Ben Zamanı Tatilleri….Hande Akın

Bir tatil insanın hayatını tamamen değiştirebilir. Aslında tatiller “Ben zamanı” demek. Sloganım ise “Ben zamanı” yarat hayatın tadını çıkart! “Ben zamanı” yarattıkça; kendimizi ve gerçek potansiyelimizi keşfetmek için yola çıkarız. Hayallerimize, isteklerimize, hedeflerimize ulaşmak için eşsiz fırsatlar sunar “Ben zamanı” tatilleri. Tatillerde sürprizler, “tesadüf” olmayan tesadüfler bizi bekler.  Nasıl? Neden? Ne için? gibi aradığımız sorulara cevaplar buluruz. Rutinin içinden çıkıp, alışkanlıklarımızı geride bırakıp, kısır döngülerden kurtulunca yaşamımıza farklı bakış açılarıyla bakma şansımız olur. En önemlisi kendi içimize döneriz. Bastırdığımız, görmezden geldiğimiz, yok saydığımız duygularımızla ve korkularımızla yüzleşebiliriz. Onların içinden gücümüzde kalarak daha da güçlenerek çıkarız. Farkındalığımız gelişir. Fark ettiklerimizi çözmek, çözümlemek için motive oluruz, cesaret buluruz ve adım atma kararları alırız. Kendinizi gitmeye mecbur zannettiğiniz bir işiniz mi? var… İşinizi değiştirebilirsiniz. Hayalinizde başka bir iş yapmak, başka biri olmak mı? var. Yapabilirsiniz, olabilirsiniz. Yürümeyen, mutsuz olduğunuz bir ilişkiniz mi var? bitirebilirsiniz. Yapmak istedikleriniz var ama bir türlü başlayamıyor musunuz? Başlayabilirsiniz. Herhangi bir konuda kararsız mısınız? Sizin için en sağlıklı, sizi en mutlu edecek kararları  “Ben zamanı” yaratarak tatillerde verebilirsiniz. Sonra da kolayca hiç bir korku, endişe, tedirginlik duymadan kararlarınızı uygulayabilirsiniz. Böylece; hayatınız istediğiniz şekilde değişebilir, gelişebilir. Daha mutlu olduğunuz ve tatmin olduğunuz bir hayatı yaratabilir ve sürdürebilirsiniz. Her gittiğimiz yerin enerjisiyle uyumlanabilir, kendi enerjinizi yenileyebilir, tazeleyebilirsiniz.

New York’a gittiğimde 28 yaşındaydım ve kariyerimde çok güzel gelişmeler olmuştu. Ancak; aralıksız çok yoğun tempoda, çok çalışmayı en azından bir süreliğine yaşamak istemediğimi fark ettim. Zaman hızla akıp giderken yapmak istediğim çok şey vardı ve ihtiyacım olan sadece karar verip uygulamaktı. Hem kendimi mesleki anlamda geliştirmek hem de hayattan beslenmek istiyordum. Cebimde 300 dolar ile üç aylığına New York’a gittim. Epey uzun bir tatildi. Ama hayatımın en önemli tatillerinden biriydi. New York’u karış karış gezen bir turist olmanın yanı sıra haftanın üç günü bir restaurantta hosteslik yaptım ve New York Üniversitesi’nden o zamanki mesleğime dair eğitimler aldım. İnsanın istedikten sonra her şeyi bir arada yapabileceğini, tek bir şeye saplanıp kalmamak gerektiğini öğrendim. Farklı kültürden dilden, dinden, renkten pek çok insanın bir arada gayet uyumlu yaşayabildiğini gözlemledim.

