Gönül tellerimizden biri koptu!
Garip Bülbül artık ötmüyor, Gönül dağı yıkıldı!
Devlet sanatçılığını, “ben halkın sanatçısıyım” diye kabul etmeyen büyük adam, mütevazi insan, sevilen büyük ozan dün devlet töreniyle 74 yaşında toprağa verildi.
Gönül tellerimizi titreten, duyan, hisseden, üreten, aşka yükselmiş insanlar kolay yetişmiyor.
Yaşayacak bir efsane Neşet Ertaş.Yaklaşık 40 yıl sazı ile sözü ile gönülleri dağlayan bir efsane.Ayaklarını bastığı bu topraklardan aldığı güçle sesini ötelerin ötesine duyuran bir sanatçı.
Ozan Ertaş 1938’de Kırşehir’in Kırtıllar Köyü’nde Döne’den doğma Muharrem Ertaş’ın oğludur. Kendi deyimiyle “15’ten 73’e bu kadar yıldır tek başıma gurbetteyim.” Hatta o kadar çok gurbette ki, babası (en az kendisi kadar meşhur bir halk ozanı) Muharrem Ertaş’ın ölümüne bile yetişememiştir. Ölünceye dek içinde yara kalmış.
Neşet Ertaş okula gitmemiş, hiç kitap okumamış, nota bilmeyen bir halk ozanıydı. Ama türkülerinin her biri insanın gönül tellerini titreten cinstendir. Aşkın yükselişini ifade eden “Gönül dağı” kavramını çok sever ve işler türkülerinde. O, Türk Halk Müziğinin Himalaya Dağıdır.
Bir zamanlar “Garip” mahlasıyla koşma türünde Şiirler yazmış çünkü kendisini hep öyle görmüş, öyle tanımlamış: “Bir Garip Neşet Ertaş.” Kırşehirli Abdallar onu “Toplumun örnek alınmaya layık en gözde kişisi” kabul etmiştir. Bozlak ustasıdır Neşet Ertaş ve onun sazından dökülen müzik ile can bulmuştur Karacaoğlan, Agahi, Nesimi gibi bir çok aşığın şiiri.
“Hayatta bir dikili taşım olmamıştır” diyen halk ozanına, “Mırıldandığımız her türkün senin için ebediyete kadar yaşayacak bir dikili taştır.”
Konser salonlarında gözü yaşlanmayan tek kişi bulmak mümkün değildir. Ben onun Gönül Dağı şarkısının söz ve müziğini hem çok etkileyici hem çok anlamlı bulurum, hayranlıkla dinlerim.
Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca, Akar can özümde sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca, Sinemi yaralar yar oy oy
Dost elinden gel olmazsa varılmaz, Rızasız bahçenin gülü derilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, Gönülden gönüle gider yar oy oy
Yar gizli gizli…
Nur içinde yat bir garip Neşet Ertaş…!
Alnımın Terini Dökmediğim Yerde,
Yediğim Ekmeğin Helal Olduğuna İnanmam.”
Neşet ERTAŞ
NEŞET ERTAŞ’A
Yanıkça söyleyen türkü özüne
“Noriyon, napıyon” diyen sözüne
“Mühür Gözlüm” diyen kıskanç gözüne
Neşet’im hasretim sesini duyur.
“Haydar Haydar” diyor Neşet dillerin
Tele dokununca mızrap ellerin
“Biter Biter de Kırşer’in Gülleri’n”
Neşet’im coş söyle sesini duyur.
Sesin sustu sazın çok yetim kaldı
Felek zamansız mı Neşet’i aldı
Bozlak olmayınca bedenim saldı
Neşet’im bozlakla sesini duyur.
Gürsesin yükselt sen tenin gitse de
Bozlaklar susmasın nefes bitse de
Sesin yankılansın beden yitse de
Neşet’im “Gonul” de sesini duyur.
Çok güzel yazmışsınız, yazan kaleminize,duyan yüreğinize sağlık.
Nilgün Cabacı