Viyana’da 2. günümüz…28.Eylül.2010..Ve ardından da bugün Sinop…

Bugün Viyana’da 2. Günümüz.Sabah yine hava acıktı ama,bir o kadar da soğuk.Sabah 8.30da, Viyana- Mayerling-Zigrod turu için hazırdık.Fakat bir  aksilikle güne başladık.Otobüsümüzün marşı  basmıyormuş.Biraz uğraştılar olmayınca da başka bir otobüs gelip bizi Viyana Ormanlarına götürdü.1 saatlik,  yeşillikler arsında yapılan bir yolculuktan sonra, bu süslü binalarda kullanılan alcıların çıkarıldığı, Seegrote Maden Ocağı’na geldik.
Bu maden ocağında, 1912 yılında işçiler, yer altında  çalışırken, su kaynağının yatağını  çatlatırlar ve su baskını olur,  30 işçi ölür. (Bu sebeple  ocağı kapatırlar.Şimdileri sadece turistlere açık.) Bu patlamada maden ocağında mavi ve büyük göl diye iki göl oluşur.Bugün gittiğimizde de tekneyle,  Büyük Gölde dolaştık.

Ocağa geldiğimizde içerisinin sicaklığının 9 derece olduğunu öğrendik.Yaz kiş hep aynı sıcaklık olurmuş.İsteyen battaniye alıp girdi içeri .Ben almadım ama başımı iyice sarmak durumunda kaldım üşüdüğümden.Zaten Sinop’un 24 derece sıcaklığından sonar, Viyana’nin 8-9 derece olan sıcaklığı bizi dondurdu.Biraz daha aynı soğukta kalsaydık, mont alacaktık üstümüze.Ama çizme aldık birer tane arkadaşımla.))))Tahmin ettiğiniz gibi, en çok ayaklarımız üşüdüğünden değil tabiii.)))))

blankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblank

Maden ocağına önce 500 metre bir tünelden yürüyerek gidiyorsun.Bazı bölümlerini, çökme tehlikesine karşı kapatmışlar.Diğer yerleride muhendisler her ay control ediyorlarmış. Bir tehlike yok dedi rehberimiz Riza Bey.

Burada çalışan işçiler,Rahibe Tresa’ya her sabah dua eder, öyle çalışmaya başlarlarmış.Bir bölme vardı tünelde,oranın sıcaklığı her zaman 10 derece olduğu için, işçiler ara ara dinlenmeye ve ısınmaya o odaya girerlermiş.Ve 1.dünya savaşında bu mağarada, uçakta yapılmış. Avusturya silah konusunda dünyada en gelişmiş ülkeler arasında yer alıyormuş.

Yine bu mağrada 3 Silahşörler Fliminin bazı sahneleri çekilmiş.Tunelin bitiminden sonra, belki 25 metre daha merdivenlerden aşağı  inip, gölün kıyısına ulaştık.Karşıda ejderha başlı bir gondol vardı. Başka bir teknede, geldi ve bizi alıp gölde gezdirdi.Etraf karanık,hafif bir müzik,insana kendini çok farklı  bir atmosferde buluyor.Sanki etrafında ölen işçilerin ruhları var gibiydi.

Bu maden ocaklarında ki, turumuz bitince,Mayerling kasabasından geçtik.Burada ki evler cok lükstü.Hepsi villaydı.Ama hepsi  minik minik.Evlerin çatıları fazlasıyla dik.Sanirim çok fazla yağmur yağdığından çatıları dik yapmışlardı.

Oradan, Baden şehrine gittik.Burada da Bethoveen’in 9.senfonosini yazdığı evi gördük.Ve burada ki bir parka, canlı çiçeklerden oluşan bir saat yapmışlardı.Rakkamları çiçektendi.Ama ortasında ki metalden olan akrep ve yelkovanı zamanı doğru olarak gösteriyordu.Oradaki bir marketten Mozart’ın çukulatalarından aldık.Burada da tahta oyuncaklar,kuklalar cok vardı.Pazar yerine kurulmuş tezgahlarda, birbirinden güzel meyveler, alıcı bekliyordu. Viyana’nın çeşme suları çok güzel, rahatlıkla içilebiliyor,hatta hazır satılan sulardan da çok güzel,bunu da öğrenmiş olduk.

Saat 15.00 de turumuz bitti.Bizi ana caddede ki Opera Binası’nin önünde bıraktılar.Arkadaşımla bir kez daha meydanı dolaştık.Ama malesef ki yağmur yağıyordu.Bu arada yazmıştım değilmi, fotoğraf makinamda sorun yaşıyorum

sanırım Budapeşte’de Aslanlı Köprü’de resim çekerken ıslandı, sorun ondan kaynaklanıyor(((

Bu arada, yedekte ki eski makinamı kullanıyorum ara ara.

