Günaydın…Bugün günlük güneşlik Sinop.Ama nedendir bilmiyorum benim evim serin.. Serin olduğu içinde canım denize gitmek istemiyor.
Malum oruç tuttuğum içinde bol bol kitap okuma vaktim oluyor, dün sabah yine bir tane kitap bitirdim. Trendeki Kız..
Yazarı Zimbabve doğumlu,1989dan beri Londra’da yaşıyor ve bu kitap ilk polisiye romanıymış. 359 sayfa 3 günde bitti.
Hergün tren yolculuğu yapan Rachel’in başından geçiyor olay.
Rachel ,Tom’la evlendiğinde çok mutluydu, fakat daha sonra ruhi durumu bozulunca içkiye başladı ve evliliği de, Tom’un Anna’yı bulmasından sonra da bitti. Aslında bitmedi… Çünkü Rachel her içtiğinde Tom’u arıyor ve taciz ediyordu.
Bu arada Rachel, her sabah ve akşam bindiği tirende yolculuk yaparken, geçtiği yol üzerinde sık sık gördüğü bir çiftle ilgilide, kafasında çeşitli düşünceler üretiyor, onların yaşantısındaki mutluluğu hayal ediyordu. Üstelik bu Megan ve Scott çiftti, ayrıldığı kocasıyla yaşadığı evin 2 ötesinde oturuyorlardı.
İşte esas olay Megan’ın kaybolmasıyla başladı ve herkesin geçmiş yaşantısı yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladı.
Ve Megan’ın da ceseti bulununca gözler önce kocası Scott’a, sonra Rachel’le döndü…
Acaba katil kimdi, geçmişte neler yaşanmıştı….Sonuna doğru geldikçe olaylar daha da heyecanlı hale geliyor. Ve sonunda hiç ummadığınız biri karşınıza katil olarak çıkıyor…
İşte böyle … Yaz günleri için okunabilir, hafif bir kiatap.