İzlanda…Ebruli Sayfalar

Merhaba Sevgili Nilgün’ün Günlüğü Okurları,

Şimdi sizi buzla ateşin dans ettiği, Avrupa’daki en son yerleşim yeri, demokrasi ve cinsiyet eşitliği sıralamalarında dünya birincisi, doğal güzelliği dillere destan, Amerika ve Avrupa arasında 334 bin nüfuslu bir ada olan, İngilizce’den Türkçe’ye çevrildiğinde “Iceland: Buz ülkesi” anlamına gelen İzlanda’ya götürmek istiyorum.

Buraya geldiğinizde kendinizi sanki bu dünyada değilmiş gibi hissedeceksiniz. “Burası başka bir gezegen olmalı.” diyeceksiniz. Hava limanından dışarı çıktığınızda bunu hemen anlayacaksınız. Temmuz ayında İzlanda’ya gitmiş olmama rağmen, kapıdan ilk dışarı çıktığımda çok kuvvetli bir rüzgar ve soğuk bana “hoşgeldin” dedi. Zaten hava tahminlerine göre hazırlıklı gittiğim için bu durumu az çok bekliyordum. Yalnız “Yaz ayında eğer böyleyse, kışın kim bilir burada hava nasıl olur?” demeden de kendimi alamadım. Temmuz ortası o günün sıcaklığı 11 derece idi.

  1. y.y.da ilk Vikingler buraya geldiklerinde tamamen ıssız bir ada ile karşılaştılar. 10. y.y.da ise İskandinavya ve İngiliz adalarından buraya insanlar yerleşmeye başladı. Geçimlerini çiftçilik ve balıkçılıkla idare ettiler. 20. y.y.a kadar da diğer ülkelerden uzak, izole bir hayat yaşadılar. Bu izole hayat ve sert bir coğrafyada yaşam İzlanda kültürünü meydana getirdi. Geçen yüzyıllar boyunca aile ilişkileri kuvvetli, geleneklere ve doğaya derinden bağlı bir kültür motifi oluştu bu adada.

Böyle güçlü gelenek ve görenekleri olmasına rağmen, günümüz İzlandası modern ve ilerici bir zihniyete sahip. 1980 yılında yapılan seçimle bir kadın cumhurbaşkanı – Vigdís Finnbogadóttir – ülkeyi yönetmeye başladı ve Finnbogadóttir aynı zamanda dünyada ilk kez seçilerek başa gelen bir kadındı.  Ülkeyi tam 16 yıl başarılı bir şekilde yönetti. Jóhanna Sigurðardóttir ise cinsiyet kimliği açık bir şekilde beyan edilen, hem ülkenin, hem de dünyanın ilk lezbiyen başbakanı oldu. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre, cinsiyet eşitliğinde en iyi puanı alan ülke İzlanda. Yani dünyada kadının en refah içinde yaşadığı bir memleket burası. Kadınların ekonomik alanlarda katılımı ve bu fırsatlardan yararlanması, eğitime dahil olmaları, sağlıkları ve siyasi güçleri, bu raporun ele aldığı alanlar. Türkiye’nin sırasını merak ediyorsanız, hemen söyleyeyim. Türkiye’nın sırası aynı raporda 144 ülke içinde 130.

25 milyon yıl önce oluşmuş olan ada, içinde barındırdığı bir çok aktif yanardağ ile dünyanın en genç kara kütlesini oluşturuyor. Son zamanlarda patlayan ünlü yanardağlar: Eyjafjallajökull 2010 yılında patladı ve yaydığı kül tozları yüzünden Avrupa’daki uçak seferleri bir hafta boyunca iptal edildi. Grímsvötn ise 2011’de patlamıştı. Ben İzlanda’dayken de Katla hareketlenmeye başladı ve peş peşe 4 Richter civarında depremler meydana geldi. İzlanda, 1963 yılında volkanik bir patlamayla oluşan Surtsey adındaki adasıyla dünyanın en genç kara kütlesine de sahip. Avrasya ve Amerika’nın tektonik tabakalarının birleştiği yerde bulunan bu genç kara kütlesi, bölünerek her sene 5 cm büyüyor.

