BEN ZAMANI..Hande Akın..

Hayat Amacım

akışta kalarak keyifle ve neşeyle
insanlara destek olmak,
insanların daha mutlu olmaları için
kişisel dönüşümlerini sağlamak
böylece;gelişmek ve geliştirmek !

Çok sevgili Sinop Aşıkları,
Bu sitede yazılarımın yayınlanmasına vesile olan aslında Nilgün Hanım’ın oğlu Tansu…
Tansu’yla 2010 Ekim ayında başlayan tanışıklığımız çok kısa sürede www.handeakin.com’u tasarlaması ve o zamandan bu zamana siteme yaptığı katkılarla devam etti hala da ediyor. Her şeyin bir hikayesi varya Nilgün Hanım’ın sitesinde yazar olmamın hikayesi de Tansu’yla başlıyor. Size hikaye anlatmak değil amacım amacım; farkındalık yaratmak. İnsanlarla kurduğumuz iletişimin ilişkimizin kalitesini belirlediği farkındalığını yaratmak. Buna da bu yazı ile örnek olmak. Tansu’yla iş nedeniyle kurduğumuz sağlıklı iletişim annesiyle ve ablasıyla tanışmama vesile oldu ardından da şu an bu yazımın sizlere ulaşmasına…
Şimdi sizlerle bir şekilde iletişim kuruyorum, bakalım hayatınıza bu iletişim nasıl farkındalıklar kazandıracak. Belki de ilki kendinize “Ben zamanı” yaratmak olacak. O halde buyurun “Ben zamanı” geldi başlıklı yazımı okumaya…

“Ben zamanı” geldi ! başlıklı yazımı kendi “Ben zamanı”mda yazıyorum.
Rutinin içinden çıkıp alışkanlıkları kırınca yeni deneyimlerin heyecanı sarar. Yeninin getirdiği deneyim büyütür, geliştirir en önemlisi fark ettirir. Kendi ÖZünle buluşma, ÖZlem giderme zamanıdır “Ben zamanı” bir anlamda…
Ben de bir ay önce kendimle yeniden buluşmak için niyet ettim yolculuğa… İsteklerimiz için sadece niyet etmek yetmiyor elbette hayatta… Pek çoğumuz isteriz ama isteklerimizin olacağına yüz yüzde inanmayız. Bir şeyler engel olur inancımızın sağlamlığını sarsar. Ya başkalarının inançları, düşünceleridir ya egomuzun sesidir ya da duygularımızın, korkularımızın güdülediği sınırlandıran inançlar, alışkanlıklar engel olur; istediğimiz her ne ise onu gerçekleştirilebileceğimize olan inancımıza… Şüphe denen kemirgen içten içe çökertir inancı. Sinsidir şüphe, hiç farkına vardırmaz inancı kemirdiğini. Sonra bir gün bakarız ki hiçbir şeyin olmayacağına dair sağlam bir inancımız oluşmuş. Tüm engelleri aşmak, inancı sağlamlaştırmak; zihnin, kölesi değil efendisi olmakla başlar. İşte o zaman niyet inançla güçlenir ve harekete geçilir. Bazen minicik bir harekettir niyeti gerçekleştirmeye yeten. Küçücük bebek saflığında bir adımdır. Ben de minicik bir hareketle uçak biletimi almıştım. Ve insanoğlu kuş misali önce İzmir’e sonra Kuşadası’na kondum. İzmir’de çok sevgili dostlarımla buluştuğumda gökyüzünde rengarenk havai fişekler patlıyordu art arda… İşte dedim o zaman sen kendine “Ben zamanı” yaratıp hayatın tadını çıkarttığında kutlanıyorsun !
İzmir’deyken akışta gelen Kuşadası’nda seminer verme teklifini kabul edince gene dedim ki ne muhteşem bir şey; insanın yaşamak için çalışması değil çalışmak için yaşaması… Tutkuyla, adanmışlıkla yaptığı işin hiç iş gibi gelmemesi… İşte o zaman ruh özgür kalıyor ve sonsuz olasılıklar içinden neşe + keyif + zevk yaşamın ayrılmaz bir parçası oluyor hem de çalışarak ! Teşekkürler, teşekkürler…
İnsanın kendi derinliklerine inmesi sorumluluk ister. Yaşamında olanların, kısır döngülerin, istemediği, sevmediği tüm olayların olmasının, kendini mutsuz hissetmesinin kendinden kaynaklanabileceğini görmesi cesaret ister. Ancak; bu sorumluluk alındığında, cesaret gösterildiğinde yaşam coşkusu korunabilir. Diğer türlü sürekli şikayet etme, sorumluluğu hep başkalarına atmak kolaydır. Kurban rolü öğrenilendir ve oynamak çok kolaydır. Yaşamının kahramanı olmak için harekete geçmek; herkesin yapılmaz, olmaz dediğini sadece ve sadece kendine inanarak gerçekleştirmek zor gelir. Halbuki gücünde durmak, her koşulda sevgide kalmak bu bilincin ardında yatar. Yaşamımın kahramanıyım inancı mutluluğun kapısını ardına kadar açar. Kahraman insan tüm sınırlandıran inançlarını, egosunun tuzaklarını, kendine yarattığı “Ben zamanı”nda fark eder.
Fark ettikçe kahraman çeker kılıcını tüm korkularıyla, üzüntü, acı, öfke, nefret, kıskançlık, acı, suçluluk, utanç gibi duygularıyla, yetersizlik ve değersizlik inancıyla yüzleşir. Onlarla tek tek hesaplaşır. Ve hepsinden özgürleşir. İşte o zaman zihninin nasıl da bedeniyle ruhu arasına duvar ördüğünü görür. Potansiyelini fark ettikçe gücünde ve koşulsuz sevgide kalır. Bundan sonrası kahramanın zafer zamanlarıdır. Yaşam hep kutlamayla; neşe + keyif + zevkle geçer.
Yaşam deneyimlerimdem yola çıkarak yazdığım bu yazımın, okuyanlarına; hayata dair umut ve “Ben zamanı” yaratmak için cesaret vermesini diliyorum.
Koşulsuz sevgim ve birlik bilinci ile…

http://www.handeakin.com/

Hande AKIN

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Mutluluk…Ben Zamanı

Sevgili arkadaşlar, Uzun zaman oldu yazmadım. Bir yakınımın ani vefatıyla zaman adeta durdu. Yaşam durdu. …

Yorum

  1. blank

    Hoşgeldiniz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.