Amerika Yolculuğu Başlasın…
Eylül ayında arkadaşımla Antalya ya tatile gittiğimiz zamandan beri maalesef günlük yazamadım. Hatta Calista Otelde 4 gün kaldık, ama sizinle ancak 3 günü paylaşabildim. Gerçekten vaktim olmadı. Şimdide anılarımı taze tutayım diye kısa kısa Amerika seyahatimden bahsedeceğim. Bu yazdıklarımı kaç kişi okur bilmiyorum, ama artık benim için önemli olan ne zaman, neredeydim, nereleri gördüm gibi şeyler.
16 Aralıkta İstanbul Hava limanından oğlumun yanına Los Angelas’a uçtuk. Pandemi yüzünden daha önce gidememiştik ziyarete. Nasıllar, yaşadıkları yer nasıl çok merak ediyorduk. Hareket etmeden öncede en merak ettiğim eşim nasıl uçacaktı. Çünkü en fazla 3 saat uçmuş ve uçaktan korkuyordu. Ama şükürler olsun ki çok rahat bir yolculuk geçirdik. Giderken corona testi yaptırdık, çünkü Amerika ya girişte test sonuçları isteniyordu. Herşey yolunda gitti çok şükür. Los Angelas hava alanı düşündüğümden çok daha küçüktü, hiçbir sorunla karşılaşmadık. Kapıda da oğlum ve gelinim heyecanla bizi bekliyorlardı hasretle kucaklaştık.
Jet lag’ım tam 1 hafta sürdü. Gittiğim günden beri bir hafta boyunca saat 22.30 da yattım. Sonra geçti. Tam Christmas zamanı gittik. Amerika ya 3. gidişimdi, ama hiç Cristmas da gitmemiştim, onun için bu ayı seçtik, hem de Karen’ın doğum gününü kutlayacaktık ve ona pasta yapma sözü vermiştim.
Caddelerden çok, her evin önü ışıl ışıldı. Malum Amerikalılar için Noel çok önemlidir. Onun içinde herkesin bahçesi ve evlerinin önü ışıl ışıl süslenmişti. Ama enteresandır, mağazaları yeterince süslü değildi. İstanbul’da, İstinye Parkı, daha çok süslemişlerdi. Belki de, korona ve ekonomi yüzünden süslemeleri azaltmışlardı Amerika’da.Maşallah Türkiye de ekonomi süper, sorun yok.))
24 Aralıkta komşuları, çocuklarım o mahalleye yeni taşındıkları için onlarla tanışalım diye, parti verdi ve çıkmaz sokaklarında bulunan 13 komşusunu da davet etti. Hepimiz bir şeyler yapıp gittik. Ben köfte, patates köftesi ve havuçtan şekerleme yaptım. Hintli komşusu başka bir şey, diğeri de farklı bir şeyler yapıp gelmişler. ev sahibi ,Johny çok güzel hazırlanmıştı, bahçesine kurduğu mini fırınında devamlı pizza pişirdi.Bir yandan sinovizyon gösterisi vardı, christmas şarkıları eşliğinde. Benim yaptıklarımda anında bitti. Hatta Johny e kalmamış, sonra ona söz verdiğim gibi, tekrar Türk yemekleri hazırlayıp verdik. Bu defe da, o kadar çok beğenmişler ki, lütfen bize gel, eşime de bu yemeklerden öğret dedi. Önce tamam dedim, ama sonra 2 çocuğu okula gidiyordu, coronadan korktuğum için gelemeyeceğimi söyledim. Bir daha ki sefere inşallah dedim.Anlayışla karşıladılar.
ilk hafta sonu bir sahil kasabasına Balboa Adasına gittik.Şansımıza hava çok güzeldi,tam yazlık yerler. Orada ki tekneler çok hoşumuza gitti. Hepsi tenteneli masalı, teknelerdi. Açık deniz olmadığı için su çok sakindi. Balboa Adasını epey gezdik.Çok büyük kumsalı vardı ve filmlerde gördüğümüz uzun tahta iskeleler..
Daha sonra yine devamlı o tahta iskelelerle karşılaştık. Her sahilde vardı.
Burada hemen hemen her bahçede portakal ve limon ağacı var. Ve portakalları uzanarak değil, eğilerek topluyorsunuz neredeyse. Oğlumun evinin bahçesinde de limon ve portakal aynı ağaç gövdesinden çıkıyordu, mandalina, üzüm, avakado,şeftali,ismini şuanda hatırlayamadığım, içi incir görünümlü,tadı armuta benzeyen birbaşka meyve,çok minik bir incir ağaçı vardı. Bahçe çok güzel oluyor ama bana göre değilmiş. Birgün 4 saat hiç durmadan çalıştım,bahçe kenarlarında ki bambuları temizleyip düzenleyeyim diye ama maalesef 1 hafta belim tutuldu yattım.