blankblank

Ülkenin %80inde yerleşim yok.  İzlanda’da çok sayıda platolar, dağlar ve verimli ovalar var. Ayrıca sayısız uzun ve derin fyordlar ve Avrupa’nın en büyük buzulu olan Vatnajökull da İzlanda’da bulunuyor. Şelaleler, gayzerler, yanardağlar, kumu siyah plajlar ve buharlar çıkaran lav alanları ile İzlanda kendisini gerçekten dünya dışı bir yer haline getiriyor.

blank

Şimdi gezilmesi ve görülmesi gereken yerlere sıra geldi. Öncelikle bir uyarıda bulunmalıyım. Buraya gelmenin ve burada gezmenin kesinlikle ekonomik bir yolu yok. Çok paranız olacak. Burada hayat çok çok pahalı. 1 Euro: 128 Krona ve 128 Kronaya alınabilecek hiç bir şey yok. Küçük bir çiklet 350 Kronadan başlıyor.

Başkent Reykjavik’ten başlayalım. Reyjavik oldukça küçük bir başkent. Bir günde yavaş yavaş yürüyerek gezebileceğiniz bir yer. Modern Katedral ilk gezilmesi gereken yerlerden biri. İlginç bir mimariye sahip bu katedralin yapımı 1986’da bitmiş. İçindeki 15m yüksekliğinde ve 25 ton ağırlında devasa bir boru orgla  görkemli bir görünüşe sahip.  Katedralin önünde ise 970 – 1020 yılları arasında yaşamış, Cristopher Columbus’dan çok daha önce, Amerika’yı 1000 yılında keşfeden ilk Avrupalı Leifur Eiríksson’un heykeli bulunuyor.

blankblank

Sanki okyanusa açılmaya hazırmış izlenimini veren Solfar ya da Sun Voyager, şehrin kuzey kıyısında yer alıyor. Parlak çelikten yapılmış bu abide, güneşe doğru hayali bir yolculuğa çıkan mistik bir gemiyi sembolize ediyor.

blank

İzlanda’nın bazalt görüntüsünden esinlenmiş, camdan yapılmış, Harpa Konferans ve Konser Salonu, limanda yerini alan binalardan biri. İçinde her türlü organizasyonu yapabileceğiniz bir mimari sanat eseri.

blank

Rıhtımda, bir balık işleme fabrikasının yanında Thufa adı verilen, Türkçe “höyük” anlamına gelen yosunlardan yapılmış bir tepecik var. Bu tepeciğin üstünde de küçücük bir kulübe var. Bu kulübe balık kurutmak için yapılmış. Sekiz metre yüksekliğindeki bu höyükten Esja Dağı, Faxaflói Körfezi, Harpa Konferans ve Konser Salonu ve Reykjavik’in tarihi yerleşiminin panaromik manzarasını görmek mümkün.

blank

Saga Müzesi, bir milenyum yaşında olan İzlanda’nın tarihinin önemli anlarını gösteriyor. Tarih boyunca depremler, yanardağ patlamaları, çığ düşmeleri, veba ve daha bir çok felaketler yüzünden  İzlanda halkının nüfusu büyük oranda yok olmuş. Fakat geriye çok zengin kültür ve edebiyat hazinesi bırakmışlar. İzlanda’nın tarihi, balmumu heykelleri ve kulaklıktan gelen anlatımla bir anda gözlerinizin önüne geliyor. Giriş 2100 krona. Yani 16 Euro.

blank blank

İzlanda kültürü demişken, adayı süsleyen her şeyde farklı bir sanat anlayışını gözden kaçırmak mümkün değil. Paganizm motiflerini bütün sanatsal parçalarda sezinleyebilirsiniz. Her ne kadar Hristiyan dine sahip olsalar da, Pagan kültürü her zaman genlerinde devam etmiş. Bu da İzlanda’nın sanat estetiğine,  Avrupa’dakilere göre farklı ve daha mistik bir özellik katıyor.

blank blank blank blank

Bir de Vikin Müzesi diye bir müze daha var. Sakın Vikin Müzesi’ni Viking Müzesi diye algılamayın. Çünkü Vikin Müzesi, bir denizcilik müzesi. Vikin, İzlandaca gemi anlamına geliyor. Bu müze, İzlanda’nın balık endüstrisi ve kıyı kültürünün yüzyıllar boyunca gelişimini sergiliyor. Müzede ayrıca İzlanda’nın en büyük tarihi objesi olan, sahil koruma gemisi Óðinn bulunuyor. Óðinn, 1950 ve 1970 yılları arasında İngiltere ve İzlanda arasında balıkçılık hakları yüzünden çıkan Morina Savaşları’nda bir çok hayatı kurtararak, çok önemli bir rol oynamış. Müzede daha bir çok tarihe adını yazdırmış gemileri de görmek mümkün. Mesela İzlanda’nın Magni adındaki ilk çelik gemisi de müzenin limanında ziyaretçilere teşhir ediliyor.

