“Karanlık Nehrin Diyakozu”…İzlanda Hikayeleri..Ebruli Sayfalar..

Çok uzun zaman önce Myrka diye bilinen yerde ya da Eyjafjördur’daki Karanlık Nehir’de yaşayan bir diyakoz (papaz yardımcısı) varmış. Diyakozun adı bilinmiyormuş. Gudrun adında bir kızdan hoşlanıyormuş. Gudrun, Hörgar Nehri’nin diğer tarafında, papazın hizmetçisi olarak, Baegisa’daki çiftlikte yaşıyormuş. Diyakozun her zaman bindiği Faxi adında gri yeleli bir atı varmış.

Her şey Noel’den kısa bir süre önce, bir günde meydana gelmiş. Diyakoz, Gudrun’u Myrka’da yapılacak olan Noel dansına davet etmek için Baegisar’a doğru atına binmiş ve ona oraya götüreceğine dair söz vermiş. Gudrun’u dansa götüreceği günden evvel çok kar yağmış ve her yer buz olmuş, fakat Baegisar’a gideceği günün sabahı birden bire karlar erimeye başlamış ve suyun üstünde yüzen buz kütleleri ve sel yüzünden nehri geçmek imkansızmış. Bu yüzden Baegisar’da gereğinden fazla kalmış.

Sonunda atını evine doğru sürmüş, bir gün içinde havanın bu kadar değişeceğini bilememiş ve nehrin her zamanki gibi olacağını sanmış. Yxnadalsa nehrindeki köprüden geçmiş fakat Hörgar nehrine vardığında bütün buzun erimiş olduğunu görmüş.  Böylece Myrka’nın en yakınındaki çiftlik olan Saurbaer’a doğru nehir kıyısından gitmiş. Nehrin üzerinde buzdan bir köprü varmış, diyakoz köprüden geçmeye başlamış ve tam ortasına geldiğinde köprü çatlamış ve diyakoz nehre düşmüş.

Ertesi gün Thufnavellir’deki bir çiftçi uyandığında, tarlasının ortasında eyerlenmiş bir at görmüş ve bunun diyakozun atı Faxi olduğunu anlamış. Bu duruma çok şaşırmış çünkü daha bir gün önce diyakoz atıyla oradan geçmiş fakat şimdi diyakozu görememiş, bu durumdan şüphelenmeye başlamış. Önce tarlaya bakmış, korkuları doğruymuş – bu at kesinlikle Faxi imiş, tamamen ıslanmış ve çok kötü bir şekilde topallıyormuş. Nehre doğru yola koyulmuş, Thufnavallanes denilen yere gitmiş. Tam orada, çıkıntının olduğu yerde diyakozun ölüsünü bulmuş. Hemen haberi vermek için Myrka’ya doğru yola koyulmuş. İnsanlar diyakozu bulduklarında sırtının buz kütlesi tarafından korkunç bir şekilde harap olduğunu görmüşler. Onu Myrka’ya götürmüşler ve Noel’den bir hafta önce oraya gömmüşler.

Diyakoz, Noel akşamı için Beagisar’dan ayrıldığından beri, kimsenin Myrka ve Baegisar arasında meydana gelen, buzların erimesinden ve selden doğan bu felaketten haberi olmamış. Noel akşamına kadar hava daha düzelmiş ve bir gecede sel durmuş. Gudrun da Myrka’daki dansa gitmeyi dört gözle bekliyormuş. Gün ilerledikçe, gece için hazırlanmaya başlamış ve neredeyse hazırmış, kapının tıkıradığını duymuş. Evdeki diğer kız kapıya bakmaya gitmiş, fakat kimseyi görememiş, dışarısı ne gece, ne de gündüzmüş çünkü ay bulutların arasına bir giriyor, bir çıkıyormuş. Kız geri gelmiş ve Gudrun’a kimseyi göremediğini söylemiş fakat Gudrun kapının kendisi için çaldığını söylemiş ve dışarı çıkmış. Tamamen gitmeye hazırmış ve sadece mantosunu giymesi gerekiyormuş. Giyisisini kapmış ve aceleden sadece bir kolunu giyebilmiş ve diğer kolunu omzuna atmış.

