Celile…Osman Balcıgil…

Ela Gözlü Pars Celile….’’O Nazım Hikmet’in annesi, Yahya Kemal’in sevgilisi, Osmanlı’nın ilk kadın nü ressamıydı.’’ Tam adı Cecile Hikmet Uğuraldım’dı.

Bu kitabı okuyana kadar yukarıda yazdıklarımı bilmiyordum. Hele ki Yahya Kemal’in o meşhur şiiri Sessiz Gemi’yi, Celile için yazdığını hiç bilmiyordum. Aksine ölen birinin ardından yazılmış olduğunu düşünmüştüm hep. Demek ki şair, kafasında Celile’yi öldürdüğü için yazmış olmalı…Nebileyim.

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,

Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal BEYATLI

İşte bu şiir, Celile adadan İstanbul’a giderken, ardından Yahya Kemal Beyatlı tarafından, iskelenin karşısındaki kahvede yazılmış…

Gelelim romana…

Celile, Osmanlı’nın en güzel kadınlarından biriydi. Paris, Roma ve Berlin’de eğitim görmüş, küçük yaşta Fransızca, piyona ve resim dersleri alarak çok modern yetişmişti. Babası Enver Paşa’nın saraydaki yaverlik döneminde saray ressamı sıfatıyla İstanbul’da bulunan Fausto Zonaro’dan ders almış ve Osmanlı’nın en iyi nü ressamları arasına girmişti. Birçok yerde sergi açmış, satışta yapıyordu.

Celile 1900’lerin başında, dönemin valilerinden Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet ile evlenir ve iki de çocukları olur: Nazım ve Samiye…

Eşinin vurdumduymazlığı, ilgisizliği, işsizliği Celile’nin hiç hoşuna gitmez ve evlilikleri boyunca 2 kez boşanıp tekrar evlenirler. Ama kayınpederinin hayatında ki yeri çok mühimdir Celile için. Her konuda konuşabildiği, fikir alışverişinde bulunduğu, tek adamdır diyebilirim.

Osmanlının o savaş ve karışık döneminde padişah hafiyeleriyle, Balkan çeteleriyle, İttihat ve Terakkicilerle hiç korkmadan boğuşmuştur.

Ve daha sonra tesadüf eseri ortak arkadaşları sayesinde Yahya Kemal Beyatlı ile tanışır. Eşinden tekrar ayrılır.

Nazım Hikmet o zaman Heybeli Ada’da Bahriye Mektebinde okuyordu, kızı da Nişantaşı’nda. Kocasından ayrıldığında, kızı okulu yakın diye babada, oğluna yakın olmak içinde, kendisi Büyükada’ya taşındı.

Bu arada Yahya Kemal’le aşk yaşamaya başladı. Yahya Kemal O na ‘’Ela Gözlü Pars ‘’ diyordu..Kitapta şöyle bir dörtlük var Cecile’ye yazdığı:

‘’Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum,

Kimdir o, nasıldır diye rüzgarlara sordum.

Hülyamı tutan bir büyü var onda diyordum,

Gördüm: Dişi bir parsın ela gözleri vardır.’’

Yahya Kemal aynı zamanda oğlu Nazım’ın da öğretmenidir ve ona özel derste veriri. Nazım, annesiyle ilişkisini öğrenince, Yahya Kemal’in ders verdiği bir gün fark ettirmeden pardesüsünün  cebine, ‘’ Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.” notu koyar…….Ve işte bu cümle….Acaba aşklarının sonumu olacaktır….Artık anlatmayacağım, siz bu kitabı okuyun en iyisi..

Ve birde Nazım Hikmet’in cezaevindeki yaşantısından, onu kurtarmak için Cecile Hanım’ın verdiği mücadeleleri de anlatıyor bu kitap.

Güzel kitaptı gerçekten güzel….Okumanızı öneririm.

Sevgiler…

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Vadideki Zambak..Balzac

Bu defa da bir dünya klasiği bitirdim. Bu romanı yıllar önce okumuştum, bu defa yine …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.