KARLOVY VARY…Güneş yüzünü gösterdi…30.Eylül.2010

Sabah 5.00 uyandım,dünkü günlüğümü yazdım.
Ve hemen de ardından size Karlovy Vary’I anlatayım dedim.
Sabah 6.30da kahvaltıya inmiştik.O saatte bile kahvaltı salonu kalabalıktı.Daha çokta Cinli’ler vardı.Birlikte Karlovy Vary’ye gidecek arkadaslarımızda salondaydılar.Bu otelin kahvaltı çeşitleride çok.Nedense 3 oteldede zeytin göremedik.Ama bunun dışında herşey vardı.Balık bile(((10 cesit ekmek,her türlü salata,turşu,10 çesit pasta,peynir çesitleri,yoğurt çesitleri,corn flakes çesitleri,et çesitleri yok yoktu yani, zeytin dışında.))
Kahvaltımızı yapıp saat 7.40da yola düştük.Ve sanıyorum saat 9.00 za kadar herkes şekerleme yaptı,otobüste.Saat 10.00 gibi de ormanlık yollardan geçerek,tepelerde lüks otelleri izleyerek Karlovy Vary’ye geldik.Yol boyunca dikkatimizi çeken ,ağaç kütüklerinin üstlerine ipler bağlanmış ve buna saran yeşilliklerdi. Bu bitkinin adıda Şerbetçi Otu oluyormuş..Bira yapımında kullanılıyormuş.Yine sarı sarı bitkiler vardı yol boyunca bunlar da Canola bitkisiymiş.
Karlovy Vory……
blankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblank
Burası, bir nehrin iki yakasına kurulmuş vadide, kaplıçalarıyla ünlü bir yer.Zamanın da Atatürk’de burada kaplıcalarda kalmış.Hatta şunu anlattı rehberimiz,o zaman devletin verdiği harcırah lüks otelde kalmaya yetmeyince, Atatürk’te mutevazi bir otelde kalmı.Ama 2 sene önce Ata’mızın kaldığı otel, yeniden restore edilmiş ve bu restorasyon sırasında Ata’mızın hangi odada kaldığı da bulunmuş, onun ismini de yazmışlar kapısına.Ve şu anda Karlovy Vory’nin en pahallı oteli bu.Hatta lobisini bile görmeye parayla giriyormuşsunuz.Hemen kapının solunda ki ilk oda, Ata’mızın, Kaplıcaya gittiğinde kaldığı oda.Kapısında da bir levha var,Atamızın adı yazıyor.
Kaplıcalara istediğiniz zaman girip kalamıyorsunuz.Önce sizi, bir doktorun yollaması lazım,sonra da kaplıca doktorunun kontrolüne giriyorsunuz.22bin metre alttan gelen bu sularda , demir minereli çokmuş ve birçok derde deva oluyormuş. Öyle istediğiniz kadarda sularından içemiyorsunuz.Hatta bugün şehir turunda gördük,bezden yapılmış bir gül, bu suya batırılıp bekletildiğinde heryerini demir kaplıyor,anlayın artık. Demirden yapılmış bir çeşmenin yanına gittik, akan suya elimizi sürdük,64 derece sıcaklıktaydı ve bu su, demiri eritmişti.Bunun yanında ki çeşmeden de, bazı turistler Karlovy Vary ‘den aldıkları ibrikli bardaklara su koymuş içiyorlardı.
Yine bir hikaye anlattı rehberimiz.
Kral Rudolf 14.y.y. avlanmak için buraya gelirmiş.Ormanları da çok büyük,o zaman tabii ateşli silahlar yok,oklarla avlanılıyor ve kokuyu alması içinde köpekler var.Kral bir geyik vuruyor .Geyik yaralanıyor ama yine de, koşuyor koşuyor yorulunca da nehir kenarında duruyor, kralın 3 köpeği etrafını sarıyor hemen.Ama o sırada kralın köpeklerinden biri, nehre düşüyor.Nehirin suyu da 62 derece,kralın adamları hemen köpeği çekip çıkarıyorlar.Bu arada geyik ve peşinden koşan 2köpekte ağaçların dallarına takılıp yaralanıyorlar koşarken.Fakat nehre düşen köpek, diğerlerinden daha çabuk iyileşiyor.O zaman, bu sıcak suyun çok faydalı olduğunu anlıyor ve oraya hamamlar yaptırıyor Kral Rudolf.
Bu arada şehre ilk geldiğimizde, önce teleferiğe binip, en yüksek tepesine çıkıp, şehri kuş bakışı gördük.Ormanda ki ağaçların yaprakları sonbaharın her rengini taşıyordu.O zaman anladık ki, şehir küçüçük ve belli bir yerde toplanmış.
Şehri dolaştık,bilgiler aldık,çok lüks bir otelin yanında, Ramsey ‘in dükkanı vardı.Yine bir Türk’ün, Bohemya Kristal dükkanı vardı. Burada ki villaları şimdileri daha çok Ruslar alıyormuş.Çok zengin bir şehir.Kağıt helvasıda çok meşhur.Her çeşiti de var.Kakaolu,vanilyalı,karamelli,elmalı 13 çeşit var.Ünlü içkileri,Becherovka,çok şifalıymış,iştahda açıyormuş.Hediyelik aldım onlardan da. Bu arada ibrik şeklinde ki bardaklar buraya özgü.Sawaroski taşları çok güzel ve ucuz,tabii Türkiye’ye göre.Yine tek satılan taşlar var,küpe,kolye,yüzük olarak satılıyor.Kitap ayraçları çok güzeldi,hediyelik aldık.Öğlen yemeğini bir resturanda hep beraber yedik.Çorba salata,mantar,patates kızartması,peynir kızartması vardı, çay ve tatlıyla yemeği sonlandırdık..16.00 ya kadar serbest zamanımız vardı,dolaştık şehri tekrar. Güzel küçüçük bir yer.Paytonlarla da gezebiliyorsunuz isterseniz.Ama biz yürüdük.Tekrar otele döndüğümüzde saat 18.30du.Hemen elimizdekileri bırakıp,otelin çevresini dolaşalım dedik.Mağazalara girip çıktık,fiyat araştırması yaptık.Sonra da bir resturanda pizza yedik ,odamıza geldik.Şimdi de kara kara aldıklarımızı valize nasıl sığdıracağımızı düşünüyoruz.Çok uykum geldi bana müsade yatayım..İyi geceler.))))

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Calista Otelde 2. Gün

Merhaba tekrar, Calista Otel’de tatilimizin 2. Gününü anlatmaya devam edeyim. Rahat bir uykudan sonra sabah …

Yorum

  1. blank

    I just added your blog site to my blogroll, I pray you would give some thought to doing the same.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.