Ben çalışmayı çok severim. Hatta o kadar çok seviyorum ki, 12 yaşındayken bakkala gidip çırak olarak iş başvurusunda bulunmuştum, ama annem kabul etmedi:-)
1990 yılından beri çalışıyorum, önce Milliyet Sanat’ta başladım stajyer olarak üniversite yıllarımda. Sonra Almancam dolayısıyla tekstil sektörüne girdim bir arkadaşın tavsiyesiyle. Kızım doğduktan sonra üç yıl ara verdim, ama o zaman da annelik mesleğini tam zamanlı icra ettiğim için yine işsiz saymadım kendimi. Sadece para kazanmıyordum. Sonra tekstil stresli dedim, kızıma zaman ayırayım dedim, kırtasiye sektörünü denedim, olmadı. Tekstile geri döndüm.
Dün tekstil hayatımın son günüydü, bugün yeni hayatıma merhaba diyerek kalktım yataktan. Son zamanlarda hayalini kurduğum yavaş hayata giriş yapmaya çalışıyorum şimdi. Yine içimde biraz telaş var, ama olsun, zamanla oturur.
Kızıma kahvaltısını hazırladım, arkasından sofrayı topladım, sonra biraz ortalığı topladım. O kadar şanslıyım ki, ne zamandır temizlikçiyi bekliyordum ve dün geldi. Gardrobumu boşalttırmıştım, Hiç kullanmadığım giysileri dolabımdan çıkardım, kullandıklarımı yerleştirdim. Yine de çok eşya var, sadeleşmek gerekli. Hele fazla pijamaya ne gerek var, birini yıkayıp diğerini giyiyorum zaten. Neyse, zamanla elimdekilerden sıkılıp onları da azaltmayı düşünerek henüz onlara el süremedim.
Birazdan kardeşime kahvaltıya gideceğim. Ailemi daha sık görmeyi arzuluyorum. Hele annemin ve babamın ne kadar zamanı kaldığını hiç bilmiyorken, bu daha da değerli bir zaman.
Bakalım bundan sonra hayat bana neler getirecek hediye olarak? Heyecanla bekliyor ve bundan daha iyi nasıl olur diyorum.
Banu Conker