blank

Shopping Street, alışveriş caddesi ise İzlanda’ya gelen zengin turistlerin ilgisini gerçekten çekecek hediyelik eşya dükkanlarına sahip. Ama bu hediyelik eşyalar bize göre çok pahalı. İzlanda yünü ile yapılmış bir kazak yaklaşık 200 dolara geliyor ama havalimanında faturayı gösterdiğinizde 30 dolar geri alınabiliyor. Bence 170 dolar hala pahalı bir kazak için. Magnetlerin en ucuzu ise 850 krona, yani 6 euro. 50 sayfalık küçücük bir cep kitabı 1990 krona, yani 15 euro.

Reykjavik’e yaklaşık yarım saat uzaklıkta bulunan Hafnarfjörður’da bulunan Viking Village (Viking Köyü) ise görülmesi gereken yerlerden biri. Hem otel, hem restoran olarak kullanılan bu yerde Viking teması işlenmiş. Vikinglere ait eşyalar ve sembollerle süslenmiş ve restorandaki tabak ve bardaklar bile tahtadan eski görünümü verilerek yapılmış.

blank blank

Sakın Golden Circle Turu yapmadan İzlanda’dan dönmeyin. 300 kmlik bir alanı kaplayan bu tur, Þingvellir Milli Parkı, Gayzer Jeotermal Bölgesi ve Gullfoss Şelaleleri’nden oluşuyor. Milli park, üzerleri yemyeşil çimle bezenmiş volkanik kayalardan muhteşem bir manzaraya ev sahipliği yapıyor ve UNESCO’nun Dünya Mirasları listesinde yerini alarak, değerini tescilliyor. Gayzer Jeotermal Bölgesi, her 10 dk bir 15 – 20 m yüksekliğe sıcak su fışkırtan kaynaklardan meydana geliyor. Hvítá Nehri üzerinde bulunan, “Altın Şelale” demek olan Gullfoss ise İzlanda’nın ikinci büyük buzulu olan Langjökull ile besleniyor. Güneşli günlerde sıkça üzerinde gökkuşağı görülen şelale, iki aşamalı olarak engebeli bir kanyondan 32 m aşağı iniyor. Golden Circle Turu ücreti 80 euro.

blank blank blank

Blue Lagoon ise başka bir olmazsa olmazı İzlanda’nın. 1976 yılında jeotermal güç tesisinin çalışmasıyla meydana gelen Blue Lagoon’da insanlar bu suya girmeye başladılar ve silika çamurlarını vücutlarına sürdüler. Bir de gördüler ki hem ciltlerine bir güzellik geliyor, hem de sedef hastalıklarını inanılmaz bir şekilde iyileştiriyor. Blue Lagoon giriş ücreti 50 euro.

blank

Size ücret ödemeden yapacağınız bir aktiviteden bahsetmeden olmaz. Her şey de parayla değil. Başkent Reykjavik’ten 45km uzaklıkta Hveragerði muhteşem bir doğa harikasına sahip. Tepeden kaynar bir şekilde akmaya başlayan ve aşağa indikçe soğuyan Varmá Nehri ve içinde kükürt bulunan sayısız sıcak su çukurları ile akıl almaz bir görüntüye sahip. Nehre girebilmek için başlangıç noktasından 3.5 km tırmanmanız gerekiyor. Suya vücudunuzun tolere edebildiği yerden giriyorsunuz ve bütün tırmanışta çektiğiniz o çile sona eriyor. Sonra da “İyi ki buraya gelmişim, buna değdi.” diyorsunuz.  Ruhunuz burada huzura kavuşuyor ve zihniniz tamamen boşalıyor.

