Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,
Hayvanlarla aranız nasıl? Uzaktan sevenlerden misiniz? Yoksa nefret edenlerden mi? Yoksa “Ben köpekleri severim ama kedilerle aram hiç olmaz.” diyenlerden misiniz?” Ben her hayvanın bir ruhu olduğuna inanan ve onları yakından tanımaya kendini adamış biriyim.
Özellikle yunuslar benim ilgimi çok çeken bir deniz memelisidir. Yunusların ne kadar insana yakın olduğunu ben bizzat gördüm. Tekneyle açıldığınızda her an bir yunusla karşılaşabilir, birlikte yol alabilirsiniz. Size çok sadık bir yol arkadaşı olur. Hele birden fazla yunus size eşlik ediyorsa, karşılıklı size oyunlar bile yaparlar. Siz de bundan büyük keyif alırsınız.
Boğulanları kurtaran yunus hikayelerini duymuşsunuzdur. Ben kesin bu canlınının insanla arasında çok benzerlikler taşıdığını düşünüyorum. Öncelikle 6 haftalık bir insan embriyosunun, bir yunus embriyosundan hiç farkı yoktur. Daha başka, otistik çocuklar üzerinde, oldukça da pahallı bir yöntem olan, yunus tedavisinin de olumlu etkileri olduğu görülmüştür.
Yunusların hiç uyumadığını biliyor muydunuz? Evet yunuslar hiç uyumazlar. Neden mi? Çünkü nefes almak zorunda olduklarından sürekli yüzeye çıkmaları gerekmektedir. Bu yüzden yavrusunu dünyaya getiren anne yunusun ilk yaptığı şey, bebeğini ilk nefesini almak üzere yüzeye çıkartmasıdır.
Dünyada tam kırk çeşit yunus türü bulunmaktadır. Yunuslar hem insanlara hem de diğer yunuslara karşı oldukça dost canlılardır. Çünkü gruplarına yeni katılan diğer yunuslara kendi anlatım şekilleriyle “Hoşgeldin” diyerek, güzel yiyeceklerin yerlerini gösterirler. İbret alınası bir davranış değil mi? Keşke insanlar biraz da hayvanlardan ibret alsa. Ama tabi hayvanla insan arasında büyük farklar var değil mi?
Bir de yunuslar ile ilgili yanlış kullanılan bir tabir var. O da yunus bir balık değildir, sayın okurlar. Yunus bir deniz memelisidir. Memeliler, balık türüne girmezler. İşte bu yüzden ‘yunus balığı’ tabiri yanlıştır.
İrem Ebru Gürsoy