ARDENNES TEPELERİ’NİN LORDU (Birinci Bölüm) – Efsaneler Yazı Dizisi II

 

Merhaba Değerli Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Tarihin bence efsaneden farkı yoktur. Çünkü tarih, orada olmamış kişiler tarafından yazılmış, aslında öyle olmamış olan olaylardır ve gerçek diye bize yutturulur. Bu yüzden de efsanelerle çok ortak yanları vardır. Günümüz teknolojisi artık tarihi bulguları derinlemesine araştırıp doğruyu söylemektedir. Fakat bize ve diğer milletlere, okullarda öğretildiği şekliyle çok farklılıklar taşır gerçek tarih.
Ama efsaneleri öğrenmenin hiç bir sakıncası yoktur. Ne de olsa onlar, ne tam doğru ne de tam yanlıştır. Masalsı öğeleriyle içimizdeki çocuğu uyandırmaya yarar. Bence her insanın içinde bir çocuk vardır. Bırakın, şimdi anlatacağım hikayeyi içinizdeki çocuk duysun. Bu bir efsane nasıl olsa. Hiç bir zararı yok.
Bu efsaneyi bir tiyatro senaryosu şeklinde İngilizce olarak bulduğumu ve sizin için Türkçeye çevirerek, düzyazıya uyarladığımı önceden söylemek isterim.
Efsanemiz, Fransa’nın kuzeyinde yer alan Ardennes (Arden diye okuyun) bölgesinde geçmektedir.

Rüzgarın ormandaki kurtlar gibi uluduğu gecede, yağmur da Ardennes Kalesi’nin eski ve yıpranmış taşlarını döver güçteydi. Kalenin içindeki hiç kimse o sırada dışarıda kalmış olan yolcuların yerinde olmak istemezdi. Çünkü Ardennes Kalesi, yabancıların yollarını kaybedebileceği, sisin üstünü kalın bir duman gibi örttüğü uğursuz bir ormanın tepesinde bulunmaktaydı. Bu hava şartlarında Ardennes’den geçen yolcuların kaybetmekten başka bir şansı yoktu. Çünkü orman bir yığın bataklıkla doluydu ve bu bataklıklara saplananlar kimsenin haberi olmadan ölürlerdi.
Kalenin sahibi Lord Hautregard ise hizmetkarlarına nazik davranan fakat kalesinden çok sık dışarı çıkmayan ve insanlarla iletişimi çok nadir olan bir adamdı. Ayrıca buraya bir şekilde yolu düşmüş insanlara da hiç misafirperver davranmazdı. Tıpkı bu bölge gibi lord da, sisin içinde melankoliyle birlikte kaybolmuştu. Lordun güzeller güzeli iyi kalpli kızı da bu kalede yaşardı. Böyle gecelerde dışarıda kalanlara acır, tanrıya onların hayatta kalmaları için yalvarırdı.
Birden bire kalenin demir kapısından bir ses duyuldu. Kapıda biri olmalıydı. Böyle bir gecede hayatta kalmış biri. Aslında ev sahibi lordun kapısını memnuniyetle açmayacağı bir kaleye gelmişti bu yabancı. Dışarıdaki fırtınadan atıyla birlikte sırılsıklam olan bu genci gören kalenin muhafızları ona acıdılar. Lordun ona evinde yer vermeyeceğini bildikleri halde yine de lorda haber verdiler.
Lord, tabi ki bu davetsiz misafiri gördüğünde önce muhafızlarını azarladı ve yabancıyı da kalesinden kovdu. Ne yazık ki kalenin kapısı bu gence kapalıydı. Bu duruma muhafızlar çok üzüldüler ve yabancının üzgün bakışlarını gördüklerinde ona çok acıdılar. Çünkü yabancı bu duruma ne itiraz etti ne de lorda yalvardı.
Aşağıdan sesler geldiğini duyan güzel prenses neler olduğunu öğrenmek üzere odasından dışarı koştu. Fakat geç kalmıştı çünkü aşağıda babasıyla karşılaştı ve ona neler olduğunu sordu. Babası ona, davetsiz bir misafirin geldiğini ve onu kovduğunu bu yüzden herhangi bir tehlike olmadığını ve rahat rahat uyuyabileceğini söyledi. Bu sözleri duyan prenses babasına çok kızdı ve soğuk duvarlarını ince mumların aydınlattığı koridorlardan koşarak odasına gitti.
Ertesi sabah ise nöbet tutarken sızmış olan muhafızlar, bir gün öncesinden kasabaya siparişleri almaya gitmiş olan uşağın, kalenin kapısını vurmasıyla uyandılar. Uşak yolda gelirken çok korkunç bir sahneyle karşılaştığını, bataklığın kenarında ölmüş bir at gördüğünü söyledi. Bunu duyan muhafızlar, o atın gece gelen yabancının atı olduğunu sandılar. Yaşama ihtimali olduğunu düşünerek, iki muhafız, yabancı genci kurtarmak üzere kaleden ayrıldı. Ölü atı buldular fakat ne yabancının ölüsünü buldular ne de yaşadığını kanıtlayan bir ipucu. Prenses ise bu yabancının yaşıyor olmasını ümit etti.
Devam edecek …

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

İZLANDA HALK HİYAKELERİ..Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.