Lady Gregory’s Complete Irish Mythology…Tuatha de Danaan’ın Gelişi.

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü’nün Okurları,

İrlanda’dan aldığım Lady Gregory’s Complete Irish Mythology  kitabının “Tuatha de Danaan’ın Gelişi” adlı ilk bölümünü  sizler için Türkçe’ye çevirdim. Efsaneler ilginizi çekiyorsa, kitabın bu ilk bölümü hoşunuza gidecektir.Tuatha de Danaan’ın Gelişi

Sisli bir günde Tuatha de Danaan, Dana tanrılarının halkı, ya da bazıları Dea’nın Adamları olarak da adlandırır, İrlanda’ya gökyüzünün yükseklerdeki havasıyla geldiler.

Geldikleri yer kuzeydi; ve geldikleri yerde ilim için savaştıkları dört şehir vardı: muhteşem Falias, ve parıldayan Gorias ve Finias, ve güneye doğru uzanan zengin Murias. Ve bu şehirlerde genç erkeklere beceri ve bilgilerini ve kusursuz irfanlarını öğreten dört bilge adam vardı: Murias’da Senias; Finias’da sarışın şair Arias; Gorias’da asil ruhlu Urias; ve Falias’da ise Morias’ın kendisi vardı. Bu dört şehirden kendilerine ait dört tane hazine getirdiler: Falias’dan Felek Taşı, Lia Fail denilen, bir Fazilet Taşı; ve Gorias’dan bir Kılıç; ve Finias’dan Zafer Mızrağı; ve dördüncü hazine de Murias’dan hiç kimsenin memnun olmadan yanından ayrılamayacağı Kazan.

O zamanlar Tuatha de Danaan’ın kralı Nuada’ydı, fakat Lir’in oğlu Manannan tekrar daha güçlü bir hale geldi. Ve diğerlerinin içinde başı çekenler ise yazı yazmayı öğreten kralın kardeşi Ogma, ve şifa veren Diancecht,  ve savaş tanrısı Neit, Sanatkar Credenus, ve Demirci Goibniu. Ve en ulu kadınların içinde savaş tanrıçası Badb, savaşta öldürdüğü adamların kafalarıyla beslenen Macha; ve Savaş Kargası Morrigu; daha sonra İrlanda’ya isimlerini veren Dagda’nın kızları, Eire ve Fodla ve Banba; şairlerin hemşiresi Eadon; ve egemenliği çok muhteşem ve çok asil olan, şairlerin taptığı, şiirin kadını Brigit. Ve o şifa veren ve demirci işinin kadınıydı ve o geceleyin birilerini çağırmak için ilk düdüğü yapan kişiydi. Ve yüzünün bir tarafı çirkin, fakat diğer tarafı güzeldi. Ve onun isminin anlamı kızgın ok demek olan Breo-saighit’ti. Ve diğer kadınlar arasında birçok gölge şeklinde ve muhteşem kraliçeler vardı; fakat Dana, Tanrıların Annesi, bütün hepsinin üzerindeydi.

Ve özellikle onların ortaya koyduğu üç şey, saban ve güneş ve fındık ağacıydı, böylece İrlanda’nın bu üç şeye ayrıldığı söylenilir, Fındık Coll, Saban Cecht ve güneş Grian.

Ve dokuz bilgeliğin fındığının yetiştiği denizin altında bir kuyu vardı; bu fındıklar, ilhamın ve şiirin ilminin fındıklarıydı. Ve yaprakları ve çiçekleri aynı saatte açardı, ve kuyunun üzerine, yağmurun altına düşer ve mor bir hare bırakırdı. Ve fındıkları yemek üzere beş somon balığı orada beklerdi, ve renkleri kırmızı benekli bir hale döner, ve bu balıklardan birini yiyen insanlar bütün bilgeliği ve şiiri bilmiş olurlardı. Ve orada kuyudan çıkan ve kuyuya geri dönen bilgeliğin yedi ırmağı vardı; ve sanatçılarının tamamı bu kuyudan su içmiştir.

Günümüzde May Day denilen Beltaine’nin ilk gününde Tuatha de Danaan geldi, ve Connacht’ın kuze-batısına yerleştiler. Fakat İrlanda’da onlardan önce yaşayan Bag Adamları olan Firbolglar vardı, ve onlar güneyden gelmişlerdi, tepelerin üzerinde bulunan, sisten başka bir şey görmediler.

Erc’in oğlu Eochaid, o zamanda Firbolgların kralıydı, ve Teamhair’de ona haberciler geldi, ve ona İrlanda’ya yeni bir ırkın geldiğini söylediler, fakat ne yerde ne de gökte, ne de rüzgarda onlar bilinmiyordu ve kendilerine Magh Rein’e yer yaptılar.

Bu haber geldiğinde, insanlar Eochaid’de mucize olabileceğini düşündüler; fakat onda mucize yoktu, bir gece bir rüya gördü, ve Druidlerine rüyanın anlamını sorduğunda, onlar çok geçmeden çok güçlü bir düşmanın geleceğini söylediler.

