Galiba kaldım.2. bölüm..Bi’Tutam Tuz..

Ve birden….

Direnmek fiilinin yanlış olduğuna karar verdim. Yukarıda anlattığım gibi çekim yasası işliyor çünkü. Direniyorsun, kabul etmediğin için, aslında değiştirmek için, ama önce direniyorsun ve bu direnç şu anda çok güçlü. Eskiden olan yürüyüşler ve toplanmalar gibi değil, çünkü korku bitti insanlarda, artık hepimiz ne düşünüyorsak düşünelim, kendimiz için tepki veriyoruz. İşte bu güçlü olan direnişe karşı direniliyor, çünkü tepki içinde kendi tepkisini doğuruyor. Bir şeyi ne kadar hızlı ve güçlü iterseniz o kadar güç ve hızla size geri döner. Bu direniş de böyle işte.
Ve aslında bir insan içinde kocaman bir evreni saklar. Her hücresinde ayrı bir potansiyel yatıyor. Hırsız da, katil de, polis de, dürüst de, yalancı da bir kişinin içinde varoluyor, neyin ne kadar güçlü olduğu kişinin bilinçli olması ve farkındalığını kullanmasıyla aynı orantıda. Herkes kendisini doğru görüyor, ama karşısındakine bela okuyor. Geçen gün biri Facebook’ta alışveriş yapılmaması gerektiğini yazıyor, AVM’lere gidenlere bela okuyor. İşte o bela okuyan tarafını dışarıda ben Tayyip olarak görüyorum, çünkü aslında diyor ki, benim gibi yapmayanların Allah belasını versin. Neden? Ben senin gibi olmak zorunda mıyım? Kabul et beni, gör beni…Başbakana karşı direnilen şeyi kendi içimizde yapamıyorsak, ondan bir farkımız yok ki. İşte iş burada başlıyor ve aslında bu yazının özeti: Kendimizi değiştiremezsek dış dünyayı asla değiştiremeyiz.
Ve işte bu yüzden, ben yine kendime döndüm. İçimde kaçan dengeyi bulabilmek için biraz olayların dışında durmaya çalıştım. Duran kadın oldum, saat 22.00’de her şeyi kapatıp kendimi dinledim, tüm Türkiye’ye şifa göndermek için saat 21.00’de meditasyona başladım.
Ve farkettim ki, bu artık bir direniş değil, diriliş. Ruhların uyanması, eyleme geçmek, ne istediğinin farkına varmak, kendini bilmek, karşındakini dinlemek ve duymak, affedebilmeye hazır olmak, olanı kabul etmek, dengede kalmak…Çevrenize bakın, insanlar artık konuşmaya başladı, birbirlerine gülümsemeye, hal hatır sormaya, olanı sorgulamaya başladı. Herkesin frekansı farklı, herkes ayrı düzeylerde yaşıyor bunu, ama herkes birbirine yardım ediyor. Biri diyor ki: Benim gibi düşünmeni istemiyorum arkadaşım, düşünmeni istiyorum. Bu o kadar hoşuma gitti ki…Sorgula, dinle, süzgecinden geçir, benim de doğrularım var, senin de. İkimiz de en doğrusunu bulalım, tartışalım, konuşalım, aydınlanalım.
Ben de diyorum ki, benim gibi hissetmeyebilirsin, ama beni anlamaya çalış, ben de seni anlamaya çalışayım, birbirimizi anlayalım, iyi-kötü, marjinal- çapulcu, şu partiden, bu ordudan etiketlerini bırakalım, sadece insan olalım. Biz zaten insan olmaya geldik bu dünyaya, insanca yaşanır kılalım bu dünyayı. Biz bunu hakediyoruz, hep birlikte!
İşte bu diriliş. Üstümüze atılmış olan ölü toprağından silkelenmek, tekrar küllerimizden doğmak.

Banu Conker..

Hakkımda Nilgun

Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

2017 geldi…Bi’Tutam Tuz..

Günaydın sevgili nefes dostu, Büyük umutlarla beklediğimiz 2017 en sonunda geldi ve ilk saatlerde yine …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.