Haftalardır liste başında olan Cehennem en nihayet 3 gün önce bitti. Hatta ondan sonra da Ahmet Ümit’in Sis ve Gece’sini bitirdim.
Önce size kısaca Cehennem hakkında görüşlerimi yazayım.Daha piyasaya çıkmadan hakkında o kadar çok şey konuşulmuş ve yazılmıştı ki, insanlarda ister istemez merakla kitabın çıkmasını bekleyip aldılar. Özenle korunmuş, basım esnasında dışarıya sızmaması için çok büyük güvenlik önlemleri alındığını okumuştum.
Kitap 571 sayfa ve sadece tek bir günü anlatıyor..İtalya’da başlayıp, İstanbul’a kadar uzanıyor. İlk 75-80 sayfayı merakla okudum.Sonra biraz sıkıldım. Neden sıkıldım biliyor musunuz,sanat tarihini detaylı anlattığından.
İtalya, Floransa’da başlıyor olay..Ve romanın kahramanı Robert Langdon. Langdon gözlerini bir hastane odasında vurulmuş ve hafızasını kaybetmiş bir şekilde açıyor.Daha sonra peşine kiralık katiller düşüyor.Bu arada Dr. Siena Brooks kendisine fazlasıyla yardımcı oluyor. Daha sonra işin içine Konsorsiyum isimli bir örgüt ve Bertrand Zobrist isimli bir bilim adamı giriyor.Ve işte artık şehir turu başlıyor.
Bütün ümitler Profösör Langdon üzerine yoğunlaşıyor ama,profösörün kim düşman, kim dost olduğunu anlaması zaman alıyor. Bu arada Dr. Siena Brooks’un yardımları nereye kadar devam edecek, Ajan Brüder kimin tarafında, Elizabeth Sinskey’in amacı ne?…..İşte büyük bir koşuşturma başlıyor. Bu koşuşturmada, yazar buraları o kadar detaylı anlatıyor ki, içimden sayfaları 3er 3er çeviresim geliyor.)))Ama yapmıyorum tabii…5-6 günde bitirdim. Floransa’yı görmüş gibi oldum. Oradan İstanbul’a geldi,burayı anlatırken Floransa’da ki kadar detay yoktu. Demek yazar İstanbul’u fazla bilmiyordu.
Neyse bitti.Nasıl haftalardır 1 numarada anlamadım gitti. Ben böyle 1. Sırada ki kitaplardan pek hoşlanmıyorum galiba.. Hep de aynı şeyi söylüyorum, beklentim fazla oluyor çünkü..
Yaz günlerinde okunabilecek bir kitap, hem de size Floransa’yı gezdiriyor.
İster bunu okuyun,ister bir başka kitabı…. Ama yeter ki okuyun ve okutun..Sevgiler hepinize…..