İNGİLTERE (İkinci Bölüm)..Ebruli Sayfalar..

 

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

İngiltere’yi anlatmaya kaldığım yerden devam ediyorum.
Londra’dan biraz kırsal kesimlere doğru gittiğinizde tabi ki yolda daha az sayıda insanlarla karşılaşıyorsunuz. Bu da gayet normal. Fakat normal olmayan bir şey varsa o da Leicestershire bölgesinde bulunan Mountsorrel adlı 6000 nüfuslu kasabada her 10dkda bir diğer kasaba ve şehirlere giden koskocaman ve içi bomboş belediye otobüslerinin geçmesi idi. İngiltere’nin her bir yerleşim yerinde ulaşım bu şekilde yapılmakta ve bir yerden bir yere gitmek için insanlar kesinlikle zorluk çekmemektedir. Bir otobüsü kaçırırsanız diğeri 10dk sonra dakikası dakikasına geliyor.
Leicester, Birleşik Kraliyet’de bulunan diğer şehirlerin içinde en çok tarihi binaları muhafaza eden şehirdir. Görülmesi gereken tarihi mekânların arasında Jewry Wall, Leicester Katedrali ve Leicester Merkezi sayılabilir. Leicester’da aynı zamanda birçok güney Asyalı, yani Hintli yaşamaktadır. Buna bağlı olarak da Hint kültürüne ait birçok dükkân da görmek mümkün. İngiltere’de üçüncü cinsiyetin de haklarına saygı gösterildiği için bu insanların ihtiyacı olan desteği bulabilecekleri bir LGBT (Lesbian, Gay, Bisexual and Transgender) center da bulunmaktadır.

Farren Hall2 - LoughboroughLeicester- Hindu tap¦-na¦ş¦-Loughborough UniversityLoughborough
Nottingham, Robin Hood adlı Hollywood’a konu olmuş kahramanı ile ün yapmış bir şehirdir. Günümüzde ise dantel, bisiklet üretimi ve tütün endüstrilerinde başrollerde yer almaktadır. Nottingham ayrıca geniş kapasiteli tiyatro, müze ve sanat galerileriyle de göze çarpmaktadır. Buraya gittiğinizde ise mutlaka İngiltere’nin en eski pubı olarak iddia edilen “Ye Olde Trip to Jerusalem”e gidin ve bir ale (İngiliz birası) için. Bu arada ale alıştığınız biradan çok farklı bir tada sahip.
Loughborough’da ise Charnwood Müzesi ve Loughborough Parish Kilisesi gezilebilir. Dünyanın en büyük çan dökümhanesi de burada bulunmaktadır. Loughborough Üniversitesi sayesinde şehre canlılık katan gençleri görmek ve buna bağlı olarak da sayısı diğer şehirlere göre daha fazla olan publara rastlamak da mümkün.

Ye Olde Trip to JerusalemThe Waterside Inn - MountsorrelThe Ferrers Arts Centre and GalleriesNottingham
The Ferrers Arts Centre and Galleries, bol vaktiniz varsa kesinlikle gidilip, görülmesi gereken bir yer. Burası Leicester bölgesinde bulunan mücevher, tekstil, seramik, cam, oyuncak, heykel ve resimlerin ustalarının, yapım atölyelerinin ve dükkânlarının bulunduğu çağdaş İngiliz el işçiliğinin bütün güzel örneklerini barındıran bir merkezdir.
İngilizlerin, özellikle de küçük kasabalarda yaşayan insanlarının en sevdiğim özelliği, oldukça sıcakkanlı ve konuşkan olmalarıdır. Ziyaret ettiğim Mountsorrel ya da the Ferrers Arts Centre and Galleries’deki insanların muhabbetine doyum olmuyor. Yabancılarla tanışıp hem onları tanımak, hem de kendi fikirlerini paylaşmaktan çok hoşlanıyorlar. Eğer İngilizce pratiğe ihtiyacınız varsa, küçük kasabalara gelin ve buradaki hoş sohbet insanlarla diyalog kurun. Çok değişik şeyler öğreneceğiniz gibi İngilizceniz de gerçekten gelişecektir.

MountsorrelMarks & Spencer - Loughborough
İngiltere’den ayrılmadan önce muhakkak likör tarzında bir içki olan Pimm’s’i almanızı tavsiye ederim. Şimdi söyleyeceğimi bir yere not edin; Shortbread denilen, kutusu İngiliz telefon kulübesi şeklinde olan kurabiyelerden hem orada yemek için, hem de evinize götürmek için alın. Çünkü bu kurabiyenin tadına doyamayacaksınız. Benden söylemesi. Bir de muhakkak muffin (ekmeksi tatlı ya da tuzlu bir yiyecek) yiyin. Ekmeksi ürünler benim hiç damak tadıma hitap etmez ama İngiltere’de yediğim sıcak muffin’in lezzeti hala damağımda kaldı. Ayrıca İngiltere’de yardıma muhtaç insanlar için ikinci el satış yapan dükkânlar bulunmaktadır. Burada her türlü eşyaya rastlamak mümkün. Fiyatları oldukça ucuz. Biraz kullanılmış ama almak ya da almamak size kalmış. Ben daha çok burada satılan kitaplara takıldım. Sevdiklerinize hiç de ucuz sayılmayan İngiltere’yi sembolize eden – Londra taxi oyuncağı, Big Ben maketi, telefon kulübesi şeklinde kutu, double decker (çift katlı otobüs)oyuncağı ve magnet gibi – hediyelik eşyalar alabilirsiniz.
İngiltere’ye gitmek için pasaportunuz ne renk olursa olsun – kırmızı, gri, yeşil – illaki de vize almak zorundasınız. Vize almak için World Bridge Service’den başvuru aşamalarını öğrenebilirsiniz.
https://www.visainfoservices.com/Pages/dest_org.aspx?ret=%2fPages%2fContent.aspx%3ftag%3dWelcome_Page
Ben İngiltere’ye gittiğimde 1 pound yaklaşık 3 liraydı. Şimdi ise yaklaşık 4 lira. İsterseniz İngiltere’ye gitmek için Türk Lirası’nın değer kazanmasını bekleyin ya da paranız varsa yiyin için. Hayat çok kısa. Belki bakarsınız yakında 1 pound 5 lira olur. Nemelazım.
Dünyanın başka bir yerinden görüşmek dileğiyle…
Ebru

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

İZLANDA HALK HİYAKELERİ..Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.