Hayaller gerçekleştiğinde ilham verir…Ben Zamanı

Taaa yaz aylarında üst zihnimden bir fikir geldi ya da bir hayal kurdum diyebiliriz. Dört yıldır hem öğrencisi olduğum hem de çalışmalarını “Ben zamanı” çatısı altında organize ettiğim sevgili hocam Ali Erdinç Başaran ile enerjisi oldukça yüksek Kapadokya’da özel bir çalışma yapmaktı hayalim.

1

Ali’ye doğum gününde balonla uçmak ister misin? sorusuyla başlayan bu ruhsal gelişim çalışması ve gezinin hayali geçtiğimiz bayramda muhteşem bir şekilde gerçekleşti. Buraya bir parantez açarak… Bu çalışmalarda ne yapıldığını merak edenlere kısaca; anlatılmaz yaşanır diyebilirim:-)

Ama size bu hayalin nasıl gerçekleştiğini değil… Kapadokya’nın yedi enerji merkezinden biri olan Ayvalı Köyü’nde konakladığımız GAMİRASU Otel’in ilham veren, hayalden gerçeğe dönüşen hikayesini anlatmak istiyorum.

Otelin sahibi İbrahim Bey ile otelden ayrılmaya yarım saat kala tesadüfen karşılaşıp dinlediğim bu hikaye; hayaller gerçekleştiğinde nasıl da büyük bir planın, büyük bir senaryonun yüce bir akıl tarafından kurgulandığını gözler önüne seriyor. Ve ben bir kez daha her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu kabule geçiyorum.

Yıl 1990

Kapadokya’da hediyelik eşya dükkanı olan İbrahim Baştutan (28 yaşında) köylüsüyle bayramlaşmak için doğup büyüdüğü Ayvalı Köyü’ne geliyor. Arkadaşlarıyla köyün vadisinde yürüyüşe çıktığında vadinin içinden geçerken anında bir hayal canlanıyor. Köylünün terk ettiği, harabe halinde olan vadi yolundaki mağara evlere bakarken buranın harikulade bir otel olacağını hayal ediyor. Arkadaşlarıyla üst zihninden gelen bu hayali paylaştığında, arkadaşları; herkes bu köyü terk ediyor, ayrıca bu unutulmuş köye kim gelir ki diyor… Resimlere bakınca bu hayalin nasıl görüldüğüne siz de şaşırabilirsiniz. İşte burada cevap belki de tek bir kelimeyle açıklanabilir.

Görünmeyeni gören ve gösteren “ALLAH”

 

Yıl 1991

İbrahim Bey hediyelik eşya dükkanında elemanı ile öğle yemeğindeyken dükkanın önünde, çantalara bakan Alman bir turist belirir. Eleman; “Abi turiste, bu çantayı iki katı fiyatla satacağım.” diyerek yemekten kalkarken İbrahim Bey “müşteri bitmez otur da yemeğini ye” diye ısrar eder. Eleman yemeğinden kalkar ve turiste tam iki katı fiyat çeker. Turist alıyorum deyip dükkandan içeri girince İbrahim Bey indir fiyatı diye elemanına söyler. Ancak; eleman abi adam tamam dedi ödüyor parasını der, çantayı satar. Turisti kazıkladığını düşünmenin mahcubiyetiyle; İbrahim Bey “gel otur birlikte yemek yiyelim” diye Alman turisti sofralarına davet eder. Belki de, yaşamının düsturu; dürüstlük olan İbrahim Bey, dürüstlüğünün ona ne güzellikler kazandıracağından habersizdir o anda… Alman turist daha sonra sık sık dükkana uğrar. Hatta Göreme’de bir ev alır. Bu evi o zamanlar kanun olmadığından Göremeli bir arkadaşı adına alır. Gel zaman git zaman kanun çıkıp da evin tapusunu almak istediğinde, Göremeli arkadaşı yan çizer. “Ölene kadar otur, tapu bende kalsın.” der. Alman turist Raymond, avukata gidip kanunen hakkını aramak ister ama kimse avukata tercümesini yapmak için yardım etmez. Tüm dostları korkup şahitlik etmez. İbrahim Bey hariç… Raymond’un derdini anlayıp avukata tercümesini yaparak yardım eder. Avukat eve ipotek koydurur ve mecburen tapuyu üzerinde bulunduranlar evi vermek zorunda kalır. Bu kadar sakin geçmez her şey… Tapuyu vermek istemeyen Göremeli arkadaş sarhoş olup elinde silahla İbrahim Bey’i tehdit eder. İbrahim Bey; “Gene olsa gene yaparım, senin de evine biri çökse seni n uğradığın haksızlığa da karşı dururum.” der.

