KOKLEAR IMPLANT ve CID (Cochlear Implant Derneği)…Sessizliğin Sesi..

İşitme kayıplarının tipi ve tiplerin seviyeleri kişiye göre değişmektedir. İşitme kaybı sensori nöral seviyesinde total kayıplı (tam kayıp) olduğunda analog ya da dijital hiçbir işitme cihazı sesleri duymayı sağlayamaz..

Doğuştan veya sonradan oluşmuş olsun, bu tür işitme kaybında son çare koklear ımplant ameliyatıdır. Koklear ımplant bir iç kulak protezidir.

Türkiye’de ilk koklear ımplant ameliyatı 1987 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi hastanesinde Doç.Dr.Bekir Altay ve ekibi tarafından yapılmıştır. Bu ameliyatı olan ilk üç kişi de K.Maraş’tan mimar/mühendis Kadir Tanır, İzmir’den öğretmen Sakin Şan ve Amasya’dan öğretmen Ali Işık’tır.

Peki nedir bu koklear ımplant?

Ameliyatla iç kulaktaki kokleaya (salyangoz şeklindeki kısım) sarmal olarak yerleştirilen ve markalara göre sayısı değişen elektrot dizini ve kulak arkasındaki deri altına yerleştirilen şifre çözücüden (ımplant) oluşuyor.

Dış parça ise kulak arkasında taşınan kelime işlemcisi; (sesleri kodlayarak sinyal haline çevirir) sesleri almamızı sağlayan mikrofon, sinyal haline gelen sesleri mıknatıslı yapısı ile deri üstünden içeriye yerleştirilen şifre çözücüye ileten aktarıcı ile ara kablo ve pil yuvasından oluşur.

Ülkemizde, dünyada üretilen tüm koklear ımplant markaları ( Cochlear/Nucleus, Medel,  Advanced Bionıcs ve Digisonic/Neurelec olmak üzere 4 marka) kullanılmaktadır.

Ameliyattan sonra kişi ses-konuşma rehabilitasyonuna başlatılır. Özellikle küçük kullanıcılarda daha başarılı olduğu gözlenmektedir çünkü sesleri tanıyarak büyümektedirler. İşitme kaybından 10 yıl ve daha fazla zaman geçen kişilerin sesleri tanımada başarı şansları azalmaktadır. Küçüklerde dil gelişiminin sağlanması ve yaşıtları normal çocuklarla okula başlamaları için erken tanı ve erken takılma çok önemlidir. Konuşmanın öğrenildiği dönemde yani 1,5-3,5 yaş arası en ideal taktırma dönemidir.

Bende bu ameliyatı 1999 yılında oldum, rehabilitasyona daha çok vakit ayırmam gerektiği halde, özel sebeplerle gidemedim. Bunun sonucu konuşmaları ayırt edebilme, telefonla konuşabilme şansına sahip olamadım.

 

 

İlk üyelerinden olduğum Koklear Implant Derneği; 2001 Mayıs ayında kurulmuş olup, merkezi Ankara’da dır. 2012 Mart ayı itibarıyle 73 ilde 1524 üyesi vardır. Başkanımız Sn. Mustafa Koyuncu, emekli avukat olup kendisi de koklear ımplant kullanıcısıdır. Dernek yönetim ve denetim kurullarında da koklear ımplant kullanıcı ve ailelerinin yanısıra ameliyatları yapan cerrahlar ve eğitimleri yapan odyologları temsilende üyeler bulunmaktadır. Dernek üyelerinin büyük çoğunluğu (% 93) koklear ımplant kullanıcısıdır. Bunların 1100 tanesi çocuk, 278 i de yetişkindir. Derneğin kullanıcı üyeleri dışında doktor, odyolog, psikolog ve özel eğitimcilerden de üyeleri vardır. Şimdilik sadece Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Eskişehir’de temsilcilikler açılmıştır.

Derneğimiz 2005 yılında Avrupa koklear ımplant kullanıcıları derneğine (EURO-CIU) kabul edilmiş olup, bu derneğe de 23 Avrupa Birliği ülkesi üyedir. Bu derneğin Genel Başkanı koklear ımplant kullanıcısı Dt. Gilles Gognat (Diş hekimi/Fransa) ile  şahsen 2006 da Antalya’da yapılan sempozyumda tanışmıştım.

Derneğimiz yılda 2-3 kez bülten çıkarmakta, bölgesel “Kullanıcı ve Aile Destek” toplantıları ile genç üyelerin kendilerine gerekli güvenimi kazanmaları için geziler düzenleyerek kullanıcılarını bilinçlendirmekte ve koklear ımplant adaylarına, ailelerine danışmanlık yapmaktadır. Benimde 2011 bülteninde“Sinop’tan mutlu bir kullanıcı” adı altında hayat öyküm yayınlandı. (linki açarak okuyabilirsiniz)

http://koklearimplantdernegi.org.tr/dergi10.pdf

 

Elinizdekilerin kıymetini bilmeniz dileğiyle, sağlıklı günler dilerim…

Her insan milyarderdir. İki gözünüzü 1 milyara satabilir misiniz? Ya ayaklarınızı kaç milyara satarsınız? Veya ellerinizi, kulaklarınızı? Çocuklarınızı, ailenizi? Bütün mevcudu toplayın ve göreceksiniz ki onları dünyanın tüm altınlarına değişmezsiniz. Fakat bunların hepsini takdir edip şükrediyor muyuz? Maalesef HAYIR.

Schopenhauer’in dediği gibi: “Elimizdeki şeyleri çok seyrek düşünüyoruz, eksik olanları ise daima..” Şükredecek o kadar şey var ama, yine de hep homurdanıyoruz.

 

Gül Ustabaş GENÇ