Sonra Kral Eochaid baş danışmanlarıyla birlikte konsey topladı, ve kendilerinden olan yenilmez birini onları görmek ve onlarla konuşmak için yollamaya karar verdiler. Ünlü bir savaşçı olan Sreng’i seçtiler, Sreng çıktı ve güçlü kırmızılı-kahveli kalkanını, ve iki kalın saplı mızrağını, ve kılıcını, ve miğferini, ve kalın demir sopasını aldı, ve Teamhair’den yola çıktı, ve Magh Rein’de bulunan yabancıların olduğu yere doğru gitti.

Ama oraya varmadan, Tuatha de Danaan’ın gözetleyicileri onu gördüler ve kendi şampiyonlarından bir kişiyi gönderdiler, Bres, kalkanı, kılıcı ve iki mızrağı ile onunla konuşmak için karşılaştı.

Böylece iki şampiyon konuşmak için yeterli mesafeye gelene kadar birbirlerine doğru yavaşça yürüdüler, ve birbirlerini dikkatle izlediler, ve birbirlerinin silahlarını merak ettiler; ve sonra durdular, ve ikisi de kalkanlarını önlerine koydular ve toprağa sağladılar, ve birbirlerine baktılar. İlk konuşan Bres oldu, ve Sreng onun, kendi dilinde, İrlandaca konuştuğunu duyduğunda, endişesi azaldı, ve birbirlerine yaklaştılar, ve birbirlerinin aileleri ve ırkları ile ilgili sorular sordular.

Ve bir süre sonra kalkanlarını uzağa attılar, ve Sreng, Bres’in elinde tuttuğu ince, keskin mızraklardan duyduğu korkuyu açıkladı. Ve Bres,  Sreng’de gördüğü kalın saplı mızraklardan duyduğu korkuyu açıkladı, ve Firbolgların silahlarının hep aynı çeşit olup olmadığını sordu. Ve Sreng ona daha iyi gösterebilmek için mızraklarının bağlarını çözdü, ve Bres, üzerlerinde hiç iz olmamasına rağmen çok güçlü ve çok ağır, ve çok keskin kenarları olan mızraklara meraklı gözlerle baktı. Ve Sreng ona mızraklarının adının Craisech olduğunu, ve kalkanları ikiye böldüğünü ve etleri ve kemikleri parçaladığını, bu yüzden de ya öldürdüğünü ya da hiçbir zaman iyileşmeyecek yaralar açtığını söyledi. Ve sonra Bres’in elinde tuttuğu belirgin işaretleri olan, keskin, ince mızraklara baktı. Ve sonunda mızraklarını, her bir taraftaki savaşçıların kendi alışık olduğu silahları görebileceği şekilde, değiş tokuş ettiler. Ve Bres Firbolglara gidecek olan mesajı verdi, eğer İrlanda’nın yarısından vazgeçerlerse, halkı barışçıl bir şekilde onu almaktan mutlu olacağını; ama bu kadar vermezlerse de, bir savaş olacağını söyledi. Ve o ve Sreng birbirlerine gelecekte ne olursa olsun dost kalacaklarını söylediler.

Sreng, Teamhair’e geri döndü ve mesajı iletti ve mızrağı gösterdi; ve halkına ülkeyi paylaşma ve kendilerininkinden çok daha iyi silahları olan o insanlarla savaşa girmeme önerisinde bulundu. Fakat Eochaid ve onun baş adamları birbirleri ile görüştüler, ve sonunda şöyle dediler: “Ülkemiziz yarısını bu yabancılarla paylaşmayacağız; eğer paylaşırsak,” dediler, “ülkenin tamamını almak isterler.”

Dea’nın Adamları’na gelince, Bres onlara geri döndüğünde, ve ağır mızrağı onlara gösterdi, ve onu güçlü ve korku verici bir adamdan aldığını, ve çok güçlü biri olduğunu ve iyi bir şekilde silahlanmış olduğunu söylemiş, onlar da yakında bir savaş çıkacağı ihtimalini düşünmüşler. Ve onlar bulundukları yerden daha iyi bir yere gittiler, Connacht’ın daha uzak batısına, ve Magh Nia’nın ovasında, Belgata, denilen büyük dağın önünde, kendilerine yerleşim kurdular, ve duvarlar ördüler ve hendekler açtılar. Ve onlar oraya taşınırken ve duvarlarını örerken, onların üç kraliçesi, Badb ve Macha ve Morrigu, Fribolgların planlarının yaptığı Teamhair’e gittiler. Ve sihirlerinin gücü ile bütün her yere karanlığın sislerini ve bulutlarını getirdiler, ve insanların üzerinde ateş ve kan yağmurları yağdırdılar, böylece de insanlar üç gün boyunca ne görebildi, ne de birbirleri ile konuşabildi. En sonunda Firbolglar’ın üç Druidin, Cesarn ve Gnathach ve Ingnathach, sihrini bozdu.

Sonra Fribolglar kendi adamlarını bir araya getirdi, ve onlar on bir taburla geldiler ve Magh Nia’nın doğu kenarında yerlerini aldılar.

