NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
Uçak seferlerinin başlamasıyla birlikte, İstanbul’a gidişlerimizde başladı. Biletimi eylül ayında almıştım. Hem de gidiş dönüş 80tl idi. Düşüne biliyormusunuz, gidiş dönüş bu fiyat çok iyi oldu çoook. Büyük rahatlık.
Uçak büyük uçakdı ve gördüğüm kadarda doluydu. Yalnız koltuklar arası benim karışımla 2 karış, çok dar. Ama yolculuk 1 saat sürdüğü için fazla sorun olmuyor.
Çocuklarla buluşmak çok güzeldi.Ve tabiki ablalarımla, yeğenlerimle, arkadaş ve akrabalarımlada..
İlk gün yani pazar günü, kızım ve oğlumla biraz yürüyüş yaptık,İstinye’de ki Carrefoursa ya gittik. Serdar Ortaç ve manken sevgiliside vardı alış veriş yapıyorlardı. Kızın boyu bayağı uzun Ortaç’dan. İngilizce konuşuyorlardı. Gecemiz de hoş sohbet geçti.
Pazartesi sabahı yeğenim kahvaltıya çağırdı,yine ablamalarla birlikte olduk.Öğleden sonra Sarıyerde dolaştık.
Salı sabahı kahvaltımızı yaparken , sinema keyfide yaşadık. Neyi izledim biliyor musunuz??
Frida Kahlo’nun hayatını. Hani hayat hikayesini okuyup , beni etkileyen ve şuanda resmini yaptığım kadının filmini izledik. Çok çok güzeldi. Size de öneririm, seyredin mutlaka…
Bu güzel filmin ardından İstinye Parka gidip biraz dolaşalım ve ”Eyvah Eyvah’ı ”izleyelim dedik.Ama sinema saati bize uymadı. Çok enteresandır , mağazalarda ki ürünlerde bizi fazla ilgilendirmedi. Yeni sezonda çıkmıştı , kışlıklarda da indirimler vardı. Ama birşey almak ihtiyaçı duymadık..))Ne güzel…)))
Akşama yemeğe misafirlerimiz vardı.Koca tepsi Sinop mantısı yaptık.Tabi orada açmadım, Sinop’tan götürmüştüm, afiyetle yedik.)))
Çarşamba günü, yine kahvaltı yaparken , bu defa da” Her Çocuk Özeldir ”isimli bir Hint Filmi izledik. O da çok güzeldi, bunu da izlemenizi öneririm.
Kahvaltı sonrası, Telli Babaya gittik.İbadetimizi yaptık ve sonrasında deniz manzaralı bir resturanda menemen yedik. Dönüşte yürüdük.Hava kapalıydı ama, ne rüzgar vardı, ne de yağmur. Dönüşte Sarıyer’in pazarıydı, birazda pazar dolaştık.Akşama yine diğer yeğenimde davetteydik. Akrabalarla , ablalarımla olmak çok güzeldi.
Perşembe günü Hacı Osman’dan metroya binip, Şişhane’de indik. Bu arada ben bu kadar derine yapılmış metro görmedim. Yürüyen merdivenlerden in in bitmedi.
Şişhane’den sonra Galata Kulesi ne yürüdük. Fotoğraflar çektik. Eğer hava kapalı olmasaydı, çok güzel fotoğraflar çekebilirdim..
Galata Kulesine daha önce çıkmıştım, bu defa Galata Köprüsünü gezdik. Çok değişmiş, yenilenmiş. Üstte balık tutanlar, altta resturanlarda balık yiyenler. Etraf da birbiri ardı sıra gelip geçen tekneler, aravapurları, martılar,görüntü çok güzeldi.
Sonra Eminönüne doğru yürüdük. Arkadaşımı Selimiye Cami’ye götürdüm. Cami muhteşemdi.Tabii oraya kadar çıkmışken hemen karşısında bulunan resturanda çok güzel kurufasulye yapıyorlardı oraya gidip öğle yemeği yedik. Herzaman ki gibi süperdi. Biz ne zaman Eminönüne gitsek, eşimle birlikte orada muhakkak kurufasulye yeriz. Size de tavsiye ederim, ilk baştaki lokantayı tercih edebilirsiniz. Biz hep orada yeriz. Kabak tatlısı da çok güzeldir, ama midemizde tatlıda yiyecek yer kalmamıştı.)))
Sonra dönüşe geçtik, Mercan’ı ve Tahtakale’yi dolaştık.Oradan Mısır çarşısına gittik. Ortam öyle güzel ve renkli ki, çocukluğumdan beri oradan geçmekten çok büyük keyif almışımdır.
Tekrar Eminönünü gezdikden sonra ,yine köprüden geçtik.Bu defa metroya yeni açılan Haliç Köprüsünden bindik. Tabii bizim için çok uzun bir yürüyüş oldu.Ama çok güzeldi…
Akşam artık yorgunluktan pestilimiz çıkmıştı…Ama moral depomuz çocuklarım geldiğinde, saatin nasıl geçtiğini anlamadık bile.
Arkası yarın diyeyim..Şimdilik hoşçakalın.
