Kitaplar

Yaz geçti, ama ben ancak Yaz’ı okudum. Ve elimde uzun süre kalan kitaplardan biriydi. İlk  150 sayfada hiç açmadı beni, hatta yarım bırakayım dedim ama içim el vermedi. Yarım  bırakmayı sevmem de.

Bu hafta bir kitapla beraberiz, ve bu kitap benim için de çok özel. Turan Beyi yazılarımı takip edenler bilir, o da işitme engelli, o da okuma ve eğitim gönüllüsü bir dost.

Şimdi bitti. Taze taze düşüncelerimi paylaşayım sizinle istedim. Çok severek okudum. Bayıldım. Sana yeni bir isim verdim ben, “Agafya” dedim. “Yüce aşk” dedim. Kalbimin en derinine sakladım seni, kimse görmesin istedim. Ve o ismi sadece ben bildim ve sen sadece benim oldun…

Sabahattin Ali bu kitabını 1943 yılında yazmış. Romanın baş karakteri Maria Puder ve Raif Efendi.

  Bu kitap 2012 yılında çıkmıştı, ben yeni okudum. Nasıl kaçırmışım bilmem. Sinan Akyüz’ün en güzel kitaplarından biri. Üstelik gerçek hayattan alınmış bir roman. İçim burkularak okudum.

Dünya klasiklerini okumaya başladım.Büyük bir keyifle okudum Balzac’ın bu kitabınıda. Ne güzel tasvir etmiş, yaşadıkları yeri,aşkı,duyguları…Birden kitabın içine giriveriyor ister istemez, eskiye, ama çok eskiye gidiyorsunuz…

  Bir Kristin Hannah romanını daha bitirdim. Okumayacağım bir süre bu kadının kitaplarını desemde, tavsiye üzerine okudum. Ama gerçektende beğendim. Konusu çok enteresandı.

  Yine bir kitap bitirdim. Heyecanlı olmayınca pek sarmıyor, elimde uzun kaldı.Neyse ki dün bitti. Sıradan bir yazlık roman. İnsanı strese sokmayan, hikaye gibi bir kitap.