Polisiye romanlardan da bıktım artık. Kitaplığımı karıştırdığımda 1999 basımlı Safiye Sultan romanını buldum. Ah tamda zamanı, birazda tarihimizden kitap okuyayım dedim..
Ne zaman almışım hiç bilmiyorum, hem de bunun devamı olan ‘Safiye Sultan – Sözüm ki Tek Sana Geçmez, Celladımsın Ey Zaman’ kitabı da var, şimdi ona başlayacağım.
Ramazan ayında güzel kitap okudum. Bu yıl okuduğum 25. Roman olmuş.
Kitabın arkasında bakın şunlar yazıyor:
‘Safiye Sultan – Ya İpek Urgan, Ya Gümüş Hançer’, Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyılına farklı bir ışık düşüren ‘üçleme’nin ikinci cildi.
Bu üç ciltlik romandaki karakterlerin büyük bir bölümü gerçek kişiler, tabii olaylar da öyle. Chamberlin bize Osmanlı tarihinin önemli bir geçiş dönemini bir hadımın ağzından yazmayı tercih etmiş, bunu da “kadın ve erkek dünyasını aynı anda gözlemleyebilecek olan yalnızca onlardı” diye açıklıyor. Giderek artan bir ivme kazanan romanın ikinci cildinde hadım Abdullah, ya da bir zamanların Venedikli gemicisi Giorgio Veniero, haremin binbir entrikayla dolu acımasız dünyasında varolma savaşını sürdürüyor.
Kanuni’nin torunu, II. Selim’in kızı, Sokullu’nun karısı İsmihan’ın umutsuz aşkı, hadımı ve sahibesini nereye götürecek? Belki de ölüme… Güzeller güzeli Safiye, yeni hadımı Macar Gazanfer’in yardımıyla iktidar savaşını kazanabilecek mi? Ölümün soğuk nefesi, sultanlardan halayıklara kadar herkesin ensesinde..
‘Ya İpek Urgan, Ya Gümüş Hançer’, birbirinden heyecanlı olaylarla dolu. Yasak ilişkiler, akla gelmez cinayetler, inanılmaz ihanetler ve her şeye karşın aşk ve rotizm. Venedik, İstanbul, Sakız Adası, Manisa, Konya… Yeniçeriler, korsanlar, dervişler… 16. yüzyıl tüm detaylarıyla yeniden canlanıyor. .
Kitap tarihimizin daha çok haremini konu alıyor. Hem aşk var, hem heyecan. Beğendim ben, şimdide 3. Ciltine başlayacağım. Fakat 1. Cilti elimde yok, sanırım onu daha sonra kütüphaneden alıp okurum artık. Biraz baştan sona döneceğim ama olsun…
Hepinize hayırlı iftarlar diliyorum. Sevgiler…