Aynı zamanda New York gibi büyük ve modern şehirlerde insanların ne kadar yalnız olduğunu en iyi arkadaşlarının kedileri ve köpekleri olduğunu gördüm. Arkadaşlıkların, dostlukların yaşamda mal varlığından, paradan çok daha büyük bir zenginlik olduğunu bilmenin ötesine geçerek deneyimledim. İlk bakışta çok kötü görünen bir durumun aslında müthiş bir fırsat olduğunu, yaşamın hediyesi, ödülü olduğunu anladım. Misafir olarak kaldığım yerden ayrılmak zorunda kalınca kadim dostumun yanında kısa süre misafir oldum. Bu süreçte 20 yıldır görmediğim ilkokul arkadaşım cep telefonumdan bana ulaşınca çok şaşırmıştım. Onun tanıştırdığı; lotodan green kart kazanarak New York’a gelen genç bir kadın ve kadim dostumla birlikte muhteşem bir evi çok ucuz bir paraya kiraladık. Üç kadın birlikte bu evi eğlenerek, keyifle paylaştık. Harika zamanlar yaşadık. Yani esas loto kalacağım yerden ayrılmak zorunda kalmakla bana çıkmıştı. Döndüğümde ise çok güzel bir iş ve iş yeri zaten beni bekliyordu. Kariyerimde bir basamak daha yukarı çıkarak yeni işime başladım. Hayata bir mola verdiğinizde; yaşamınıza güzellikler, harika fırsatlarla büyüyerek, gelişerek, olgunlaşarak en önemlisi zenginleşerek anka kuşunun küllerinden doğmak gibi yeniden başlayabiliyorsunuz.

Hindistan ise kelimelerle anlatılamayacak kadar muhteşemdi. Gitmeden önce pek çok insanın aç kalacaksın, çok pis, bir ay boyunca nasıl orada yaşayacaksın? ön yargılarına rağmen harika yemekler yediğim, muhteşem yerlerde kaldığım, doğanın, doğallığın esas doğam olduğunu fark ettiğim çok özgün bir deneyimdi. Ön yargıların insanları mucizelerden alıkoyduğunu Hindistan’da mucizevi güzellikler yaşayınca fark ettim. Oranın her karesi farkındalıkla geçti.15 yıl boyunca zevkle keyifle yaptığım reklamcılık mesleğime son verme kararımı Hindistan tatilimde kesinleştirdim. Artık keyfimce belirleyeceğim özgür saatlerimde çalışabileceğim, insanlara destek olmak yaşamda daha mutlu, huzurlu olmaları için iletişim&ilişki uzmanı olarak kendi işimi kurma kararı aldım. Ve döndükten çok kısa bir süre sonra ofisimi Nişantaşı’nda açtım. Hayalimde; kişisel&ruhsal gelişime dair eğitimler, seminerler vermek ve bunları organize ederek daha çok insanın özgürleşmesine vesile olmak vardı. Hayalim “Ben zamanı” yaratanlarla tahmin ettiğimden çok daha kısa bir sürede gerçekleşti. Şimdi zihinsel dönüşüm teknikleriyle harmanladığım yaşam koçluğunun yanı sıra grup halinde yaptığımız “Ben zamanı” tatilleriyle kişilerin yaşamlarına farklı gözlerle bakmalarını, içlerindeki çocukla tekrar bağlantıya geçerek çocukluk uhtelerini gerçekleştirmelerini, ilişkilerindeki sorunları kendilerine ayna tutarak içlerindeki sorunları çözmekle mümkün olduğunu, özlerinin saf sevgi olduğunu fark etmelerine ve deneyimlemelerine vesile oluyorum. Birlikte çalıştığım uzman ve eğitmenlerle birlikte organize ettiğim “Ben zamanı” tatilleriyle yeniden özgürlüğe doğmalarını sağlıyoruz. Bu ilhamların, yaratıcı fikirlerin çoğu hep tatillerimde gelmiştir.

Ayrıca; 33 yaşında çıktığım Hindistan tatilimde; dilimde bir ilişkiyi, evliliği çok istediğimi söylerken bilinçaltımda yer alan korkularımdan, sınırlandıran inanç kalıplarımdan dolayı; aslında gerçek bir ilişki istemediğimi fark ettim. Bu farkındalıkla yüzleşmek ağır gelse de çözümlemek için harekete geçmek çok büyük rahatlık ve güç verdi. Bu tatil; hepimizin en derinlerinde; saklı olan değersizlik inancını törpüleyerek, paylaşımlı, sevgi dolu bir ilişkiyi yaratmak için büyük bir adım atmamı sağladı.

