Gili Adasına Veda….15.Eylül

 

Bu sabah Gili Adasından teknemiz saat 12.00 de kalkacağı için erkenden kalkmamız gerekmiyordu. Ama ben normalde uykusuz biri olduğum için sabahın köründe yine ayaktaydım.

Zaten bu adada çok tavuk ve horoz var. Erkenden de ötmeye başlıyorlar.

Sabah kahvaltısı artık rutin oldu bizim için. Kaldığımız yerde yine sabahları Bali Çayı ve tost istedik.

Neyse Allah’dan bu ada da Kayu Cafe’yi bulduk da biraz rahatladık. Aynı bizde ki gibi galeta bile satılıyordu. Kahveleri Starbug gibi çeşitli, havuçlu kekleri, aynı bizim yaptığımız gibi. Elmalı ve muzlu çikolatalı kekide güzel. Pine apple(Ananans)  juıce da cok güzeldi. Biz otelde çok az  yiyor, sonra da oraya gidip karnımızı doyuruyorduk. Aklınızda bulunsun, Gili Adasına giderseniz,damak tadınıza uygun orada bir Kayu Cafe olduğunu unutmayın.

Otelimizi bu sabah 10.30 boşalttık. Fiyatlar çok ucuz 2 gece için 350 rupiahı verdik. Bir de özellikle şunu belirtmek isterim oda da böcek,sinek, kertenkele filan yoktu.Banyosuna pencere yapmamışlar, çatısının tek köşesini açık bırakmışlardı. Acaba kedi filan girer mi diye düşündüm ama, hiç bir böcek ve hayvana rastlamadık.Bunu özellikle belirtmek istedim, çünkü internette birçok yerde bu konuda aksi yazılar okumuştum.

Teknemiz 12.00 de geldi. Bu defa ön taraf da 4 kişilik yer bulduk.Ve hareket ettiğinden ,Bali Adasına gelinceye kadar batıp batıp çıktık denizde. Bir ara ya batarsa diye düşündüm,sonra Allah’ıma emanet ettim kendimi ve uyku pozisyonuna geçtim.Bu arada teknenin üst katında da yolcular vardı, ben önce keyifden üst katta oturuyorlar diye düşünmüştüm ama , meğer oranın bilet fiyatı ucuzmuş. İlerleyen dakikalarda aşağıya sucuk gibi ıslanmış birkaç kişi geldi ama fazla durmayıp yine çıktılar. Okyanus da gidiyorsunuz, böyle dalganın olması normaldir  herhalde.

Gili Adasından Dönüş paylaşan: ncabaci
2 saate yakın sürdü yolculuğumuz ,yine arkasında 7  motor bulunan tekneyle döndük.

Daha önce dönüş servisimizi de ayarladığımız için, Ubud’da dönüşümüzde kolay oldu.

Doğruca ,Leo nun yerine, Cuppit Resturana geldik. Bu akşam otelde değil, Kadir’lerin evinde kalacağımız için, otelde yer ayırtmadık.

Cuppit Resturanda, bu defa geleneksel pilavlarından (nasi goreng) yemek istemedim ve bana sossuz tavuk ızgara yanında da ekmek olmadığı için pilav  istedim. Ekmek yerine geçen bu pilav, yağsız, ama tane tane oluyor.

Sonra Kadir  geldi yanımıza ve bizi aynı mahallede bulunan alışveriş yapabileceğimiz dükkanlara götürdü.

Özel pantolonlarından  hediyelik aldık, yine kızıma pantolon ve tulum aldım, oğluma tahta oymacılığından güzel bir kadın figürü aldım.

Akşam Kadir’in evine geldiğimizde tam bir Türk eviyle karşılaştık. Havuzlu,3 katlı tripleks bir ev. Bahçesi de harika…

Gece çaylarımızı içip sohbet ederken yarın ki programımızı da yaptık.

Bu arada Bali’de gezilecek daha çok yerimiz kaldığı için Singapur’a  gitmekten vaz geçtik.

Yarın sabah erkenden yola çıkıp yunusları izlemeye Lovina’ya gideceğiz, bir gece kalacağız . Umuyorum güzel bir gün olacak.

Burada trafik çok korkunç. Yollar çok dar ,motosikletler her yerde. Bazen bir motosiklette 2 çocuklu bir aileyi bile görebiliyorsun.

Ama her taraf yeşillik. Kaldığımız evin bahçesinde papağan var. Tavuklar var. Gece otururken kuş sesine benzer bir ses geldi ama cik cik değil, cuk cuk gibi. Bu ses nedir dedim,kertenkele sesiymiş, çiftleşmek için bağırıyormuş.!!!Bilmiyordum.Daha önce hiç duymamıştım. Sabaha kadarda bağırdı.Şimdi  sabah 6.00. Ben 4.30 da uyandım.Biraz önce yine bağırıyordu.))))

Buraların bazı kertenkeleleri de inanın iguana gibi,kocaman.Kadir bunların çok faydaları oluyor, sinekleri yiyorlar dedi.Nedense fazla korkmadım.

İşte böyle sizde şu anda saat gece 1.10. Ben bunları yazarken güne başlıyorum,siz uyumaya….. Haydi iyi geceler o zaman.