Ne çok yazacağım varmış…..

En son günlüğümü yazdığımda arife günüymüş.  Arife günü, oğlum geldi İstanbul’dan ve bize sürpriz yaptı, çok sevindim. Dünde kendisini yolcu ettik.

Tam 1 hafta olmuş, nasıl geçti yine zaman…Aslında birkaç defa fırsatım oldu yazmaya ama içimden gelmedi. Ölenler, öldürülenler, şehit olanlar…Ne kadar çok annenin içi yandı bu sıralar, eşler dul kaldı, çocuklar öksüz. İnanın haber dinlemiyorum, daha doğrusu dinleyemiyorum. Bu haberler beni çok üzüyor, ağlıyorum devamlı. Gazetede öyle, bazen facebook da rastlıyorum veya arkadaşlarım söylüyor ve birde radyo haberlerinde dinliyorum olup biteni..

Barış diyorum, dünyada barış…Sevgisiz, saygısız bir dünya oldu…Her taraf da savaş var. Korkuyorum, bugün yine ne kötü haber duyacağım diye…Ama işte yaşam olduğu sürece, bunlar oluyor.Ve maalesef de olacak.. Allah’ım ne olur, bu son olsun diyoruz, sonra bir başkası çıkıyor.

Ben buradan Suruç’da hayatını kaybeden gençlerimize Allah’dan rahmet diliyorum, ailelerine de sabır. Ve diğer şehitlerimizin de ruhları şad olsun, ailelerine sabırlar versin.Çok zor çoook..

Bu arada Sinop’ta da çok sevdiğim 2 insan hasta ve yoğun bakımda. Tülay’ı yazmıştım daha önce yoğun bakımda, Samsun’da diye. Şimdide bayramın 1. Günü yıllarca beraber çalıştığım, sevdiğim, değer verdiğim bir insan olan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ali Fevzi Tütüncü, beyin kanaması geçirmiş ve Samsun’a kaldırılmış. Allah’ım dan tüm hastalarımız için acil şifalar diliyorum. İnşallah eski sağlıklarına kısa sürede kavuşurlar. (Durumları iyiye gidiyormuş diye duyum aldım.İnşallah.)

Sevgili okuyucularım bir günlük yazayım dedim ve gördüğünüz gibi başlangıç hep kötü haberlerle geçti…İşte hayatın gerçekleri…Allah öyle bir düzen kurmuş ki,kimi gülerken, kimi ağlıyor. Allah bizleri hep gülmek nasip etsin, sağlığımızı hiç eksik etmesin.

Bayramın ilk günü büyüklerimizin ellerini öptük, kabir ziyaretinde bulunduk, sonrada oğlumda yanımızda olduğundan denize gittik, bol bol yüzdük. Havada şansımıza hep güzel geçti.

Bir günde Bektaşağa Yıldız Parkına gittik. Oğlumda eşimde ilk kez gittiler. Çok beğendiler. Bu arada köfte ızgaraları çok güzel, tavsiye ederim.

Bu bayram arkadaşlarımın da yeğenleri geldi, bu defada tekne tutup denize gittik. Karakum da denize girmek bir başka güzel. Sonra Akliman’da piknik yaptık beraber.

Karakum Tatil Köyü’ne de gittik oğlumla. Giriş ücretsiz. Duşu var, soyunma kabinleri var ücretsiz. Ağaç altı masalarında oturup çayınızı içebilirsiniz. Tost, köfte ekmek de yapıyorlar. Fiyatlar çok uygun ben şaşırdım vallahi. Çay mesela 1 tl, köfte ekmede sanıyorum 5tl miş. Giderken şezlongumuzu aldık, taş iskelede oturup denize girdik. Tavsiye ederim gidip görünüz.

Şimdi ben böyle yazıyorum, bazıları bana kızıyor.)))Neden mi? Çünkü Sinop o kadar kalabalık ki, bayramın ilk günü 57bin araç girmiş Sinop’a.İlk gece parka çıkmıştık, kütüphanenin oraya kadar zor gittik, döndük. Heryer aşırı kalabalık dı. Heryer çöp içindeydi. B u arada belediyemize kızmıyorum, çünkü insanlarımız pis. Yerlere atmışlar cips poşetlerini, çekirdek kabuklarını, mısır koçanlarını. Bütün resturanlar doluydu. Hatta bazı plajların önüne doluyuz diye yazı asmışlar. Tabii ben böyle Sinop’u anlatırken , Sinop’a akın oluyor ve bizlere yer kalmıyormuş.)))Şaka bir tarafa bayramlarda , hatta tüm yaz Sinop’tan kaçmak lazım. Park sorunu desen ona keza. Sinop gibi bir yer, 200 binlik nüfusu nasıl kaldırsın ama, değil mi?

Bu arada İzmir’den bir arkadaşım geldi, onunla da bir gece Tinimini Cafe’de buluştuk, 18 yıl olmuş Sinop’a gelmeyeli. Nasıl geçmiş onca sene.!!!!

 

Yine bir haber, Sakarya Caddesine girişte bir mescit vardı, arkasında da türbe. Yanındaki dükkanı kaldırınca türbe ortaya çıkmış. Oradan geçerseniz görürsünüz. Eminim çoğu kişi orada türbe olduğunu bile bilmiyor muştur.

Ya Sinop’un her yerinden tarihi kalıntılar çıkıyor. Eşimin annesinin bir evi vardı, satmışlardı. Orayı inşaat için kazdıklarında yine  kalıntılar çıkmış. Hemde resmen bir başka yaşam alanı gözler önündeydi.

Dün akşamda çok sevdiğim arkadaşımın kızının kına gecesi vardı, Paşa Tabyalarında oradaydık.

Gençleri izlemek, onların mutluluklarına şahit olmak ne kadar güzel bir duygu .Hepsi kıpır kıpır, enerji dolu.

Simge’ye kına yakıldı, adettendir, kızımız kına yakılırken elini açmadı, kayınvalidesi altın koydu avucuna. Müzik eşliğinde oynandı, kınalar yakıldı. Bende yaktım. Vallahi sol avucumda kıpkırmızı duruyor, çok severim kınayı ben.

Simge’nin eşi Deniz’de bir ara katıldı, oynayanlar arasına. Ağabeyi Sinop Milletvekili Barış Karadeniz’de aramızdaydı. Hatta bir ara Dj’lik bile yaptı.)))

Genç milletvekilimiz olmasından çok büyük gurur duydum. Umarım çok güzel işlere de imza atarlar. Hele şu hükümet bir kurulsunda.

Eşi de çok mütevazi, güzel tatlı bir bayan. Gelinin eline kınayı o yaktı. Herşey çok güzeldi. Cumartesi saat 19.00 da da kokteyl ve nikahı var. Ve böylece mutlu son olacak.

Allah bir ömür boyu mutlu etsin bu çiftleri. Ve diğer bekarlarımıza da hayırlı kısmetler dileyeyim.

Onlar erdi muradına, biz çıkalım………. Nereye?))))))))))))))

Eh bu kadar aktivite olunca, ben de bugün yorgunluktan geberir oldum. Yarına kadar evden çıkmayayım da şu günlük işini halledeyim, birazda dinleyeyim diye düşünüyorum. İnşallah.)))

Evet sevgili okuyucularım…Hepinize çok çok güzel, sağlıklı , mutlu günler dilerim. Hep güzel haberler ulaşsın bizlere. Akan göz yaşlarımız sadece sevinçten olsun diyor, kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum.

Hoşçakalın….