4.TEMMUZ PAZAR…

Kızım ve misafirleri geldi..Bugünde havanın güzelliğini fırsat bilip tekneyle denize gittik.Kahvaltımızı geçen hafta olduğu gibi Antik Otel’in önünde yaptık.Deniz çok fazla sıcak değildi.Hani o eskiden bildiğimiz temmuz sıcakları henüz başlamadı.Vallahi sizi bilmem ama ben gece yattığımda bayağı üşüyorum.

Antik Otel’in oradan Karakum tarafına gittik. Bu arada İsmet Amca’larını Karakum’a gömdüler.Ayak basılmıyordu inanın,ama İsmet Bey nasıl dayanıp yattı hayret ettim vallahi.

karakum | izlesene.com

Bu arada su altında da resimler çektik, tabii ben her zamanki gibi suya batamadım,Can’dan hep destek aldım.Eliyle başıma bastırmasa,hiç denizin dibine giremeyeceğim galiba.İçim hava dolu sanırım batamıyorum.)))) Karakum ‘da deniz suyu sıcaklığı sanki daha fazlaydı. Bir de denizanaları bu sene pek fazla. Önceden Ağustos,Eylül aylarında çıkardı,bu sene hazirandan itibaren var.Allah’tan minikte fazla yakmıyor.

Karakum’da ki koyda tekneler çok fazlaydı. İçimden Göçek gibi dedim)))Göçek’i de görmedim ama,duyduklarımdan hayalimde canlandı işte))))

Ersin’lerde o koydaydı. Saattin 10.00nun da çıkarsan ,tabiî ki 16.00 da da yorulursun.Dedik haydi dönelim artık.

Ama tabii eve gelip yatmadık. Misafirleri bu seferde Akliman’a götürüp piknik yapalım dedik. Akliman Piknik alanına araba girişi 5.5lira olmuş. Saat 19.00 da gittiğimizde şaşırdım kaldım.Nasıl kalabalıktı anlatamam.Yerli ,yabancı plakalı arabalar doluydu ve geç saatlere kadarda kaldılar.Hava desen süt liman..Deniz olmuş sanki bir göl.İskeledeki gezi teknesi,müşterilerini gezdiriyor,karşıda koca bir yelkenli demir atmış,gelin gibi süzülüyordu…Karşında göl gibi deniz,bir taraf yemyeşil orman,bir tarafta jezlonglu,puf minderli plaj,bir tarafta akşam güneşinin batışı,o sessizlik,Agustos böceklerinin sesleri,arada geçen sandalların çıkardığı dalga hışırtılarıyla,misafirlerimiz kendilerini cennette sandı..

Yok dedim, hala yaşıyorsunuz, burası dünyanın cenneti)))))

Artan kemikleri hayvanlara vermek istedim, şöyle bir ortaya çıkıp  kuçu kuçu diye seslendiğimde, önce 5 tane ufak köpek geliyordu ki, arkalarından  kocabaş gibi iri kıyım köpeğin koşarak geldiğini görünce bende tabağı hemen oraya bırakıp kaçmak durumunda kaldım. Her zaman olduğu gibi büyük balık ,küçük balığı yemedi ama korkuttu))))

Bizde gecemizi orada sipariş ettiğimiz semaver çayıyla sonlandırdık. Öyle büyük demlikti ki,20 bardak kadar içimişizdir hala çay vardı.Fiyatı da 20 tl.Fiyatları da yazmaya başladım,bilginiz olsun diye.

Bu arada geçen Pazar yazdığım günlük için Rize’li bir beyden yorum gelmiş blog adresime, madem lağım kokuyordu da niçin tepki göstermediniz diye soruyor bana…Ya haklısınız, bende şaşırdım, yada yılların verdiği alışkanlıkla…Normal geldi beklide.Çünkü ben daha ilk okula giderken de,genç kızlığımda da nedense orası, ara ara hep kokar.Ama ilk fırsatta belediyeye gidip sebebini soracağım.Ve cevabı da yine sitemde yazacağım.Bilgilerinize. İlginize de teşekkür ederim.Bana birde Sinop’a yeni gelenler için tavsiye edebileceğim yerleri yazmamı istemiş(((Çok zor bir soru ben şimdi ne diyeyim…Hani derler ya aşağıya baksam sakal,yukarıya baksam bıyık….Siz anladınız şimdi benim ne demek istediğimi…Ya hepsi eş,dost…Ne diyeyim bilmem ki???En iyisi biraz düşüneyim???Haydi hepinize iyi geceler. Kendinize iyi bakın, yaşadığınız şehrede…