Ve Nuada, Dea’nın Adamları’nın Kralı, daha önce yapmış olduğu teklifi yapmaları için şairlerini ülkenin yarısından vazgeçip, ona vermeleri için yolladı. Kral Eochaid, şairlere onlarla buluşan baş adamlarına cevap vermelerini emretti; ve teklifi duyduklarında hiç memnun olmadılar. Böylece haberciler onlara savaşın ne zaman başlayacağını sordu. “Biraz gecikmek zorundayız,” dediler; “mızraklarımızı ve zırhlarımızı düzenlememiz, ve miğferlerimizi parlatmamız ve kılıçlarımızı keskinleştirmemiz ve sizinkiler gibi mızrak yapmamız için zaman istiyoruz. Ve aynı şekilde sizin için de,” dediler, “sizin de bizim Craisechlerin yaptığı gibi mızraklarınız olsun.” Böylece çeyrek yıl hazırlık yapmak için beklemeye karar verdiler.

Yazın ortası olan bir günde savaşa başladılar. Tuatha de Danaan’ın dokuz atıcısının üç katı Firbolgların dokuz atıcısının üç katının karşısına çıktı, ve Firbolglar yenildi, ve atıcıların her biri öldü. Ve Kral Eochaid, her gün ya da günün her anı savaş olacak mı diye sorması için bir haberci gönderdi. Ve Nuada her gün olacağını, fakat her bir tarafta aynı sayıda adamın çarpışacağını söyledi. Eochaid buna razı oldu, fakat bundan da çok memnun olmadı, çünkü aslında Dea’nın Adamları’ndan daha fazla sayıda Firbolglar bulunmaktaydı.

Savaş dört gün daha sürdü, ve her bir tarafta da iyi başarılar elde edildi, ve bir çok şampiyon da ölmek için geldi. Fakat akşama sağ kalanlar için, her iki tarafın doktorları onları iyileşmeleri ve ertesi günkü savaşta güçlü ve sağlıklı olmaları için, içinde birçok şifa verici bitki ya da otun olduğu, banyo yaptırdı.

Ve dördüncü günde, Dea’nın Adamları üst bölgeyi ele geçirdiler, ve Firbolglar geriye çekildi. Ve onların kralı, Eochaid savaşta susuz kaldı ve su bulmak için savaş meydanından çekildi, ve adamlarının ellide üçü korumak için onunla gitti; fakat Tuatha de Danaan’ın da ellide üçü Traigh Eothaile denilen sahile kadar onları takip etti, ve orada sert bir savaş oldu, ve sonunda Kral Eochaid öldü, ve kralı oraya gömdüler, ve mezarına büyük taşlar diktiler.

Ve başlarına Sreng’in geçtiği askerler oradayken fakat Firbolgların on bir taburundan üç yüz kişi ayrılmışken, ve Nuada onlara barış teklif etti, ve onların seçtikleri İrlanda’nın beş bölgesiydi. Ve Sreng Connacht’ı alabileceklerini söyledi; o ve halkı ve daha sonra onların nesilleri ondan sonra da orada yaşadı. Daha sonra onların içinden Ferdiad ortaya çıktı Cuchulain’e, Cairbre’nin oğlu Erc’e karşı iyi mücadeleler verdi ve onu öldürdü. Ve o savaş, Dea’nın Adamları ile yapılan İrlanda’nın ilk savaşıydı, ve Magh Tuireadh’ın ilk savaşı olarak da söylenildi.

Ve Tuatha de Danaan Teamhair’i egemenliğine kattı, bazen Druim Cain, Güzel Tepe, ve Liathdruim, the Gri Tepe, ve Druim na Descan, Seyir Tepesi de denildi, bütün bu isimler Teamhair’e verildi. Ve o zamandan beri burası diğer tüm yerleşimlerin üzerindeydi, bu yüzden kral, bütün İrlanda’nın Yüce Kralı idi. Krallık kuzeye doğru büyüdü, ve Rehin Tepesi, High Seat’in kuzey-doğusuna, ve Teamhair Yeşilliği de Rehin Tepesi’nin batısına doğru uzadı. Ve kuzey-doğuda Sidhe Tepesi’nde Nemnach denilen bir kuyu vardı, ve onun yanından Nith denilen bir çay geçiyordu, ve bu çayın üstüne İrlanda’nın ilk değirmeni yapıldı.

Rehin Tepesi’nin kuzeyinde Lia Fail denilen bir kaya vardı, ve İrlanda’ya sahip olmak isteyen kralların ayağının altından uğuldardı. Ve Üç Fısıltı Duvarı, doğuya ve batıya bakan yedişer kapısı olan; ve Teamhair’ın ziyafetlerinin verildiği Kadınlar Evi’nin hemen yanındaydı. Ve orada Bin Askerin Büyük Evi de bulunuyordu, ve onun yanında, güneyinde, Kadın Askerlerin küçük Tepesi vardı.

Devam edecek….

Ebru Kuru

 

 

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

İZLANDA HALK HİYAKELERİ..Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.