Amerika da yok yok. Herşeyi buluyorsunuz.Yalnız işçilik çok pahallı.Bir tuvaleti oturtmak ( yeri hazır), su arıtma cihazını takmak ve duş musluğunu değiştirmek için gelen usta 1300 dolar istedi, sonra baba oğul konuyla ilgili birkaç video izledikten sonra kendileri 30 dolara hallettiler. Su arıtmayı da bir tanıdıkları 50 dolara taktı. Orada işçi olmak lazım. Mesela her odada gardrop gibi kullanılan bizde eskiden yüklük diye kullanılan boşluklar var. Onların önüne aynalı veya aynasız kapılar takıyorsunuz, ölçüleri belirli standartlarda, gidiyorsunuz Home Depo’ya, bizde ki Koçtaş gibi bir mağazaya, size gerekli ölçüde alıyorsunuz, 150, 200 dolar gibi ve takıyorsunuz, bir dolap kapısını sadece takmak için 800 dolar istedi usta, bizimkiler yine bir iki video izledikten sonra kapıları alıp kendileri taktılar. Nereden baksan 4-5 bin dolar karları oldu sadece dolap kapılarından.
Bir başka iyi tarafı, istediğini al,baktın olmuyor, veya beğenmedin, geri götür, geri götürmenin de süreleri çok uzun.Bazı mağazalarda aldıklarınız telefonunuza işleniyor, etiketini de saklamanız gerekmiyor.Bahçe için lamba almışlardı bir parçası çıkmadı, geri götürdüler, ne kutuyu açıp ürüne baktılar ne bir şey sordular, sorgusuz sualsiz geri alıyorlar her ürünü.Bazı yerler, geri getirdiğiniz her ürün için size 5 dolar hediye çeki veriyor, 1 hafta içinde kullanmanız gerekiyor, yoksa yanıyor.
Veya acele işiniz var, internetten, bir mağazadan ürünü alıyorsunuz, şu saatte geliyorum kapıya diyorsunuz, o saatte mağazaya gidiyorsunuz geldim mesajı atıyorsunuz, ürünü arabanıza getiriyorlar. Vallahi çok rahat uygulamalar var.Veya kartla ödeyeceksiniz ,sıraya girmek istemiyorsunuz, ayrı bölümler var, gidip kendiniz kasadan geçiriyorsunuz,paketleyip çıkıyorsunuz, vallahi öyle durdurup dur bakayım hepsini geçirdin mi, ödedin mi diyen de olmadı. Tamamiyle güvene bağlı demek ki.
Mesela hiç korna sesi duymadık, birgün arkamızdan gelen bir araba tam köşede kornaya bastı, oğlum merak edip bakınca, adam 2 kez özür diledi, elim yanlışlıkla kornaya gitti diye.
Işıklara uyarak karşıdan karşıya geçiyorsunuz, kesinlikle yayalara saygı sonsuz.Yalnız pek öyle yaya da yok. Herkes arabalı, evde kaç kişi varsa o kadar araba var. Arabasız bir yere gitme şansı yok gibi. Sanırım ehliyet yaşı 16.Ama emin değilim,bir araştırayım.Her evin garajı var. Ama araba sayısı ortalama 3-4 tane olduğu için hepsi garaja girmiyor bahçelerine park ediyorlar. Her evin bahçesi var. Ön bahçeler kesinlikle güzel görünümlü olmalı, herkes evinin önünden sorumlu. Yeşil, siyah, mavi, 3 adet büyük çöp kovaları var, belirli günlerde onu bahçenin önüne koyuyorsunuz, çöp kamyonu gelip alıyor. Ama mesela mutfak atığı siyah, onun içine bahçe atığı atarsan ceza ödüyorsun. Veya yeşil çöp kutusu, sadece bahçe atığı, onun içine geri dönüşüm atarsan yine ceza alıyorsun. Bu 3 kova yetmiyor, bir bahçe için yeşil çöp kovası alayım dersen, yine para ödüyorsun ekstra. Bunlar için belediyeye her ay belirli bir para ödeniyor. Misafirin geldi bahçenin önüne arabasını park etti, belirli bir saati var .Bütün gece kalırsa veya birkaç gün yine para ödüyorsun.
Şimdilik bu kadar yeter, diğer günlerde ki paylaşımlarında da aklıma gelenleri yazarım.
Şimdilik hoşçakalın diyorum. Geçmiş bayramınız kutlu olsun.