Aman Dikkat…

Size 10 gün olmuş buradan yazmayalı. Ya yazın böyle oluyor işte, fırsat bulamıyor insan yazmaya.

Sıcak bir yandan, deniz bir yandan, ee malum ortam…. Derken yazamadım.

Şimdi de ne yazacağımı tam bilmesem de en azından okuyucularıma bir merhaba diyeyim dedim.

Ben özledim inanın sizleri, yazmak benim için bir iletişim oluyor, sanki sizlerle karşılıklı konuşuyormuşum gibi hissediyorum kendimi. Onun için nasılsınız diye sormadan geçemeyeceğim. Ben iyiyim çok şükür. Sıcaklara boğuşuyorum. Bizim buralarda da, güney gibi klimasız durulmaz hale geldi. Şemsiye altında oturmak insanı serinletmiyor, illaki ağaç altı olacak oturduğunuz yer. Bu durumda da ağacın hayatımızda ki önemi ortaya çıkıyor.

Önceden nikah ve düğünlerde bazen çiçek tohumu, bazen de fidan dağıtırlardı o çok güzel bir hediye olurdu bizler için. Bu yaz daha rastlamadım.

Bu arada evlilik düğünleri ve sünnet düğünleri tüm hızıyla sürüyor.. Hayırlı uğurlu olsun hepsine.

Bugün konservatuvar müdürümüz Nihal emekli oldu. Konservatuvarda son günüydü, facede attığı bir fotoğrafını görünce doğruca konservatuvara gittim. Sohbet ettik, eski günleri yad ettik. Kendisine hayırlı emeklilikler diliyorum. Sağlıklı, mutlu geçirsin emekliliğini inşallah. Darısı siz çalışanlara.

Şimdi yaş haddi  filan koyuldu, ben emekli olduğum için pek bilmiyorum şartları.

Biliyormusunuz ben işsiz kaldığımda yaşımı bekledim,   yaşım gelince emekli olmuştum. O yıl rahmetli Süleyman Demirel yaş sınırını bayanlarda 38 ze düşürmüştü. Ve ben 38 yaşımda emekli oldum. Ahh ahh çalışma azmimin en doruk da olduğu zamanda emekli olmuştum. Ve o enerjiyle bütün kurslara gitmiştim. Radyo spikerliğim de o yıllarda başlamıştı. Daha doğrusu kendimde ki cevherlerin hepsi ben emekli olunca ortaya çıktı.

Ey gidi günler ey. Ama açık söylemek gerekirse, emeklilik hoşuma gitti. Yalnız ben hiçbir zaman emekli gibi yaşamadım. Her zaman yoğundum ve her zaman yapacak bir işim vardı. İşleri ben yarattım aslında.

En önemlisi de içimde uhde kalan üniversiteyi, emekli olduktan sonra bitirdim.

Neysee ya eğer ben o yıllara dönersem asla bu günlük bitmez, ben en iyisi burada bitireyim.

Aaaa durun durun bir şey daha var yazmak istediğim. Bugün beni 533 lü bir numara aradı ve çok sert bir şekilde bir bey adımı soyadımı söyledi. Sonrada aynı soyadıyla başka bir bayan adı sordu. Arkadan gelen bir sürü gürültülü sesler, konuşmalar bir hareketlilik vardı. Ben hukuk bürosundan arıyorum, bu bayanı tanıyor musunuz diye sordu. Hayır tanımıyorum değip kapattım. Akabinde tekrar aradı, bu defa eşim cevap verdi. Nasıl bağırıyor adam, o bayan telefonu benim yüzüme nasıl kapar , siz ne terbiyesiz siniz, sizin beyniniz bunun önemini anlamıyor mu vs… Tekrar kapattık. Bu defa aynı numaraya yakın başka telefondan aradılar açmadım. Sonrada polisi aradım 155 i. Polis sakın böyle şeylere itibar etmeyin, kendinizden eminseniz hiç bunlarla muhatap olmayın dedi. Gündemi takip edip, ona göre senaryo yazıyorlarmış. Şimdi ki senaryoları da Fetö üzerine kuruluymuş. Polis özellikle arkadaşlarınızı , tanıdıklarınızı uyarın diye rica etti, bende sizlerle paylaştım. Aman dikkat, hiç muhatap olmayın…

Sevgiler..