NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI Epey bir süre ençok satanlar listesinde yer aldı bu kitap.. Ben de yeni bitirdim.
İçinde iki hikaye var. Biri kitabın başında anlatılıyor, biri sonunda. Fazla uzun değiller.Birbirlerinin devamı, güzel hikayelerdi.
Genel olarak bu kitabı ele aldığımızda, aşk doktoru Mehmet Çoşkundeniz’in yazılarını anımsattı bana.
Öyle cümleler var ki, ilk okuduğunuzda belki iyi geliyor ama, hemen aklınızdan da çıkıyor. Şahsen benim için öyle oldu. Çok ağdalı buldum sözleri.Hani bir erkek kıza kur yaparken böyle konuşsa, herhalde 20 yaş altıysa etkilenir (belki). Ama üsttü için aynı şeyi söyleyemem.
Ay bilmiyorum ben mi farklı düşünüyorum?
Çok aşk kokuyor , çok fazla……. Onun için hikayeler dışında okuduklarımı fazla sevmedim. Yani sanıyorum bir erkek bu şekilde ard arda cümleler kurarak sevdiğiyle konuşmaz. Peş peşe böyle cümleler kuracağına aralara serpiştirseydi, daha etkili olurdu görüşündeyim. Bazı cümleleri sizin için yazıyorum şimdi?
Öyle bir söz yazarsın ki bütün hayatı anlatır, öyle bir hayat yaşarsın ki,bütün sözler anlamsız kalır………………
Geçmiş iyi birşey olsaydı,geçmezdi…………………..
Seninle ölmek çok kolaydı da,sen den sonra yaşamak bana haramdı.Bunları bile bile attım kendimi yalnızlığın koynuna. Yalnızlık da neymiş,sensizliğin yanında……………………..
Göz yaşlarıyla bile temizlenmiyor,karşılıksız aşkın yürek lekesi……………………
Yazdıklarımda, çaresizliğinize çare arıyorsunuz, oysa ben çaresizliğimi yazıyorum,siz onları çare sanıyorsunuz……………….
Ben seni bekleyen yalnız bir duraktım; ama sen hep yolcu kaldın.Duraklara yanaşan her otobüsün kapısının senin için açıldığını sandın ve gelen her otobüse tereddütsüz bindin.Ardından ne kadar yanlış durak varsa hepsinde indin.Bense hep aynı yerde seni bekledim…………………..
Yokluğun can sıkıntısı, varlığın can yıkıntısı artık benim için………….
İşte yukarıda yazdığım cümlelerle yazılmış kitap, peşpeşe böyle okuyunca bayıyor insanı.
İçinden birkaç cümlede ben çalarım, facebook’da paylaşırım diyorsanız ,bence alıp okuyun o zaman.
Ben çok mu kalp sizim ne?))))))
Bukre İsminin anlamı; “geceye en yakın sabah zamanı”, kısaca “erken sabah” da denilebilirmiş……Kısaca anladığım; Bir kızın ergen melankoliğine sahip hayatını ara ara felsefi demler vurarak okuyuculara sunan bir kitap.
öncelikle, kitabın hedef kitlesinin ergenler olduğunu söyleyim. ergenlerin ruhunu okşayacak aşk sözleriyle dolu her tarafı. içerdiği hikaye ise aslında hemen her gencin başından geçecek aşk hikayelerinden kısa kısa kesitlerin birleştirilmişi. farklı bir şey sunmuyor yani. Ama ben yinede, duygusal olarak düşünüp baktığımda; fantastik edebiyat türünde yazmaya çaıştığım yazılarıma, düşünsel olarak verimli oldu benim için. 🙂 🙂 sevgilerimle öpüyorumm <3
Yorumun için teşekkürler canım.
Hiç kimse kusuruma bakmasın, benim paramla beş para etmez bir kitap. Ne edebi derinliği var ne de bir konusu.
Üzülerek söylüyorum ki heyecanla aldığım ama sonrasında hayal kırıklığına uğradığım hatta verdiğim paraya acıdığım bir kitap. Bu kadar çok satması sanıyorum şişirilmesinden ve reklamın iyi yapılmasından. Bu yazarın bütün kitapları böyleyse ki ben sadece meraktan bunu okudum, asla ama asla iyi bir edebiyatçı değil, hatta haddimi aşacağım edebiyatçı bile değil.
Çok ağdalı yazmış.