Seul, Güney Kore….(Bölüm II)

Tekrar Merhaba Değerli Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Güney Kore’nin başkenti Seul’ü anlatmaya kaldığım yerden devam ediyorum.

Itaewon

Bol miktarda Amerikan askerini göreceğiniz, yine geleneksel ürünlerin ve özellikle antika eşyaların satıldığı Itaewon’a gitmek için kahverengi hata binmeniz gerekiyor.

Itaewon Caddesi’nde dünya mutfağını sergileyen birçok restoran ve cafe bulunuyor. Amerikan askerleri esas müşterileri olduğu için burada yemekler hiç de ucuz değil. Ama bir kereden bir şey olmaz derseniz, buradaki yemeklerin tadına bakabilirsiniz.

Antikalara merakınız varsa, Itaewon Antika Mobilya Caddesi’ne gitmelisiniz. Bu cadde ise Itaewon Caddesi’nin bir alt caddesi. Korkunç pahalı olduğunu söylemeliyim. Burada ayrıca ipekten yapılmış kıyafetlerin satıldığı dükkânlar da var. Fakat ipeğin kalitesi o kadar da son kalite değil. Ama Itaewon Caddesi üzerinde kimono satan dükkânda son kalite ipekten olan kimonoları görebilirsiniz.

Gelelim esas Itaewon’da bizim yakın tarihimizi ilgilendiren War Memorial of Korea’ya.  Yani Savaş Müzesi’ne. Buraya gitmek için önce Amerikan Üssü’nün önünden geçeceksiniz. Etrafta bir yığın asker, polis ve güvenlik görevlilerini göreceksiniz. Epey bir yürüyüş yaptıktan sonra haritayı takip ederseniz müzeyi göreceksiniz. Burası bütün Kore askeri tarihinin anlatıldığı ve 13bin den fazla eşyanın sergilendiği bir müze. Bizi ilgilendiren yanı ise 721 askerimizin şehit olduğu, 1950 ve 1953 yılları arasında olmuş Güney ve Kuzey Kore Savaşı’na katılmış Türk askerlerimize ait eşyaların bu müzede sergileniyor olması. Burada şehitlerimizin adlarının bulunduğu ve Türkçe seslendirmesi olan bir film de ziyaretçilere gösteriliyor. İnsanın burada gerçekten gözleri doluyor.

Myeong-dong

Myeong-dong’da bulunan Myeongdong Katedrali ve Namsangol Hanok Village’i görebilirsiniz. Yalnız ben bu iki yere gidemedim. Hanok Village’in bir önceki bölümde bahsettiğim Bukchon Hanok Village’e benzediğini elimdeki rehberden okudum.

Myeongdong’a geldiğinizde sizi başka yerlere gitmeye alıkoyan şey ise Myeong-dong Caddesi. Bu cadde Kore’nin en tanınmış alışveriş caddesi. Kozmetik, kıyafet, ayakkabı, lens vb. gibi şeyler için en uygun ve göz kamaştıran bir yer burası. Buradan 30bin Won’a – yaklaşık 60 TL – Missha’nın BB Kremini ve 3000 Won’a ise bir ojeyi dayanamayıp aldım. Gelelim Kore göz lenslerine. Ben lens takamam ama eğer siz lens takabiliyorsanız ve gözleriniz büyük ve olağanüstü görünsün istiyorsanız, işte tam size göre lens satan bir yığın dükkân göreceksiniz. Bu lensleri taktıklarında Korelilerin çekik gözleri bir anda iri ve renkli hale geliyor ve inanılmaz bir değişim gösteriyor. Lotte ise buranın en ünlü alışveriş merkezi ve fiyatları uçuk durumda. Tamam, ürünler çok kaliteli ama yine de bu kadar harcama yapmaya gerek olduğunu sanmıyorum. Burada ayrıca kedi ve köpek cafeler de var. Merak etmeyin yeni nesil yemiyor bu hayvanları. Sadece bu hayvanlarla oynayabileceğiniz, Türkiye’de de yeni yeni popüler olan cafeler bunlar. İçeriye girerken ayakkabınızı çıkarıyorsunuz ve ellerinizi dezenfekte ediyorlar. Sonra size kuralları okuyorlar. İçeceğinizi sipariş ediyorsunuz ve dilediğiniz kadar hayvanları seviyorsunuz. Işıl’la Kedi Cafe’ye gitmeye karar verdik ve buradaki kedileri rahatsız etmeden sevdik. Ama bu kediler o kadar çok sevilmiş ki, artık insandan soğumuşlar. Ben de onları rahatsız etmek istemedim ve onlara değmeden selfieler çektim.

