Pazartesi sabahı 9.30 suları telefonum çalıyor…
Arayan “günaydın ben Mehmet Hasan Eken…” diyor.
Merhabalar, nasılsınız? diye yanıtlıyorum.
Sizin için de uygunsa; 12.30’da görüşebiliriz.
Programım müsait 14’e kadar vaktim var, tamam diyorum çok teşekkür ederim. Hızlıca hazırlanıyorum. Sabah uyandığımda bugün harika bir sürpriz yaşamaya niyet ediyorum demiştim ve işte diyorum sürpriz geldi.
Hasan Bey ile Linkedin’den Hasan Bey’in bayram tebrik mesajıyla tanıştık. Hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanan ben; tebrik mesajına teşekkür ederek bir hayalimi gerçekleştirmek üzere projemi anlatmak için Hasan Bey’den randevu istemiştim. Hızlıca geri dönüş yaparak ve mesajımı yanıtsız bırakmayarak iyi bir iletişimci olduğunu sanal ortamdan hissettiren Hasan Bey hemen uygun olduğu gün ve saatleri yazmıştı. Netleştirmek üzere telefonumu yazınca da Pazartesi sabahı bugünün işini yarına bırakmadan aksiyon alan ve arayandı.
Kısacası; 12.30’da Kadir Has Ünüversitesi Cibali Kampüsü’ndeydim. Bu kampüse ilk gidişim değil. Reklamcılık günlerimde Cumhuriyet Gazetesi için hazırladığımız “Tehlikenin farkında mısınız?” kampanyasının başarısını anlatmak üzere de sevgili kreatif direktörümüz Niyal’le gitmiştik. O zaman da bu modern binadan çok etkilenmiştim. Bu modern binanın eski tütün fabrikası olduğunu kampüs içindeki eski fotoğrafla anlatan Hasan Bey bu tarihi yapının hiç bilmediğim yönlerini de gösterdi. Muhteşem bir şekilde restore edilen ve modernize edilen yapının bir bölümü müze olarak açılmıştı. Burada eski yüzyıllardan kalma pek çok obje sergileniyor. Ama daha da ilginci; Osmanlı döneminden kalma hamamın göbek taşının camların altından görünür şekilde korunması, hatta Bizans döneminden kalma sütunların görülmesiydi. Lütfen “Ben zamanı” yaratın ve tarihi bir yapının bu kadar güzel bir şekilde üstelik de üniversite olarak değerlendirilmesini kendi gözlerinizle görün. Müthiş bir hayranlık uyandırıyor. Bu hayranlık ise yaşamını insanlara adayan Kadir Has’a aslında…
Hasan Bey; müzenin bir köşesinde yer alan Kadir Has’ın öldüğü gün üzerindeki giysileriyle yapılan mumyası önünde anlatmaya başlayınca; gözyaşlarımı tutamadım. İlk defa tanıştığım çok kıymetli öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Bey büyük bir saygıyla Kadir Bey’in öldüğü gün yaşananları anlattı. O gün, Kadir Bey; öğretim üyeleriyle yaptığı olağan toplantıda; bugün ben öğrencilere bir veda dersi vermek istiyorum, bugün ne yaparsam, ne söylersem kameraya alın demiş. O gün Kadir Bey’le Hasan Bey yan yana sınıflarda derslerini vermişler. Öldüğü gün son dersinde; nasıl bir ders verdiğini lütfen aşağıdaki linkten izleyin. Ruh her şeyi bilirmiş, videoda izleyeceğiniz üzere; öleceğini hisseden Kadir Bey; ne kadar huzurlu değil mi? Yapmak istediklerini, hayallerini gerçekleştirmenin huzuru var.
İzledikten sonra sizler de benim gibi yaşam amacınızı sorgularken buluyorsanız kendinizi benim de Pazartesi günü yaşadıklarımdan elde ettiğim deneyim ve bu yazı amacına ulaşmış demektir.
Asıl olan başarı yaşamda ölümsüz olduğumuzu kavramak ve kendimizi ölümsüz kılacak şeyler yapmak değil mi? Kadir Bey bugün fiziken hayatta değil ama Kadir Has Üniversitesi ile yaşıyor ve pek çok genci hayat dersleriyle yaşatıyor. Onun gibi niceleri var, neden biz de onun gibi olmayalım. Hasan Bey bunu o kadar iyi kavramış ki o da üniversitesinde şimdiden ölümsüz bir hoca olmuş. Sınıfta bıraktığı öğrencileri bile gelip “Hocam kaldığıma sevindim, bir dönem daha sizinleyim.” Diyor. Bana da bu ilhamı verdikleri için yazımı okuyan herkesin huzurunda kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Koşulsuz sevgim ve BİRlik bilinciyle…
http://www.youtube.com/watch?v=rG-06Mvx30Y&feature=relmfu