ARDENNES TEPELERİ’NİN LORDU (İkinci Bölüm) – Efsaneler Yazı Dizisi II Ebruli Sayfalar..

 

Merhaba Değerli Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Neye inanıp neye inanmayacağınıza karar veremiyorsanız bu sizin suçunuz değildir. Sorun size bundan önce sürekli yalan söylenilip, sizin kandırılmış olmanızdan kaynaklanmaktadır. Bir süre sonra ister istemez ikilemlere düşersiniz. İnanmak güven duymaktır. Güven sonunda kandırılma riskini göze almaktır.
Birazdan ikinci bölümünü anlatacağım hikaye için gerçekliğinden şüphe edeceğiniz bir durum söz konusu değil. Ben size baştan söylüyorum: bu anlattıklarım ne tam gerçek ne de hepsi yalan. Sadece bir efsaneden ibaret. Keyfini çıkarın.

Bir sene sonra, Spa Kalesi’nin balo salonu, o gece Ardennes ve çevre bölgelerden gelen bir çok soyluyu ağırlamak için aşırıya kaçılmış bir şekilde süslenmişti. Dedikodular, fısıldamalar,süzen bakışlar baloya davetli olan Lord Hautregard ve kızı üzerineydi. Lord Hautregard’ın soğuk ve konuşmaya davetkar olmayan bakışlarına karşılık, kızı ise son derece güzel ve masum görünümünü giydiği sade kıyafetiyle bütünlemişti.
Kıskanılamayacak kadar masum görünüşlü prensese bakan bütün kadınlar kadar, genç erkeklerin gözleri de prensesle bir göz kontağı kurabilmek için çaba sarf ediyordu. Prensesle dans edebilmek ve dans boyunca onu etkilemek için de rakipleriyle yarışmaları gerekiyordu.
İlk dansı Fumay Baron’uyla yapan güzel prensesin babasının yanına Spa Lordu geldi. Kızın salonda bir kuğu zarafetindeki güzelliğine bakarak konuştular. O sırada göz kamaştıran kıyafeti ve inanılmaz çekiciliği ile bir yabancı salona girdi. Aslında bu kişi Lord Hautregard’a çok da yabancı gelmedi. Bir yerden tanıyor olmalıydı. Yabancının salonun ortasına yaklaşmasıyla birlikte, lordun beyninde şimşekler çaktı. Bu yabancı geçen sene Ardennes bataklıklarında atıyla birlikte öldüğünü sandığı gençti. Lord Hautregard yanındaki Revin Lordu’na bu gencin kim olduğunu sordu. Ancak Lord Revin bir türlü salonda öyle bir genç göremedi.
Yabancı, güzel prensesin yanına gelerek, onu diğer dans salonuna götürdü. Lord Hautregard’ın içini bir ateş kapladı. Kont Spa’nın onu konuşmaya tutmasıyla, dikkati az da olsa dağıldı. Kont Spa’nın güzel kızının nerede olduğunu sorduğunda, çaresizce diğer salonda olduğunu söylemekle yetindi.Birlikte diğer salona kızını Kont Spa ile tanıştırmak için aramaya gittiler. Fakat güzel prenses diğer salonda da yoktu. Kont Spa daha sonra da tanışabileceğini söyleyerek, lordun yanından ayrıldı.
Lord Hautregard karşısına çıkan insanlara kızını görüp görmediklerini sormaya başladı. Herkesten prensesi kısa bir süre önce gördüklerine dair cevap aldı ama bir türlü kızını bulamadı. Onun bu çaresizliğini gören Lord Revin, prensesi birlikte aramak için teklifte bulundu. Tam o sırada bir muhafız Lord Hautregard’a yaklaşarak, kızından ona bir mesaj getirdiğini söyledi. “Babacığım, merak etme. Ben mutluluğa giden yoldayım.” Bu ne demekti şimdi? Kızı asla onu terk edip, gidemezdi. Muhafız, babasına kızın oldukça mutlu göründüğünü, endişelenecek bir şey olmadığını söylese de, o inanmadı. Kesinlikle kaçırılmış olmalıydı.
Ardennes Tepeleri’ne doğru gittiğini öğrendikten sonra, hemen atlarını hazır etmelerini söyledi. Dışarısı çok tehlikeliydi. Yoğun sisten kızının bataklıklarda ölebileceğini düşündü. Hızla Spa Kalesi’nden ayrıldı.

İki gün sonra, Revin Kalesi’nde, Lady Revin, Lord Revin’in endişesinin nedenini sordu. Lord Hautregard’ın durumu aklındaki tek soruydu. Tam o sırada muhafız içeriye bir hokkabaz getirdi. Hokkabaz bu bölgedeki lordların bu topraklar kadar acımasız ve tehlikeli olduğunu duyduğunu söyledi. Geçen sene sisli bir gecede bir yabancının Ardennes Kalesi’nde misafir edilmemesinden dolayı bataklığa atıyla birlikte saplanarak öldüğü sanılan yerde, bu sene de bir lordun tam aynı yerde atlarıyla birlikte saplanarak öldüğünü gördüğünü söyledi. Kalabalık bir grup insanın adamın cesedini bataklıktan çıkartıp, cenaze işlerini başlattıklarını da ekledi. Lady Revin ve Lord Revin dehşet içinde bu kişinin Lord Hautregard olduğunu, kızının peşinden giderken atlarlıyla birlikte bataklıkta öldüğünü öğrendiler.
Ardennes prensesi mutluydu çünkü her zaman istediği şeyi yapıyordu artık. İhtiyacı olan insanlara yardım ediyordu. Ardennes lordu ettiklerinin cezasını, o baloda kimsenin görmediği yabancıyla birlikte giden kızının peşinden gidip, bataklığa saplanıp, ölerek ödemişti.
Bu hikaye bütün Ardennes’e yayıldı ve bir şarkı uyduruldu. “Ardennes Tepelerinin Kalesi” şarkısında bu sözler yer alıyordu.

“Muhafız! Kapımız herkese açık olsun
Kapıyı çalan fakirlere yemek ve içecek ver”

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

İZLANDA HALK HİYAKELERİ..Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

2 Yorum

  1. blank

    ELBET BİR GÜN İLAHİ ADALET GERÇEKLEŞİYOR İŞTE…GÜZEL BİR HİKAYE; PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER EDERİMMMM..SEVGİLER…..<3

  2. blank

    Beğendiğinize sevindim. Teşekkürler 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.