Bu olayla dostlukları pekişen Ayvalı Köyü’nden İbrahim Bey ile Alman Raymond’un kardeşliği başlar ama bu kardeşlik aslında çok daha eskilere dayanmaktadır.

Yıl 1992

Yoga ve meditasyon hocası, artık Kapadokya’da İsa adıyla tanınan Raymond bir grupla tekrar Kapadokya’ya gelir. İbrahim Bey de gruba gezilerinde eşlik ederken Raymond’a vadideki harabe yeri gösterir. Otel yapma hayalinden bahseder. Raymond hadi birlikte yapalım ortak olalım der. Ortaklık girince arkadaşlıklarının bozulacağı çekincesi ile İbrahim Bey olmaz der. Raymond ben lazım olan paranın yarısını vereceğim, senin dediğin gibi olsun kağıt üzerinde ticari ortaklık yok der. Sadece devre mülk ortağı olur. Yani Raymond ne zaman gelse GAMİRASU Otel’e kardeşi İbrahim’e misafir oluyor.

Restorasyonu 20 yıl süren hala da bölüm bölüm devam eden bu harikulade butik otel 1200’lü yıllarda manastırmış. İçinde antik bir kilisesi bulunan bu mistik topraklarda, hizmet eden muhteşem bir butik otel, gerçekleşen olağanüstü bir hayal var. Güler yüzlü çalışanları, ince ince oya gibi işlenen rahiplerin inzivaya çekildikleri kaya odalarıyla adını meleklerden alan GA(briel)-Mİ(kail)-RA(fael)-SU(riel) Otel’in hikayesi beni büyüledi, bana ilham verdi. Ama daha önemlisi otelin sahibi olan İbrahim Bey’in buranın bekçisiyim diyen mütevazılığı…

4

Daha bitmedi 🙂 Alanın restorasyonuna başlamadan kısa bir süre önce alanın temizliği yapılırken tüccarlığı da olan İbrahim Bey’e bir teklif gelir. Avrupalı bir ticaret adamı 25.000 ton patates ister.

Çok yüksek miktarda istenen bu patates için bölge çok zengindir ancak; İbrahim Bey’in yaptığı fizibilite ile istenen sürede istenen miktarda patates temin etmek epey risklidir. Gözü kara olan İbrahim Bey; bir milyon dolar karşılığı ile tüccara tamam der. Ancak; bir kg eksik kalsa bir milyon dolar tazminat ödemesi gerekmektedir. İbrahim Bey böyle bi parası olmadığını tüccara söyler. Tüccar da eksik kalırsa tazminatı ödemek zorundasın yoksa senini vururum der. Tam bu sırada Alman kardeş Raymond İbrahim Bey’e mani olur. “Bu işi yapamazsın, bana söz verdin oteli bitir.” der. İbrahim Bey “Ben bu işi yapacağım 1 milyon dolar para ile sana 3-4 otel yaparım tapusunu da veririm” der ama Raymond gene mani olur. “Sen benim geçmiş hayatımda kardeşimdin. Örgüte katıldın kayboldun gittin. Şimdi seni patates örgütüne kaptırmam der. Ve çantayı almak için dükkana geldiği ilk andan itibaren kardeş olduklarını hissettiğini söyler.

Burada bir parantez daha açıyorum:-)

Reenkarnasyon=geçmiş yaşamlara inanmayanlar, İslam dinine göre reenkarnasyon olmadığını düşünenler lütfen…

Güzel Kur-an Bakara Suresi 56. Ayet; “Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki, şükredebilesiniz.”

Güzel Kur-an Bakara Suresi 28. Ayet; “Nasıl oluyor da Allah’ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O’na döndürüleceksiniz.”

Güzel Kur-an Duhan Suresi 8. Ayet; “O’ndan başka ilah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir.”

ayetlerini okusunlar. Daha detaylı bilmek isteyenler; sevgili Burak Özdemir’in devrim yaratan kitabı Levh-i Mahfuz’u okusunlar 🙂

Bu gerçek hikaye; sizlere hayal kurmanız ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için ilham versin. Yaşamımızda olan her şeyin ve herkesin bir sebebi var. Bu bilinçle yaşamanızı diliyorum.

Koşulsuz sevgim ve BİRlik bilinciyle…

Hande Akın

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Mutluluk…Ben Zamanı

Sevgili arkadaşlar, Uzun zaman oldu yazmadım. Bir yakınımın ani vefatıyla zaman adeta durdu. Yaşam durdu. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.