İrlanda (İkinci Bölüm). ….Ebruli Sayfalar..

 

Merhaba Değerli Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

İrlanda’yı anlatmaya kaldığım yerden devam ediyorum.
Ben İrlanda’dayken her yer süs içindeydi. Çünkü St. Patrick’s Günü yaklaşıyordu ve insanlar bu özel günü kutlamak için her yere yeşil renkte süsler, İrlanda’yı simgeleyen yoncalar ve Leprechaun (İrlanda cini) resimleriyle dekore etmişlerdi. Her yıl 17 Mart tarihinde kutlanan bu gün, Aziz Patrick’in Hristiyanlığı İrlanda’ya yaymak için geldiği gündür. İrlanda dışında İngiltere, Kanada, ABD, Arjantin, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde de buraya göç eden İrlandalıların geleneklerini devam ettirmeleri sonucu dini bayram olarak kutlanmaktadır.

Hoop, biraz önce “cin” mi dedim? Evet. Leprechaun, İrlanda mitolojisinde boyu insanın dizine kadar olan, yeşil takım elbise ve şapka giyen kızıl sakallı bir cindir. Leprechaunlar bütün vakitlerini ayakkabı yaparak geçirirler ve kazandıkları altınları gökkuşağının altında bulunan bir küpte saklarlar. Eğer bir insan onları yakalarsa, kendisini serbest bırakması karşılığında insanın üç dileğini yerine getirirler ya da altınlarından verirler.
Sanki Leprechaun ile ilgili bir masal duymak istermişsiniz gibi geldi bana. İşte size bir Leprecahun masalı:
Güneşli bir hasat gününde Seamus O’Donnell yolda yürürken bir tıkırtı duymuş. Çitlerin arkasına doğru baktığında karşısına üzerinde deriden yapılmış bir önlükle, ayakkabı tamir eden küçük bir adam çıkmış.
“Bugün gerçekten bir leprechaunla karşılaşmayı hiç beklemiyordum. Ama şimdi karşılaştım. Bu fırsatı elimden kaçıramam. Herkesin bildiği gibi leprechaunlar yakınlarında bir küp altın saklarlar. Bütün yapmam gereken, bu altını bulmak ve hayatımın sonuna kadar rahat yaşamak.” diye düşünmüş.
Seamus, leprechaunu kibarca selamlamış ve ona halini hatırını sormuş. Birkaç dakika havadan sudan konuştuktan sonra Seamus artık dayanamamış ve birden bire leprechaunu kollarından yakalayıp hemen sakladığı altının yerini sormuş.
“Tamam! Tamam!” diye bağırmış leprechaun. “Buralarda bir yerde. Sana göstereceğim.” demiş.
Birlikte tarlalardan geçerlerken Seamus bir an bile gözlerini önünde yürüyen bu küçük adamdan ayırmıyormuş. Sonunda altın renkli çiçeklerin olduğu bir tarlaya gelmişler.
“Altın işte buranın altında,” demiş. “Bütün yapman gereken burayı kazmak.”
Seamus, yanında kazmak için gerekli hiçbir alet getirmemiş fakat sanıldığı kadar da aptal değilmiş. Kırmızı mendilini çıkarmış ve tekrar kolaylıkla hatırlayabilmesi için mendilini bir çiçek dalına bağlamış.
“Söz ver bana,” demiş Seamus leprechauna, “asla bu mendili çözmeyeceksin.” Küçük adam içtenlikle söz vermiş.
Seamus, leprechaunu orada bırakarak evinden bir kürek almak üzere gidebildiği kadar hızlı koşmuş. Beş dakika sonra geri döndüğünde, gördüğü şey karşısında hayrete düşmüş. Tarladaki her bir çiçeğe kırmızı mendil bağlanmış.
Seamus, evine hüzünlü bir şekilde elinde küreğiyle geri dönmüş. Ne altına sahip olabilmiş ne de leprechauna. Ne de kırmızı mendiline!

İrlanda’ya gitmek için pasaportunuz ne renk olursa olsun vize almak gerekir. Aşağıdaki linki tıklayarak vize başvuru sürecini öğrenebilirsiniz.
http://www.vfsglobal.com/ireland/turkey/
İrlanda’da Avro geçiyor fakat trafik İngiltere’deki gibi soldan akıyor. Elektrik soketleri de tıpkı İngiltere’deki gibi üç girişli. O yüzden yanınıza elektrikli cihazlarınızı kullanmak için fişin ucuna takmak üzere yardımcı olacak bir aparat almanız gerekiyor. Sürekli değişen havasının sizi şaşırtmaması için her türlü kıyafeti yanınıza almanızda fayda var.
Benden bu seferlik bu kadar, sevgili okurlar. İrlanda’yı kendi gözlerinizle görme sırası artık sizde.
Başka bir diyardan görüşmek dileğiyle…
Ebru