Evden dışarı çıktığında Faxi’yi kapının önünde görmüş ve atın yanındaki adamın diyakoz olacağını düşünmüş. Onların konuşup, konuşmadığı hiç bilinmemiş, fakat adam Gudrun’u ata almış ve arkasına oturtmuş. Hiç konuşmadan bir süre böyle gitmişler. Hörgar nehrine varmışlar ve yüksek bir tepeden geçerlerken, diyakozun kafası öne doğru eğilmiş ve Gudrun onun çıplak kafatasını görmüş. O anda, ay bulutların arasından kendini göstermiş ve diyakoz şöyle demiş:

Ay geçiyor.

Ölüm at biniyor;

Sırtımın arkasındaki,

Beyaz lekeyi görmüyor musun,

Garun, Garun?

 

Binici ona Garun diye hitap etmiş çünkü hayaletler içinde tanrının adı (God) ile olan kelimeleri söylemezlermiş, Gudrun’un adının bir kısmı da bu şekildeymiş. Kimisine göre Gudrun o kadar korkmuş ki, hiç bir şey diyememiş, diğerlerine göre şapkasını arkadan itip, onun beyaz kafatasını görmüş ve şöyle demiş: “Nasıl olduğunu gördüm.” Myrka’ya gidene kadar aralarındaki konuşmaya ait her hangi bir bilgiye ulaşılamamış. Kilisenin mezarlığının önünde attan inmişler. Gudrun’a şöyle demiş:

Burada bekle, Garun, Garun,

Faxi’yi, Faxi’yi götürürken,

Bekle bahçede bahçede.

 

Bunu söyledikten sonra, atla oradan ayrılmış ve kız mezarlığa doğru göz gezdirmiş. Orada açık bir mezar görmüş ve çok korkmuş, fakat çanın ipini çekmeyi akıl edebilmiş. O anda arkasından doğru tutulmuş ve mantosunun diğer kolunu giymediği için ne kadar şanslı olduğunu fark etmiş, çünkü manto o kadar sert bir şekilde çekilmiş ki, omuz dikişinden sökülmüş. Sonunda diyakozun elinde tuttuğu mantosunun parçasıyla açık mezarın içine düştükten sonra, iki taraftan toprağın mezarın üstünü örttüğünü görmüş.

Gudrun’a gelince, Myrka’daki çiftlikten insanlar onu almaya gelene kadar çanı sürekli olarak çalmış, çünkü o kadar korkmuş ki, bir yere kımıldayacak cesareti kalmadığından hiç durmamacasına çanı çalmış. Diyakozun ölümü ile ilgili haber almamasına rağmen, onun ruhu ile buluştuğunu anlamış. Onun ölümü Myrka’daki insanlar tarafından yolda dönerken ona anlatılmış. Aynı gece herkes yataklarına yattığında ve ışıklar söndüğünde, diyakoz Gudrun’a tekrar görünmüş ve o kadar gürültü çıkarmış ki, herkes yataklarından kalkmış ve hiç kimse uyuyamamış. İki hafta boyunca Gudrun hiç yalnız bırakılmamış ve her gece başı beklenmiş. Bazıları papazın gelip, baş ucuna oturup, ona ilahiler okuduğunu söyler.

Sonunda Skagafjördur’un batısından bir büyücü çağırılmış. Büyücü geldiğinde insanlara tarlanın ötesinde, büyük ve sert bir kayayı oyup, evin çatısına doğru yuvarlamalarını emretmiş. O gece, karanlık çöktüğünde, diyakoz tekrar ortaya çıkmış ve çiftliğe girmek istemiş, fakat büyücü çatının güney tarafında durdurmuş ve onu güçlü dualarla oraya gömmüş. Sonra kayayı üstüne yuvarlamış ve şu anda diyakoz orada yatmaktaymış. Daha sonra, bir daha Myrka’da böyle olaylar meydana gelmemiş ve Gudrun kurtulmuş. Kısa bir süre sonra, Gudrun, Beagisa’daki evine geri dönmüş, fakat söylenene göre asla bir daha eskisi gibi olamamış.

 

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

İZLANDA HALK HİYAKELERİ..Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.