Kadın Olmak… Hande Akın…

 

Hande Akın,İletişim ve İlişki Uzmanı.  Web sayfamda köşe yazarlarımdan biri.Maalesef yoğun çalışma temposundan, uzun süredir yazamıyor. Ama hak vermiyor da değilim, o kadar çok etkinliklerin içinde ki, herşeyi  yetiştirmesi mümkün değil.

Televizyon programları,Ben Zamanları,koçluklar derken bu defada Hande Bir kitap yazdı…İki gün önce bitirdim kitabı ve hemen sizlerle paylaşmak istedim.

Kitap biz kadınları anlatıyor. Kendimize verdiğimiz değeri,bizim toplumda ki yerimizi, toplumun bize verdiği değeri çarpıcı dille anlatmış.

Hatta birçok şeyi kafamızda haklı bulsak da, toplumun baskısından yanlış gibi göstermemizi, rahatlıkla dile getirmiş.

Biz kadınlara kendi değerinizi önce kendimizin bilmesine,kurban rolü yerine, kahraman rolü oynamamıza davet ediyor.Ve tüm kadınları şifalandırmaya davet ediyor.

Zaten ilk başta kitabın arka kapağında yazanlar bir şamar gibi çarpıyor göze…

“Bilmiyorum nasıl bir kadınım ben. Kadın mıyım ben?

Kadın olarak nitelenmek ayıp değil mi?

Kızım ben! Kız mıyım? Genç bir kız mıyım?

Genç bir kadın mıyım? Kimim ben?

Neyim ben?

Yaşadığımız toplumda;kadın olmak ve kız olmakla ilgili o kadar çok kültürel şartlanmamız var ki…

Nüfus kağıdımda cinsiyetim için bakire yazıyordu.Cinsiyetimizin,bakire olup olmamamızla belirlendiği bir toplumun kadınlarıyız. Erkeklerin nüfus kağıdında ”bakir”yazıyor muydu acaba?Kadınların evlenirken hâLâ  beyaz gelinlikli bellerine kırmızı kurdele bağlanıyor bekâret kemeri gibi…Kadının değeri bakire olmasıyla özdeşleştiriliyor. Kadın bakire değilse, cinselliği doyasıya yaşıyorsa değersiz mi?

diye devam ediyor, yazı. Ve Her kadın içinde ki küçük kızla buluşsun…Kadın olmaktan mutlu ve memnun olsun…Kadın bedeninde olmayı sevsin….Yaşamını sınırlandıran tüm duygu, korku ve inançlardan özgürleşsin…..İhtiyaç duyulan sadece yüzleşme cesareti, değişim kararlılığı, ve yük taratan her türlü duygudan özgürleşme isteğidir.

Bu kitabı yazarken Hande, tüm kadınların ve erkeklerin içinde ki eril ve dişil enerjinin dengelenmesine,kadın-erkek ilişkilerinin şifalanmasına niyet ediyorum diyor.

İnşallah şifa bulur diyorum bende..

Hande Kadın Olmak kitabında ,birçok danışanıyla yaşadığı olaylardan, kendi çocukluğundan ve memleketimizin bazı bölgelerinde hâlâ gerçekleşen kültürümüzün kanayan yaralarından (Kuma- töre-berdel- çocuk gelin),dul olmadan, anne olmadan , kadının her yönünden bahsetmiş.Okuyunca birçok şeyi yaşadığınızı fark ediyorsunuz. Ama bunun farkında olmadığımızıda fark ettiriyor bize.Toplum baskısıyla öyle kanıksamışızki aksi söyleyince yadırgıyoruz.

Aslında biz değişirsek, toplumda değişecektir diyor.Bir örnek vereyim,

”Başlık parası geleneğinin her ne sebeple olursa olsun sürmesi, kadının mal olarak alınıp satılabileceği bilincini yayamaya devam ediyor.İnsanın sadece bilinç varlığı olduğunun farkında olursak,”başlık parasıyla kadın alınıp satılan maldır”bilincini yaymak yerine ”kadın değerlidir”bilincini yayan toplum ve davranışları sergilemeliyiz.Aksi takdirde tüm kadınlar eski bilinçden nasibini alıyor.Üstelik sadece kadınların değil,erkeklerinde zihnine kadının mal olduğu düşüncesi işlemeye devam ediyor.Bu bilinçi değiştirecek olan, öncelikli olarak kadından başkası değil.Toplumuzda yerleşmiş bazı cümlelerde ki davranışlardan , mümkün olduğunca kendimizi alıkoymalıyız diyor.

”Kadın erkeğin dizinin dibinde oturur”yerine,”Kadın istediği zaman istediği yerde oturur.” gibi.

”Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin”yerine, ”Kadın isterse çocuk yapar,aslada şiddete maruz kalmaz”gibi..Ve aradından da 100 maymun hikayesini anlatıyor.Bilinçte sıçrama yapılması yeterli.Önce kendimizden başlayalım,sonra etrafımıza yayalım. Ve özellikle çocuklarımızı yetiştiren kadının değerini benimsetelim.Herkesin önce insan olduğunu hep hatırlayalım diyor.

Hande güzel yazmış.. Ama düşünmeden de yapamıyorsunuz. Ahh dedim önce kitabı bitirdiğimde, eğer biz kadınlar bu özgürlüğü elde ettiğimizde eminim, toplumda erkeklerden çok daha üstün ve başarılı oluruz gibi geldi.

Sonra düşündüm, anayasamızda ki bazı kanunlarında değişmesi gerekeçek. Hukukçu değilim ama , sanıyorum birçok madde vardır aleyhimize gibi geliyor.

Yani balık baştan kokuyor..Bu kokuyu bizlerde devam ettiriyoruz.

Önce kadın ekonomik özgürlüğünü kesinlikle almalı. Ezilmemeli, muhtaç olmamalı ekonomik yönden.

Çok kişi tanıyorum, maddi imkansızlıklardan , sevmediği, kötü muamele gördüğü kocasının yanında kalan…

Kitabın sonlarına doğru,EFT(Duygusal Özgürleşme Teknikleri), Regresyon, Yaşam Koçluğundan bahsetmiş kısaca.Ve bazı danışanların paylaşımlarını yazmış.

Açık söylemek gerekirse, vaktim ve mali durumum iyi olsa bende bu tür etkinliklere katılırım ve kesinliklede faydası olacağı kanısındayım.

Sinop’ta ki imkanlar çerçevesinde bazı şeyleri gerçekleştremiyoruz ama, en azından  bu tür kitapları  okuyarak gelişimizi sağlayabiliriz düşüncesindeyim.

Ve ben kişisel gelişim kitapları da çok okuyorum, ama toplumdan aldığımız baskı çerçevesinde bazı hal ve hareketler o kadar çok yerleşmiş ki bizlere, okurken birkaç gün uyguluyorum, sonra tekrar eski halime dönüyorum. Bu arada okuyup da yazamadığım kişisel kitaplarımda çok oldu , ama dur Nilgün henüz yazma ikinci kez okuyunca yazarsın diye vazgeçmiştim.

Okumak lazım okumak…Boş şey değil bunlar…Kadın olmak çok güzel…Çok değerli…İyi ki kadınım ve bunun farkındayım…

Teşekkürler Hande AKIN.

 

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Vadideki Zambak..Balzac

Bu defa da bir dünya klasiği bitirdim. Bu romanı yıllar önce okumuştum, bu defa yine …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.