MACARON-ŞAMBABA-ATOM-BEZE…H.Çiçeksever’den….

Macaron Paris ve Londra’da çok pahallı satılan bir Fransız klasiği. Bizim ülkemizde Ramazanlarda pide üzerine sürülen yumurta sarısından arta kalan beyazları değerlendirmek için yapılan Sinop’ta Şambaba, Samsun’da Atom, İstanbul’da Beze  adıyla satılan içi ağızda eriyen, dışı kıtır kıtır bu küçük ve yuvarlak beyaz  tatlılar. Ramazanda kapıya gelen çocukları kırmamak adına satın aldığımız, beğenip yemediğimiz tatlı.

Çünkü öyle zengin toprağımız, öyle çok çeşitli gıdalarımız var ki, şeker küpü atoma mı rağbet edeceğiz.Üç beyazdan kaçın diyen batılının en pahallı tatlısı ise bu bizim beğenmediklerimiz. Marka yaratmayı biliyor medeni toplumlar. Biz ise isimde bile anlaşamamışız her yöre başka isim söylüyor.

Ne yazık ki, kimlik kültür sahibi olmayan özenti insanlarımızca Makaorn ülkemizdede rağbet görüyor. Mehmet Akif’in sözü aklıma geliyor: 1914’te Avrupaya gittiğinde gençlerimizin batıya özenerek bira içip, fuhuşa özentisi karşısında duygulanıyor: “Pisin gördüğü su ebenin teknesi…ayranı unuttu matuha döndü kahrolası..” diye şiirler yazıyor.

Köşe yazılarımın amacı Kültür mirası, her lafımın başı Kültür, her tenkite açık konunun temel sorunu kültür-kültür-kültür! Beyin ve bilgi çağında yani akıl çağında milletler ancak Kültürel Kimlikleriyle ayakta kalacaklardır.

Kültür bu çağda daha hızlı, daha çok önem kazanıyor. Osmanlının dört kıtaya hakim olduğu dönemde dünyaya yoğurt, hamam, makarna, köşk,kahve  gibi isimleri yazdırmışız. Osmanlının çöküşü, Jön Türklerle başlayan taklitçilik, kültüründen aşağılık duygusu duyma, utanma, kültürünü cahiliyete teslim ederek kendini küçümseme sonucu ne yazık ki dünya piyasasından silinmişiz. Hala taklitçilik moda oluyorsa bu kadar okuyan insanların ülkesine katkısının olmadığının ispatıdır.

Londra’da   Baby Shower diye bebek doğmadan  önce bir parti yapıyorlar bence içi boş bir toplantı. Macoron ikram ediyorlar. İtalyanca « maccarone »dan geliyor. Kökeni taa Rönesans Dönemi’ne ve Venedik’e dayanıyor.

Daha sonra Makaron, Paris’te Ladurée mutfağında yeni renk ve tatlarda da üretilmeye başlanıyor. Son yıllarda ise  Amerikalılar, « Café Macaron » zincirlerine de şu sıralar öncülük yapıyorlarlarmış.

İstanbul  Bebekte  macoron satışı patlamış.

Sinop için düşünebilirsiniz. Yerfıstığı drajlerimiz, pestillerimiz, pekmezlerimiz, helva ve lokumlarımız,fıstıklı şekerlememiz, baklavalarımız daha nice tatlılarımız, ünlü Bebek badem ezmesi gibi vitaminli, yararlı gıdalar, yerini  Macorana bırakıyor.

Kültür mirasına sahip çıkmayan toplumlar çağı yakalayamazlar.

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

HOŞGELDİN 2013..H.Çiçeksever’den

Üç haftadır Londra”da Christmas kutlamaları nedeniyle torunlarla partiden partiye koşturup duruyoruz.. Okullar, bazı iş yerleri …

2 Yorum

  1. blank

    Hatice hanım çok yerinde bir tesbit yapmışsınız. Sizinle aynı fikirdeyim. “Sonradan görme” gibi hareket edilmesi ve davranılması benimde hiç hoşuma gitmiyor. Keşke gençler bilinçlense ülkemiz daha iyi yerlerde olur/olacaktır.Tarih, Sanat zengini olan, şanlı bir geçmişi olan ülkemizi maalesef tanımıyorlar, tanısalar korur ve geliştirirlerdi. Bunun başıda bildiğimiz gibi okumaktan geçiyor.

  2. blank

    Nilgüncüm, Laz lokantaya gitmiş, lobya istemiş bir de bakmış ki bizim fasulye gelmiş….o misal gibi şambaba-beze resmi yanında Macoron görünse iyi olurdu.Gül hanımın duyarlılığını kutluyorum. Beyinler büyüdüğünde ve çoğaldığında değişeceğiz.sevgiler..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.