Bu tatiller Hande’yi gerçekleştirmeme çok büyük katkı sağladı. Güven ihtiyacımın ev, araba, mal mülk gibi şeylere sahip olmakla, sevgi ihtiyacımın iş, kurum, klüp gibi bir yerlere, bir şeylere kendimi ait hissetmekle, değer ihtiyacımın titrlerle, kariyerle, pozisyonlarla süslü direktör, ceo, müdür sıfatlarıyla giderilmeyeceğini öğretti. Esas olanın hayallerimin peşinden tutkuyla gitmek, kalbimin sesini dinlemek olduğunu gösterdi. Şimdi tek rotam adanmışlıkla, tutkuyla mutlu olmak. Mutlu olduğum şeyleri yapmak hem kendimi hem de danışanlarımı geliştirmek.

* öfke, kin. nefret, utanç, suçluluk, acı, kıskançlık vb. duygularla yüzleşme ve bunları sevgiye dönüştürme

* korkulardan kurtulma

* zihin, beden ve ruhun dengede ve uyumlu olmasını sağlıyor benim için ve pek çok kişi için…

Kendimizi yeterince tanımadığımızı, ne istediğimizi tam olarak bilmediğimizi, başkalarının hayatlarını yaşadığımızı ya da bize öğretilenler, kodlananlar ne ise o doğrultuda yaşadığımızı, değişimden, dönüşümden korktuğumuzu, konfor alanından çıkmaya cesaretimiz olmadığını gösterebilir. Yaşadığımız toplumda, kültürde; maalesef hala “el alem ne der?” kalıbı var ve hakimiyetini sürdürüyor. Kendi isteklerimizden çok başkalarının ne düşüneceği hayatımızı sınırlandırabiliyor. Bu yüzden de kendi hayatımız yerine başkalarının hayatını yaşıyoruz. Farkında bile olmayabiliyoruz.

Hindistan dönüsü hic sermayesiz kendi isinizi yapma riskini nasıl aldınız?

Her şeyin olması gerektiği gibi olacağını hissediyordum. Sonsuz ve sınırsız bir güven duygusuyla, maneviyatıma inanarak, teslimiyetle üzerime düşeni yaptım ve akışa bıraktım. Her zaman yaşam; desteğini sunuyor size… Yeter ki kalbinizde iyi niyet olsun. Niyetlerin gücü çok önemli hayatta… Bir klasik olacak ama hayırlısı dedim hep 🙂 Bir de bir eğitimde öğrendiğim üzere; Evren (ya da adı sizin için her ne ise Allah; Tanrı, Sistem) düşünceyi değil hareketi alkışlar !

Yaşadıklarımdan pişman olup kendimi üzmek yerine, yaşadıklarımın ne öğrettiğine, beni nasıl geliştirdiğine, bana ne hediye sunduğuna bakarım ve mutlu olurum. Seçim meselesi… Hangi düşüncede olacağımızı o düşüncenin bizi hangi duyguya sokacağını biliyoruz ve seçiyoruz. Acı bedenden beslenmek, şikayet etmek, kurban rolünü oynamak yerine her koşulda; kahraman olmayı pozitif düşünmeyi, dolayısıyla; pozitif duygular içinde olmayı seçiyorum.

Eklemek istedikleriniz

Yaşamın çok güzel ve keyifli olduğu. Koşullardan bağımsız olarak mutluluğun ve sevginin yaratılabileceğini ve yaşanabileceğini eklemek isterim. Çünkü hepimizin özü SEVGİ…

Her şey kendini sevmekle başlıyor 🙂

Sevgilerimle, BİRlik bilinciyle…