Kıyamet dendi, dünyanın sonu dendi, hızlı bir şekilde koca bir yıl daha bitti. Dünyanın ekseni biraz kayınca dönme hızı da artınca, aslında biz bir günü 16 saat gibi yaşamaya başlamışız. İşte bu yüzden de artık herkes ‘zaman ne kadar da çabuk geçiyor, hiçbir şeye yetişemiyoruz’ diye konuşuyor. Bunu farkeden sadece yetişkinler değil, gençler bile farkında.
Son yıllarda girdiğim yol dolayısıyla hala kendimle ilgili farkındalıklarımla kendime yeni yollar ve deneyimler açtığım bir yıl yaşadım. İlk başladığım zamanlarda spritüellik o kadar çekiciydi ki benim için. Her şeyi ruhsallıkla yapmaya çalışıyordum. Yemek yiyor, enerji vererek bedenimden fazlalıkları atacağımı düşünüyordum. Daha sonra bazı şeylerin eksik olduğunu hissetmeye başladım ve dengeyi buldum. Her şey dengede olmalıydı, bu da zihin-beden-ruh dengesiydi.
Bedenim üzerine yoğunlaştım bu sefer. Bedenimden kaçtığımı, başkalarının bedeniyle bu kadar ilgilenmesinin beni irrite etmesiyle kendimle ilgilenmediğimi farkettim. Kendimi sevmeye niyet ettim. Şu anda aklımda bile olmasa, birdenbire ‘ooohhhh kendimi seviyorum’ diye bir ses yükseliyor içimden ve beni çok mutlu ediyor.
Hayallerimi gerçekleştirmeye başladım bu yıl. Kendimi ortaya koyduğum Bi’ Tutam Tuz’u kurdum. Yazılarım bana şifa oluyor, kendime yaşattığım şifayı başkalarıyla paylaşıyorum ve bu da beni çok mutlu ediyor. Yaptığım çalışmaları burada paylaşıyorum zaten, hepsinin katkısı o kadar büyük ki içimde, hayatıma geçtiğini ve akışta içimdeki gelişimi farkediyorum.
Biraz da eğlenmeyi öğrendim bu yıl, kendime zaman ayırmayı, çalışmadan da yaşanabileceğini, pili boşaltmadan doldurmak gerektiğini öğrendim. Telaşı bırakmayı, ertelemeyi bırakmayı, aslında kendimin yarattığı stresleri yaratmamayı öğrendim.
Hayattaki en büyük şansın sağlık, aile ve dostlar, arkadaşlar olduğunu öğrendim. Sağlığımın da ancak kendime yatırım yaparak kalıcı olduğunu, kendimle ilgilenmenin gerçekten kaliteli hayatı yarattığını gördüm. Başkalarına yardım ederken kendimi kendime bırakmanın, zaman ayırmanın önemini farkettim.
Belki daha başka şeyler de var, şu anda aklıma gelmeyen, ama zaten en iyisi akılda tutmak değil, yaşamak, zihinde değil, anda olmak. Hah, işte bir de bunu öğrendim.
Siz neler öğrendiniz bu yıl?