Merhaba sevgili nefes dostu,
Bu hafta güzelliklere odaklanalım. Her şey kötü gidiyor olamaz, çünkü hayatın bir dengesi var. O denge bozulduğu anda bizlerin de dengesi bozuluyor. Şu anda her şey alaşağı olmuş gibi görünüyor, ama bir de görünenin ötesi var. Enerjimize sahip çıkmalıyız, çünkü biz sahip çıkmazsak enerjimiz istemimiz dışında dağılır ve biz de gücümüzü kaybederiz, o zaman kendimizi kaybolmuş hissetme potansiyelimiz artar. O yüzden yine aynı noktaya geliyoruz: Farkındalık…
Fark ederek kendimize, hayatımıza ve özgürlüğümüze sahip çıkabiliriz. Etrafımızdaki her şeyi güzelleştirmek de bizim elimizde, çünkü biz aynı dünyanın üstünde, kendimize farklı dünyalar yaratarak yaşayan varlıklarız. Şimdi tek tek dünyamızı güzelleştirerek bütünün dünyasına hizmet edebiliriz.
Yapabileceğimiz neler mi var? Benim aklıma gelenler, uyguladıklarım aşağıda. Eminim sizlerin de buna başka katkısı olacaktır.
Adaçayı yakarak ortamdaki negatif enerjiyi temizlemek- bunu işyerinize de uygulayabilirsiniz. Rahatsız olan varsa masanızın üzerine küçük bir tabak tuz, her hafta değiştirin. Evinizde de köşelere tuz koyabilirsiniz.
Klasik müzik dinlemek, mantra müzikleri dinlemek
Yüksek frekanslı müziklerin neye yaradığını araştırmak ve sohbet konusu yapmak
Kitap okumak, beğendiğiniz tarzda filmler izlemek
Esnafla konuşmak, toplu taşıma araçlarında teşekkür etmek, rica etmek – bunu uyguladığınızdan eminim, ama artık o kadar içimize kaçtık ki, konuşmuyoruz çoğu yerde. Ben toplu taşımayla yolculuk yapıyorum. Otobüs şoförüne, otobüse binerken günaydın, kolay gelsin; minibüs şoförüne, minibüsten inerken hayırlı işler diyorum. Aslında bunun altında o insanlara değer vermek var. Bunu çoğumuz unuttuk. İnsanların en çok ihtiyaç hissettikleri şey değer verilmek. Bunu hissettikleri anda gerçekten hiç kötülük kalmıyor çevrede. Değer verildiklerini hissettikleri anda gözlerindeki ışığın parlaması bile değişiyor. Birkaç denemeyle bunu siz de görebilirsiniz.
Banu Conker