Gangnam

Gangnam Seul’ün son trendlerinin, en pahalı otellerinin ve en yüksek gökdelenlerinin bulunduğu bir bölge. Burada aynı zamanda zengin turistleri çeken tasarım dükkânları, cafeler ve galeriler de bulunuyor. Seul’ün en ünlü gece kulüpleri de burada. Belki bana Gangnam’ı çok iyi anlatmadığım için kızacaksınız ama burada sadece 1 saat kadar vakit geçirdim. Güzele güzel demem, güzel benim olmadıkça! Buradan herhangi bir şey almak mümkün değil, sevgili okurlar. Her şey inanılmaz pahalı. Gangnam’ı hatırlatması için ise bir Gangnam Style fotoğrafı çektirmek turistler için bir adet, Koreliler için ise alelade bir durum olmuş. Buraya gitmek için yeşil hatta binip Gangnam durağında inmelisiniz.

Gwanghwamun

Gwanghwamun bölgesinde görülmesi gereken en önemli yer Gyeongbokgung Sarayı’dır. Joseon Hanedanlığı’nın ilk kraliyet sarayı olan Gyeongbokgung, Seul’de bulunan beş saraydan en büyüğü.

Tam sarayın çıkışındaki caddede Amiral Yi Sun-Shin ve Kral Sejong’un devasa heykellerini ise Gwanghwamun Meydanı’nda görebilirsiniz. Bu cadde üzerinde ayrıca görülmeye değer National Museum of Korean Contemporary History (Kore Çağdaş Tarihi Ulusal Müzesi)’ni görmelisiniz. Biraz ileride bir yığın asker ve polis görürseniz, n’oluyor diye korkmayın. Müzenin tam yanında Amerikan Büyükelçiliği var. Buraya gelmek için mor renkli hata binip Gwanghwamun durağında inmelisiniz.

Cheonggyecheon ve Jongno

Gwanghwamun’a gelmişken yürüyerek Jongno’ya geçebilirsiniz. Mor renkli hattın Jongno3 durağında da inebilirsiniz. Burada Joseon Hanedanlığı’nın kral ve kraliçelerine ait tabletlerin bulunduğu ve UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’nde yerini almış Jongmyo Türbesi bulunuyor.

Sokaklarda dolaşırken kulağınıza müzik sesleri gelebilir. Müziğin geldiği yöne doğru gittiğinizde Cheonggyecheon Irmağı’nı bulacaksınız. Sokak çalgıcıları ve performans sanatçılarının halka gösteri yaptıkları bir yer burası. İnsanlar bir yandan ayaklarını nehre sokuyor, bir yandan da performansların keyfini çıkarıyor.

Dongdaemun

Ay üssü alfa diyebileceğiniz, Dongdaemun Design Plaza’sına altındaki Metro durağından çıkıyorsunuz. Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid’in yapmış olduğu, 40.000 alüminyum parçadan oluşan ve hiç biri birbirinin benzeri olmayan dış dekorasyonu ile ünlü bu plazada tasarım müzesi, sky lounge ve birçok dinlenme ve sergi salonu da bulunuyor.

Heunginjimun Gate ise plazanın biraz daha ilerisinde bulunuyor. Joseon Dönemi’ne ait kale surları hala eski görkemini koruyor.

Heunginjimun Gate’inden batıya doğru gittiğinizde Kore’nin kıyafet ve kumaş alışveriş merkezi olan Pyeonghwa Market, Dongdaemun Shopping Complex ve Apparel Malls’ı göreceksiniz.

Devam edecek …

Ebru