Kabul ediyorum. Bi’Tutam Tuz..

Bizim ailede bir gelenek vardır, iyilik yapana karşılığı kesinlikle verilir. Anneannem doktora giderdi, doktor onunla ilgilenirdi, anneannem çok memnun kalırdı ve bir daha ki gidişinde kesinlikle elinde bir paket olurdu, çikolata ya da balık, birbirinden ilgisiz de olsa hoşa gidecek bir şeyler…

Aynı şeyin sizin için de geçerli olduğunu düşünüyorum, çünkü ülkemizde böyle bir gelenek ve kültür var. Bir bakarsınız, kapı çalar, elinde poğaça dolu bir tabakla komşunuz duruyordur orada ve ‘pişirdim, size de getirdim’ der.  O tabak kesinlikle boş geri verilmez, hatta bazen doldurana kadar kaybolduğu ya da kırıldığı da olur. Şimdi plastik tabaklar, alüminyum kaseler çıktı da, paylaşımlar onlarla yapılınca, geri verme telaşı kalmadı çok şükür.
Bizde kabul edememe, kabul edilirse rahatsız hissedilme gibi bir kök inanç var sanırım. Bu,  henüz ülkemizin bozulmamış geleneklerinden olabilir.
Evet, karşılık vermek güzel, karşındakine değer verdiğini gösteriyor. Peki, karşılık verilemeyecek iyilikleri kabul etmek neden bu kadar zor ya da sadece teşekkür edebileceğimiz iyilikleri neden kabul edemiyoruz?
Bir süredir kendimde farkediyorum, nasıl da kendi ayaklarım üzerinde duracağım diye hiçbir şey kabul etmeden yaşamaya çalışıyorum…Geçen gün otobüse bindim, en arkaya yürüdüm, oturacak yer yok, kapının orada durdum, ayakta kitap okuyorum. Arkamda oturan gençlerden biri kalkıp, bana yer verdi. Ben de yılların alışkanlığı ile ‘gerek yok, teşekkür ederim’ dedim. Genç ne yapacağını bilemedi, tekrar oturamadı, ayakta öyle kalakaldı. Sonra birden anladım, ben yine bana gelen iyiliği kabul etmemiştim. Kendimi temize çıkarmak için sanki, dönüp ‘durakta inecek misiniz?’ dedim, halbuki hiç gereği yok, zaten genç hala ayakta. ‘Yok’ dedi. Ben de dönüp, teşekkür ederim, oturayım dedim.
Evet, biraz saçma bir durum oldu, ama en azından bu örnekteki gibi geç de olsa farkediyorum. Farkına vardığım başka bir konu da şu, biz bu tarz şeyleri kabul etmediğimizde aslında kibrimize yenilmiş oluyoruz. ‘Senin verdiğin yere mi kaldım ben; al yerini, çal başına; ben oturmaya muhtaç mıyım sanki…’ gibi anlamsız çıkarımları olabilir davranışımızın. Her zaman görünenin ötesine bakmak gerekiyor ya, biraz da neden kabul etmiyoruz diye düşünmemiz gerekli belki de.
‘Kabul ediyorum’ deseniz şimdi, sadece bir kez, belki de birkaç kez, belki içinizden, belki sadece ağzınızı oynatarak, ama sessizce…Ne hissettiniz? Nasıl geldi?
Banu Conker

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

2017 geldi…Bi’Tutam Tuz..

Günaydın sevgili nefes dostu, Büyük umutlarla beklediğimiz 2017 en sonunda geldi ve ilk saatlerde yine …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.