NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
Merhaba sevgili okuyucularım.
Bu defa gerçekten çok uzun oldu sizlere yazmayalı. Ama son yazımda söylemiştim İstanbul’a gideceğimi. Gittim, geldim, sonra yine başka yere gidip geldim derken aradan 12 gün geçti..
İstanbul’a gidişimiz tamamiyle seyahat amaçlıydı. Eşimde dükkanımızı kapattığı için, şöyle biraz çocukları ziyaret edelim, gitmişken de Boat Show’u ziyaret edelim düşüncesiyle geldik İstanbul’a…
Ama hergün şehit, hergün ölüm haberleri, insanda gezme isteği diye bir şey bırakmıyor. Nasıl zevk alırsın gittiğin yerden….Nasıl düşünmezsin yüreği yanan anneleri, eşleri, öksüz kalmış, yetim kalmış çocukları…
Buradan ne yazayım ben şimdi, hangi söze dilim gitse, aklıma geliyor ülkemin durumu. Her dakika bugün kaç şehit vereceğiz, yok savaşa girecek miyiz diye yüreğim ağzımda bekliyorum. Açık söylemek gerekirse, artık pek haberde izlemiyorum, yüreğim dayanmıyor acı haberlere. Dinlemek için açıyoruz, ağlamaya başladığımda spor kanalına geçiyor eşim. Sonra tekrar dönüyoruz.
Hepimizin başı sağolsun. Teröre destek verenleri, yapanları, Allah’ım en büyük cezayı versin.
Tüm şehit ailelerine sabırlar diliyorum, çok çook üzülüyorum. Her defasında bunları yazmakta o kadar kötü ki…Ama işte durum bu….
İstanbul ‘da neler yaptın diye sorarsanız, ilk kez koca bir hiiiiiç derim.
Evet ilk kez çok sönük bir seyahat oldu. Tek güzel tarafı çocuklarımla birlikte olmak, ablamları ve yeğenlerimi görmek, arkadaşlarımızla görüşmekti.
14 şubatta, CNREXPO fuar merkezine, Boat Showa gittik. Ben ilk kez böyle bir fuarda bulundum. Ve gerçekten birbirinden güzel, tekneler, yatlar, bunlarla ilgili ekipmanlar, motorlar, denizcilikle ilgili her şey vardı. Hepsini teker teker incelememiz mümkün olmasa da, birazını dolaştık. 25 metrelik bir yat dolaştım 3milyardı fiyatı, ama içinde yok yoktu inanın. 3 çift kişilik yatak odası, 2 tek kişilik yatak odası, müştemilat, mutfak salon…. Çifter çifter banyolar. 4 katlıydı. Artık onu alan, yaz kış orada da yaşasa, olur yani…
Gerçekten güzeldi, bunun yanında 250 bin liralık bir yat vardı, ondan 2 taneyi hemen satmışlar.
Biz fiberglass teknelere baktık, Önünde 15.500 yazıyordu. Ama sadece tekne, her isteğinde fatura kabarıyor. Yine 55 bin liralık, üstünde güneşliği olan başka bir teknede güzeldi, ama motoruydu, aksesuarları derken 88 bin liraya geldi. Gerek yok, biz yine bizim tekneye binelim dedik.:)))
Alan o kadar genişti ki, 5-6 saat dolaşa bildik ancak. Bu arada içeride cafeler, yemek yiyebileceğiniz yerlerde vardı. Hatta birde mini orkestra bile vardı. Bir başka stant da, sanırım çok özel müşteriler için hazırlanmıştı. Teknenin önünde, piyano ve saksafon vardı, ve bembeyaz döşenmişti önü. Kırmızı kordonlarla özel olduğunu belirten yazı vardı önünde.
Oradan ayrıldığımızda saat 16.00 olmuştu. Ve uzun bir metro yolculuğundan sonra evimize geldik.
16 şubat oğlumun doğum günüydü, arkadaşları bir gece önceden sürpriz yaptılar. Bizde o gece bir arkadaşımıza yemeğe davetliydik, orada haber verdiler kızıma, oğlum için sürpriz hazırladıklarını. Gece 23.30 da eve geldiğimizde, arkadaşları ellerinde pasta, omuzlarında bir kaset çalar ve doğum günü müziği ile yolda karşıladılar. Gerçekten çok büyük sürpriz oldu. Onlar sonra kendi aralarında eğlendiler.
Bir günde arabayla bir yere gitmiştik, dönüşte Eminönü’ne gideriz demiştik, çevre yolu tıkalıydı, yanda başka yol gördük boş görünen, eşim, kızıma oradan gidelim dedi. Ve 100metre sonra yolun tıkanmış olduğunu gördük. Ve biz, bilmediğimiz bir semtte, 3 saat bekledik. Korkunç bir şeydi. Milim milim ilerledik. Yolda ihtiyaçlarımızı karşıladık. Bir ara çok ümitsizliğe kapıldım, herhalde bütün gece burada kalırız dedim ama 3 saatle kurtardık durumu. Gerçekten İstanbul’da yaşayanların hali çok zor, Allah yardımcıları olsun.
Bir günde İstinye Park’a gezmeye gittik. Dolaştık, önceden çok sık alışveriş yaptığım Marks & Spenser’a girdik. Aman Allah’ım o da ne fiyatlar uçmuş, uçmuş. En ucuz bacis tshirt 59.90tl idi. Fiyatlar 159.90 dan başlıyor desem yeridir. 250 tl’ye bere satılıyordu. Meraktan sordum, bunları alan var mı diye!!!Almasalar koyarlar mı satışa, benim ki de soru işte…Herşey ateş pahasıydı orada.
Sinop’a 19 zun da geldik. Pilot 2 kez pistte inme girişiminde bulundu, ancak 3.de inebildi. Azıcık panik olduk. Allah’tan ben kitaba dalmışımda, 3.de durumu fark ettim.
Bagajımızı aldığımızda yeni aldığım valizin tekerinin kırık olduğunu gördüm. Çok canım sıkıldı, söylene söylene arabaya yürüyordum ki, bir bayan üzülmeyin hemen hasar bildirimi yapın yenisini veriyorlar dedi. Gittim durumu söyledim, Havaş’tan birisi tutanak tuttu ve elimizde şu anda valiz kalmadı, geldiğinde size ulaştıracağız dediler. Bugünde telefon geldi, yarın yeni valizim gelecek. Bakalım nasıl bir şey çıkacak size yazarım. Çoğumuzun bilmediği hasar bildirimi de iyi oldu. Çünkü şimdiye kadar 3 kez valizimin tekeri ve sapı kırılmıştı, hep sineye çekmiştim. İnşallah başınıza böyle bir şey gelmez ama, gelirse de siz de hemen hasar tespiti yaptırıp, hakkınızı arayın.
Cuma günü İstanbul’dan geldim, öbür gün sabah 6.00 da Sifad’la birlikte, fotoğraf çekimine Amasya’ya gittim. Onu da bir daha ki yazımda anlatacağım. Şimdilik iyi geceler. Kendinize iyi bakın.
