Birbirini tanıyanların, komşuluğun hala geçerli olduğu eski bir İstanbul mahallesinde, güzel bir sokakta oturuyorum. Komşularla görüşülür bizim sokakta, bazen sokağın başından sonuna yürümek selamlamaktan sohbete, hatta yemeğe kalmaya giden bir yolculuktur. Komşularımdan biri bana annesinin yaptıklarını anlattıkça içim gidiyordu. Emekli, iki çocuk annesi bir kadın nasıl bu kadar yaratıcı olabiliyordu?
Hayranlıktan kendime model almaya giden bir seçim yaptım ve bu arada kendisiyle de tanıştım. Gözlerinin içi her gördüğümde gülen bir kadın… Alternatif Anne yazı işleri koordinatörlüğünü yaparken kendisiyle röportaj yaptım, daha fazla bilgi sahibi oldum hakkında. Annelik rolüm için de örnek aldım.
Kendi kendine yaptığı web sitesine baktığımda çok hoşuma gitti. Köşe yazarları bile vardı.
Yeni yılın ilk günü internette dolanırken ve sitemle ilgili araştırmalar yaparken bir mesaj aldım. Nilgün Cabacı, idolüm, bana sitesinde köşe yazarı olmamı teklif ediyordu. Hiç düşünmeden kabul ettim büyük mutlulukla.
Üzerinden günler geçti, yazı yazmam gerekli. Eve doğru yürürken zihnimde geriye gittim ve birden bir sahne belirdi gözümün önünde. Nilgün’ün Günlüğü’ne ilk girdiğim gün, keşke ben de bu köşe yazarlarından biri olsam diye iç geçirmiştim. Nilgün Hanım’ın teklifini kabul ederken bu hiç aklıma gelmemişti.
Çekim yasası işliyor, bu sefer de işledi. Niyet ettim, diledim, unuttum ve oldu. Şimdi de sizlere güzel yazılar yazmaya niyet ediyorum. Umarım sizler de beğenirsiniz.
Banu Conker
inşallah..ve sabırsızlıkla bekliyoruz. tekrar hoşgeldiniz.
Çok teşekkür ederim. Keyifle okuyabileceğiniz yazılar yazmaya niyet ediyorum. 🙂