NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
Bayılıyorum bu yazara..Bu kitabın 1. Bölümü olan Gizli Anların Yolcusu’nu, 5 ocak 2012 de okumuştum.Ve 426 sayfalık kitabı 1,5 günde okuyarak,kendi çapımda rekor kırmıştım. Çok etkilemişti beni. Hatta yine web sitem de, ‘’Kitaplar’’ bölümümde görüşlerimi yazmıştım.
Ayşe Kulin, ‘’Gizli Anların Yolcusu’’ kitabında bize Bora ile İlhan’nın aykırı aşklarını, yaşantılarını, ev hallerini , anlatarak bizleri çok şaşırtmıştı.
Sonun da ise, şaşkınlığımız daha da artmıştı.
Bu 2. Kitabı her şeyi gün yüzüne çıkarıyor,kafamızda ki soruları gideriyor.
Büyük bir beğeniyle okudum. Ben seviyorum böyle sosyal içerikli kitapları. Ve eminim bu yaşam biçimleri birçok yerde var. Sebeplerini bilmeden aaaa dediğimiz, belki ayıpladığımız ,hor gördüğümüz birçok şeyin altında neler yatıyor kim bilir. İnsanları araştırıp yargılamadan ,hemen infaz ediveriyoruz.Ayşe Kulin,bu kitabında 1.sinde askıda kalmış birçok soruyu da cevaplamış oluyor.Sanki Bora’yı aklamaya çalışıyor gibi.
Üzüntüyle, heyecanla okuduğum bir kitap oldu yine. Ellerine ,yüreğine sağlık Ayşe Kulin…
Bakın romandan birkaç bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum:
Hastalığı boyunca ne olduğunu sormayan,soruşturmayan,konuşmayan köy halkı,cenazeden sonra konuşmaya başladı.
Ebemi anlatmıştı,tahminmi yürütüyorlardı bilemem.Ama artık herkes ,zavallı kadının hamile kaldığını,karnındaki çoçuğu örgü şişiyle düşürmek isterken rahmini deldiğini,yarasının iltihaplanıp kana karışarak onu zehirlediğini biliyordu.
‘’Allah Meryem’in taksiratını affetsin ‘’demişti anam.
Taksirat niye Meyrem’e düşüyordu?
Niye kocası hapiste olan bir kadının köylük yerde hamile kalması, tecavüzcünün değil de, öyle veya böyle kendisinin ölümünü gerektiriyordu?Niye yüce Allah zavallı, çaresiz kadını değil de,tecavüzcüyü koruyor, tecavüzcüyü değil,kadını cezalandırıyordu?
Bunları uzun uzun düşünüp,cevap bulamıyordum.
Sonra birgün gerçeği gördüm.Kadını cezalandırıp tecavüzcüyü koruyan yüce Allah değil,köy halkıydı!
Xxxxx
Oysa biz ne kadarda alışığızdır analarımızın,ablalarımızın üstüne kuma gelmesine.İçimiz burkulsada aldırmamış gibi yaparız.Denilebilir ki sizin içiniz niye burkulsun,ey erkek canlar?Kuma sizin üzerinize geliyor değil ya.Haydi, bir ananın kız çocukları olsanız neyse..Ama ana öyle değil işte,ana anadır.Onun yüreği çat diye ortadan kırıldığında,sesini erkek evlatlar da duyar.Anaların duygularını özellikle erkek evlatlardan saklamalarına rağmen,duyar.Analar konuşursa kızlarıyla konuşur.,onlarla dertleşir.Oğullarına karşı kuyruğu dik tutmaya çalışırlarda…Boşuna.Ne yaparsa yapsın,anasının gözlerindeki buğuyu,yüzüne sinen hüznü görür evlat,erkek de olsa.Kocası üsütne gelen kadını koynuna çektiğinde anlar ,yataklarını çocukalarının en küçüklerinin yanına sererek yatar.Gece, bir yanık kokusu alır çocuğun burnu….Anasının yürek yangının dumanı, odaya sis gibi dağılır.Perde gerisinde de olsa,kapı arkasında da,sesler,iniltiler, gıcırtılar…Tavşan kulağı gibi dikilmiş kulaklarından hiç kaçmaz ananın.Bir süre dinler, sonra başını bu sesleri duymamak için yastığın altına gömer,ana.Gözlerden yaşlar ancak o zaman dökülür gizli gizli..
Sevgili okurlarım, görüyorsunuz anlatımı…Daha da yazabilirdim ama okuyun istiyorum…
Eğer hala okumamışsanız ,önce Gizli Anların Yolcusu’nu ardından da ‘ Bora’nın Kitabı’ nı okuyunuz. İlkinde şaşkınlığınız,kızgınlığınız hat safhaya ulaşacak, ikincisinde yüreğiniz acıyacak.
249 sayfa..2 günde bitti….
En kısa sürede başka kitap anlatımlarında görüşmek dileği ile sizlere iyi akşamlar diliyorum.
