EĞİTİM HER ENGELİ AŞAR-2 Sessizliğin Sesi.

Üniversite yılları..

Hayatımın en güzel anlarını üniversitede okurken İstanbul’da yaşadım denebilir.

İstanbul… Orda okumak, orda engelli olmak, nasıl bir şey?

Benim en büyük şanslarımdan biri; her iki ablamın da İstanbul’da olmasıydı. En büyüğümüz Hanife ablam sorumluluğumu alıyor, beni okuluma götürüp kaydımı yaptırıyor. Haftanın iki günü Fındıklı da merkezde, üç günü Bakırköy Yenimahalle deki mesleki eğitim binasındayım.

blankblank

İlk günler ablalarım tarafından götürülüyorum, sonra yolu ve bineceğim vasıtaları (otobüs, minübüs ve tren) öğrenince kendim gidiyorum. Hanife ablam ilk günden çekiyor beni karşısına: “Yolda, işaretlere rağmen sen yine de gözlerini dört açacaksın, gülmek-sırıtmak yok dikkatli olmak var.” diyor.

Okulun ilk günlerinde arkadaşlarımla tanışıyorum, her biri okuma hevesiyle gelmiş, birbirimize kenetleniyoruz, o kadar kızın içinde sadece 3-4 erkek öğrenci var. Hiçbiri bana farklıymışım gibi davranmıyor , arkadaşlarımı çok seviyorum..

Hocalarımdan birkaçı, beni daha ilk izlenimimden çok olumlu yönde etkiliyor.

Güzel sanatlar ve canlı model çizim hocam Prof. Aydın Ayan: “sana nasıl yardımcı olabilirim?” diye sorduğunda ben “anlamadığım zaman yazabilirsiniz,” diyorum.. Aldığım cevap: “dersimiz kuramsal bir ders değil, önemli olan görmeyi öğrenmektir. Çok seviyorum onu. İleriki zamanlarda da hep yanımda oluyor, çalışmalarımı muhakkak inceleyip yorum yapıyor.. “başkalarının ne yaptığı seni bağlamasın, her koyun (pardon insan) kendi bacağından asılır.” demeyi de ihmal etmiyor.

Temel sanat eğitimi hocam Prof. Nuri Temizsoylu’da hep takılıyor bana: ‘sayende yazar olacağım’diye.

Model ve kalıp çıkarma hocam Neriman Öğütçü’nün  nasihati ise: “Bir işi başarmak için yapamam veya bilmiyorum demeyeceksin”.

Bilgisayar hocam Şükran Demiralp ise çok daha farklı yaklaşıyor bana, bir gün: “senin zeki bir kız olduğunun farkındayım, ama bu kadar öğrenci arasında sana vakit ayıramıyorum, birgün evime gelsen, seninle daha çok ilgilenmek isterdim” dedi. Ben de ablama ve o sırada yanımızda olan abime söyleyerek izin istiyorum hemen kabul ediyorlar. Sınıf arkadaşım, hayatımda karşılaştığım en büyük dost olan Ayşe, beni götürüyor hocamıza.. Hocam her zamanki mütevaziliği ve sevgisiyle karşılıyor; eşiyle ve o zaman 9 yaşında olan oğlu Oğuz ile de tanıştırıyor…

Gelelim arkadaşlarıma; Üniversitede beni ben yapan arkadaşlarımın başında Ayşe Kuriş geliyor. Beni her ortamda kollayan, bana anlatımlı derslerde notlar alan ve hatta hem dinleyip, hem de bana dönüp açıklama yapan gerçek bir dosttu, hala da öyledir. Diğeri Alman Lisesi kökenli Pelin Türker’di. Özellikle sanatla ilgili sohbetlerde aldığı notlar işime çok yarardı, gerçek günlük tutmayı ondan gördüm..(Pelin, elime verdiğin ve benimde kazayla okuduğum-hala aklımda olan- günlüğün için bir kere daha özür..) ve benim karikatürlerimi yapardı, saklardım onları..İkinci sınıfta bizden ayrılıp Grafik bölümüne geçti, başarılı bir kariyeri var şimdi.. Arzu Özbakış’ı (Kaprol) da mütevaziliği ile hatırlıyorum. O şimdi dünyaca ünlü bir modacı olduğu için, buradan bir kez daha tebrik ediyor, başarılarının daim olmasını diliyorum.. Ve diğer arkadaşlarım: adlarınız burada olmasa da kalbimde bir kenarda.. Hep varsınız, var olacaksınız.

Eğitim her engeli aşarken, o süreçte ailenin, öğretmenlerin, arkadaşların ne kadar önemli olduğunu hep beraber gördük.. Üniversite bitirmek, bence eğitimin bitmesi demek değil, bir insan hayatı boyunca hep bir şeyler okumalı kendini geliştirmeli. Dünya sürekli değişiyor, bu değişimi yakalamak ve anlamak gerekiyor.. O zaman zihnen hep genç kalıyorsunuz. Ne zaman bu kadar çalıştım, okudum, yetişir derseniz, o zaman yaşlandınız demektir. Gerçekte kaç yaşında olduğunuz önemli değildir.

Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür, ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez, demiş Lev Tolstoy..

Esen kalın..

Gül Ustabaş GENÇ

 

 

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

KİTAPLAR VE KÜTÜPHANE….Sessizliğin Sesi

 Sevgili arkadaşlarım; İnanın düzenli yazmak istiyorum ama, bir türlü bilgisayar başına oturamıyorum.. Telefon her işimizi …

5 Yorum

  1. blank
    Hatice Çiçeksever

    Vefa içeren bir anlatım. ne güzel!

  2. blank

    Teşekkür ederim..:)

  3. blank
    A.Şükran Demiralp

    -Sevgili Gül, “Moda Konfeksiyon Yüksek Okulu”nun tüm hocaları çok değerli ve azimli insanlardı; senin de yazında belirttiğin gibi. Bu güzel ortamdan ve senin azmin ve sevginden etkilenmemek mümkün değildi. Ben sana ne kadar yardımcı olabildim, bilemiyorum, ama sen bize azim ve sevgiyle nelerin yapılabileceğini çok iyi gösterdin:))

    -Çok teşekkür ederim hocam, ama herkes heryerde benim kadar şanslı değilmiş, onların da şansını değiştirebilirim belki diye düşündüm.

    – Onların kendi şanslarını değiştirebilmelerine yardımcı olabilecek çok iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Kafaya koyup asla vazgeçmemek gerekiyor diyebilirim; kendi deneyimlerimi de işin içine katarak…

  4. blank

    Benim şansım sizler gibi hocalara sahip olmaktı.. Bölüm başkanımız Prof.Zeki Alpan’ı da yeni buldum…Geçen yıl Sinopale ye geldiğini ve beni aradığını söyledi ne kadar duygulandığımı tasavvur edemezsiniz..keşke önceki bienalde Melih Görgün bey e kendimi tanıtsaydım.. beni bulmuş olacaktı. bu yazki Sinopale ye muhakkak gelin.. Tüm güzellikler sizin olsun. Saygılarımla..

  5. blank

    Gül hanım merhaba,
    Neriman Öğütcü hanımefendi benim de öğretmenimdi.Uzun yıllar önce iletişim numarasını kaybettim.Sizin kendisinden haberiniz var mıdır?
    Çok merak ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.