Sonra da, dün akşam  schnitzel yediğimiz dükkanın, diğer şubesine gittik. Burası da çok küçük görünse de,içi arkaya doğru bayağı  genişmiş.Ama artık öğrendiğimiz için, ortaya duble salata,1tavuk schnitzel ve üzüm suyu istedik.Schnitzelli bölüştük.İnanın yarısı bile çok geldi neredeyse.

Artık saat 18.00 olmuştu ve biz Viyena’da daha kahve içip,pastasını yememiştik.Güzel bir café aradık.Ve çok güzel bir cafeye girip,pastamızı ve kahvemizi istedik.Orada çalışanlar yöresel kiyafetlerle servis yapıyorlardı.Görüntüleri çok güzeldi.Bir de Viyana’da ve Budapeşte’de en dikkatimi çeken şeyin hiç kimsenin kimseyle ilgilenmediği idi.Kimse kimseye bakmıyor inanin.Çok şaşırtıcı geldi.Türkiye’den sonra.))))

Kahvemizi içip,pastamızı da yedikten sonra,Opere Binasinin önüne gelip taksiye atladık.Doğruca otelimize geldik.Ben odaya çıkmadan Face book’a mesaj attım,arkadaslarıma,ailemin yolladiğı maillerimi cevapladım,sonrada odama cıktım.Bakın şu anda saat23.35 bu  arada , ben saat 22.00den beri günlüğümü yazıyorum arkadaşım uyuyor.Yarın saat 8.30da Prag’a hareket edeceğiz.Umarım Prag daha sıcaktır.Ve güzel geçer.Haydi bakalım göreceğiz.Gusten nach))))

blank10 Ekim 2010 Pazar.Sinop…..

Önce Viyana’yı anlattım ,şimdi de sıra Sinop’ta.Bugün güneşi görünce haydi balığa çıkalım dedik. Baktık gündoğrusu esiyor,şilepler limana sığınmışlar,bizde bir dolaşalım duramazsak döneriz diye düşündük ve 10.30da denize açıldık.Yollar çok kalabalıktı,turistler vardı yabancı.Ve iskelede de büyük bir gemi duruyordu.9 katlı kocaman bir yolcu gemisi.Ahh ahhh çektim içimden))))Neden diye sormayın,ayıp olur söylemem))))Daha yeni Prag seyahatinden geldim,Amerika’da ki gemi turumu özlemeye hakkım yok))))Tamam unutum,unuttum))))

Bugün sargan tutalım dedik.Sarganın tutması çok rahat oluyor.Teker teker tuttuyorsunuz,ama aynı anda 5 tane birden misine salabiliyorsunuz.Nasıl tutulduğunu bilmeyenler için kısaca anlatayım.12Metre kadar uzunluktaki misineye,ipek iplik bağlıyorsunuz.10cm kadar boyutlarında biraz fazlaca kat yapıp bağlıyorsunuz.Kırmızı,sarı ,portakal renklerinde oluyor ipler.Sonrada onları sallandırıyorsunuz.Sarganın dişleri uzun ve sivri olduğundan takılıyor ve kurtulamıyor,sizde çekip dişlerinden ipi kurtarıyorsunuz ve kovaya atıyorsunuz.Biraz sadistçemi oldu ne(((
(blankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblankblank

Bugün galiba 17 tane yakaladık.Saat 12.00 gibi hava bir durdu.Oooo bir baktık birçok tekne balığa çıkıyor,yolcu gemisinin çevresinde, sky kulübünün ve sayk’ın optimistçileri, eğitim alıyorlar,gezi tekneleri yolcu gezdiriyorlardı.Çok güzel oldu birden denizin üstü.Bu arada Karakum yolu üzerinde yine, yeni bir bina yapılıyordu,temelini atıyorlardı.Artık heryer doldu vallahi,parası olan ve sahilde ev isteyen varsa ilgilensin))))

Bir ara istavrite bakalım diye açıldık ama, çok küçüktü vaz geçtik, yine sargana dolaştık.Oda belli bir yerde vardı ,sahilde bahçeler önünde,devamlı kısa mesafelerle orada dönüp durmaktan başım döndü,biraz kitap okudum,biraz uyudum.Tam 5,5 saat bıdı bıdı gidiyorsun vallahi sarsıldım biraz.Eve gelince bir süre yattımda kendime geldim.İşte güzel bir havada balıkda geçti çoğu zamanımız.Eeee siz ne yaptınız bakim????Umarım güzel geçmiştir ve yarına hazırsınızdır.Hepinize şimdiden güzel bir hafta başı diliyorum)))Sevgiler Sinop’tan.

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Calista Otelde 2. Gün

Merhaba tekrar, Calista Otel’de tatilimizin 2. Gününü anlatmaya devam edeyim. Rahat bir uykudan sonra sabah …

2 Yorum

  1. blank

    Il semble que vous soyez un expert dans ce domaine, vos remarques sont tres interessantes, merci.

    – Daniel

  2. blank

    Daniel….Umarım güzel şeyler yazmışsınızdır,çünkü anlamadım.Bu yazı sanki İspanyolca gibi?????

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.