor. Aynı zamanda bu demleme günde 2 kez el ve ayak banyosu şeklinde de kullanılabiliyor. Veya hazırlanan kiraz sapı demlemesi taze ya da kurutulmuş kiraz üzerine boşaltılarak yarım saat bekletildikten sonra süzülerek aynı dozda içilebiliyor.
Kirazın sapları ayrık ve mısır püskülüyle kaynatılarak demlendiğinde ise ayak ve karın şişliğinde, arpayla kaynatılarak elde edilen demlemeyse idrar söktürücü olarak kullanılıyor.
Kiraz saplarının en çok idrar yolları enfeksiyonları için tercih ediliyor, kiraz sapı çayı vücuttaki ödemlerin atılmasında da oldukça etkili.
Dünya ilaç sektörü insan sağlığından milyarlarca doları kazanırken bizler şifa kaynaklarının içinde dünyadan haberimiz yok. Çünkü; “ilim müslümanın yitirilmiş malı”
“İkra=OKU” diye başlayan 6666 ayetten sadece kafayı paketlemek öğretilirse bu toplum şeriatta kalmaya mahkumdur. Gençliği kütüphanelere özendirmek yerine, barlara, diskolara, markaya, tüketime odaklarsanız gelecek kuşaklardan ne bekliyorsunuz?
Okuyalım, düşünelim, sonu belli olmayan ömrümüzü faydalı işlere harcayalım. Zamandan ve azalarımızdan hesap verileceğini bilerek yaşamak duyarlığını kazanalım.Emperyalizmin pençesinde çaresiz olmak bu sınava hazırlanmadığımızı gösteriyor.
“Yarın öleceğini bilsen bir fidan dik.” Hz.Muhammed
“Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.”