Bayram ziyareti ve baba tarafım. 1. BÖLÜM..Hande Akın- Ben Zamanı

Uzun zamandır akrabalarımıza bayram ziyareti yapmıyordum. Genelde annemle babamı ziyaret ederim bayramlarda… Bu sefer içimden annemle babamın yaptığı ziyaretlere katılmak geldi. Aynı gün içinde yaptığımız 3. durağa halama geldiğimizde; konu nasıl açıldıysa baba tarafımın köklerine indi.

Babaannemi hiç tanımadım. Ben doğmadan önce ölmüş. Annem; hiç tanımadığı kayınvalidesi için çok iyi, çok çileli bir kadınmış diye babamdan ve halamlardan duyduklarını anlatırdı. Dedem ise çok net hatırlıyorum. Bize ansızın çıkagelir bir iki gün misafir olur giderdi. Sessizdi dedem çok konuşmazdı. Başında kasketi, elinde bastonuyla tın tın sessizce gelir sessizce giderdi. Sanırım sekizinci ve en küçük çocuğu; babamı ve biz torunlarını görmek dedeme iyi geliyordu. Dedem geldiğinde bir köşede oturur, küçük gülen gözleri, büyük kulaklarıyla beni ve kardeşimi izlerdi. Hani şu Şener Şen’in meşhur Züğürt Ağa filmi vardı ya dedem işte oradaki Züğürt Ağa’nın babası gibiydi. Babamın onu evlendirmesini isterdi. Anneannem bizi alıştırmış her geldiğinde çiklet, çikolata getirmeye biz de dedem gelince anneannem gibi bize bir şey getirir sanırdık. Hatta kardeşim bir gün “Dedeee bize ne getirdin?” diye ısrarla sorup dedemin kasketinin altına şekerleri sakladığını sanınca dedemin kasketini kafasından çekip almıştı J Çocuk işte… Dedem bir dahaki gelişine küçük bir kese kağıdında kabuklu yer fıstığı getirmişti. Bize de getirdiği sadece oydu. Dedem 92 yılında 92 yaşında vefat etti.

Bugün bayram ziyaretinde; halamdan babaannemin ve dedemin hikayesini ilk defa dinledim. Ve hem ikisinin hem de çok genç yaşta ölen onların anne babalarının ruhlarının huzura kavuşması için niyet ettim. Tesadüf o ki dedem ve babaannem; iki öksüz evlenmiş. Babaannemin babası hayvancılıkla uğraşan, tarlaları olan zengin bir çiftçiymiş. Bitmek bilmeyen Yemen savaşından kaçıp kaçıp geldiğinde babaannem ve erkek kardeşi dünyaya gelmiş. Babaannemin babası Yemen harbinde çocuklarına doyamadan çok genç yaşta şehit düşmüş. Babaannemin annesi de acısına dayanamayıp 27 yaşında ölmüş. Babaannemi ve kardeşini amcası ile teyzesi büyütmüş. Anasız, babasız boynu bükük büyüyen babaannem önce kendisini Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle isteten dedem Süleyman Ağa’ya varmamış. Çünkü amcası, babaannemi yukarı köyde hiç görmediği birine nişanlamış. Konu komşu yabancı köye gelin gitme napıcan oralarda yalnız deyince babaannem yabancı köyde iyice öksüz kalırım diye düşünüp bohçasını hazırlamış. Amcasının nişan kesmesine rağmen dedeme kaçmış. Kaçmak; o zamanlar düğün dernek yapılana dek muhtarın evinin emniyetinde kalmakmış. Önce kendisine varmayan, sonra kendisine kaçan babaannemi alınca dedem çalgı çengi tutmuş büyük düğün yapmış. Böylece; iki öksüz birleşmiş. Dedemin annesi, dedem küçük yaştayken ölünce babası tekrar evlenmiş. Evlendiği cici annenin de bir çocuğu varmış, dedem eve fazla gelmiş ve küçük yaşta iç güveysi olarak başka bir eve damat gönderilmiş. O evde dedeme emirler yağınca dedem çekmem bunu deyip baba evine geri dönmüş. Ardından babaannemle evlenmiş. Birbirlerini sevmişler, saymışlar. Ama özgür ruh dedem yollara düşünce ne zaman döneceği belli olmazmış. O zamanlar cep telefonu yok tabi… Babaannem dedemin yolunu gözlemekle geçirmiş yıllarını…

Halam anlatırken babasıyla, annesinin hikayelerini; aniden bir şeyi fark ettim. Geçmiş kuşakta yaşanan bir olay şimdi de tekrar ediyordu. Geçmişte edilen ahh bugün hala enerjisini devam ettiriyordu. Nasıl mı? Şimdi bu bölüm daha da heyecanlı J

Dedim ya babaannem zengin çiftçinin kızı ama hem babasını hem annesini kaybedince ona ve erkek kardeşine bakan kişi amcası… Amcası; babaanneme ve kardeşine babalarından kalan yerleri vermemiş, kendi yeri olarak benimsemiş. Babaannemin amcası; babaannemin mallarını satıp savdıkça dediklerine göre haklarını yemiş. Hani derler ya yetim hakkı diye… işte öyle…

Günümüzde de dedemden babam dahil dört halama kalan arsaları amcam (babamın ağabeyi) çocuklarının üzerine geçiriyor ve yıllardır süren mahkeme hala devam ediyor. Bir türlü çözülemiyor. Sanki ailenin malla ilgili kaderi tekrar ediyor.

Bir boyutta babaannemin amcasını affetmesi amcasının da babaannemden özür dilemesi gerekiyor. Toprakla malla mülkle ilgili açmazlar, çözülmemiş sorunlar varsa; Bert Hellinger aile dizimi sisteminde şöyle der… Herkes köklerini bulmak ve ait olduğu yerde olmak ister. Yemen topraklarında şehit düşen babaannemin babasının bu vesileyle özgürleşmesine niyet ediyorum.

Aileniz köklerinizdir. Köklerinize bağlı değilseniz siz de yaşamda köklenmekte bir yere ait olmakta zorlanabilir ya da zorluklar yaşayabilirsiniz…

Şimdi köklerinize dönüp bakma zamanı. Yaşamda köklenmek için ihtiyacımız olan sevgi ve güveni tam olarak alabildik mi? Bakma zamanı…

Kısacası; “Ben zamanı” yaratarak hepsini sorgulayabilir… Köklerinizin ruhunu görerek anlayarak hissederek özgürleştirebilir, kendinizi de bu vesileyle özgürleştirebilirsiniz…

Hande Akın
İletişim & İlişki Uzmanı
Kuantum Terapist
532 783 21 41
Valikonağı Cad. Erciyas Apt.
No:17 D.3 Nişantaşı
Sizlerle, haftanın “Ben zamanı” önerilerini paylaşmak istiyorum.
İçerikleri öğrenmek ve kayıt için lütfen akinhande@gmail.com adresine mail atın, sevgilerimle…
27 Eylül Perşembe 19.30-21.30
Mutlu ilişkinin sırları
Ceyda Habib 
60 TL
28 Eylül Cuma
Sevgili Meleklerimizle buluşmak
Seden Tozan
ÜCRETSİZ
29 Eylül Cumartesi 11.00-17.00
AŞK’a GEL
Hande Akın
250 TL
30 Eylül Pazar 11.00-13.00
Nefes çalışması
Nazan Turgut
100 TL

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Mutluluk…Ben Zamanı

Sevgili arkadaşlar, Uzun zaman oldu yazmadım. Bir yakınımın ani vefatıyla zaman adeta durdu. Yaşam durdu. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.