blank

Hveragerði’de aynı zamanda Viking atlarını görebilir ve isterseniz at binebilirsiniz. Viking atları demişken, Vikingler buraya ilk geldiklerinde yanlarında atlarını da getirdiler. Bu atlar bodur İskandinav atlarıydı. Yüzyıllar boyu İskandinavya’daki atlar diğer at türleriyle çiftleşerek özelliklerini değiştirirken, buradaki atlar saflığını korudu. Bodur görünüşüne rağmen bu atlar oldukça güçlü ve dayanıklı.

blankblank

Hayvanlardan devam edecek olursak, İzlanda’nın koyunu, köpeği ve ineği de çok değerli birer tür. İzlanda’nın koyunu, İzlanda’nın çetin hava şartlarına uyum sağlayabilen, son derece güçlü ve dayanıklı bir yapıya sahip. Yünü ise çok değerli. Shopping Street’de 200 dolara satılan kazaklar, bu yünden yapılıyor. Ayrıca İzlanda’da koyun derisi işlemesi tekniği dünyada tek ve bu deriler son derece kaliteli.

blank blankblank

İzlanda’nın köpeği, bekçilik ve çobanlık yapma alanlarında son derece profesyonel. Köpekler de buraya sonradan getirilmiş. 20. y.yılın ortalarında aynı İzlanda keçisi ve koyunu gibi, İzlanda’nın köpeği de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış. Son yıllarda bu köpek koruma altına alınmış. Dik kulakları, kıvrılan kuyruğu ve rengarenk tüyü ile çok sevimli bir köpek.

İzlanda ineği, diğer inek türlerine göre küçük. Fakat dayanıklı ve doğurgan. Ayrıca çok süt veren bir inek. Oldukça bereketli bu inek türüne sahip olunca, ülkede tam 1100 süt çiftçisi oluveriyor.

Anlatmadan geçemeyeceğim başka bir hayvan türü de İzlanda martısı, İngilizce adıyla “puffin”. Pengueni andıran gövdesi ve renkli gagasıyla kuş gözlemcilerinin ilgisini çeken bir balıkçıl. Puffin karaya sadece kuluçka için geliyor. Bu yüzden Nisan – Eylül arası puffinleri görmek mümkün. Diğer zamanlarını hep okyanusta geçiriyorlar. Bu arada İzlanda’da tam 388 kuş türü var. Bunlardan 75i sadece İzlanda’da yaşıyor. Diğerleri göçmen kuş.

blank

Eğer hala paranız varsa, balina izleme turlarına katılabilirsiniz. İlk 1995 yılında başlayan bu turlar, daha sonra ciddi bir sektör haline gelmiş. Mavi, Sei, Fin, Sperm ve Minke balinalarını burada görmek mümkün. WWF ise İzlanda’yı balina izleme destinasyonlarının top 10 listesine almış.

blank

Burada yapılabilek başka nefes kesici bir olay da scuba ve şnorkelle dalış. Her sene 2 cm birbirinden uzaklaşan, Kuzey Amerika ve Avrasya kıtalarının tam arasında, Þingvallavatn Gölü’nde bulunan Silfra adı verilen yarıkta dalış yapıyorsunuz. Suyun altındaki görüş mesafesi 100 m. Yani cam gibi parlak. Suyun derecesi 2 – 4 santigrat. Gölün derinliği 18m ama dalış derinliği  7 – 12 m civarında değişiyor.

blank

İzlanda’ya muhakkak kışın da gelmelisiniz. Çünkü İzlanda’da kışın Kuzey Işıkları görülüyor. Güneş tarafından emilen elektrik yüklü parçacıklar, dünyanın manyetik alanı ile etkileşime geçerek ışık oluşumuna sebep oluyor. Bu parçacıklar atmosferin üst kısmına büyük bir hızla çarptığında, gökyüzünün rengarenk ışıklarla parlamasına yol açıyor ve bu ışık şovuna Kuzey Işıkları deniliyor.

blank

İzlanda’nın suyunda bahsetmeden yazımı bitiremem. Sayısız göl ve şelale bulunan okyanustaki bu adanın en önemli özelliği ise son derece sağlıklı suyunun olması. Her hangi bir damıtma ya da ekleme yapılmayan doğal bir içme suyu var İzlanda’nın. Kana kana içiyorsunuz ve içerken büyük zevk alıyorsunuz. Eğer yanınızda bir su şişesi ya da su taşıma kabınız varsa, susadığınızda her hangi bir restoran ya da cafeye gidip, onlardan şişenizi suyla doldurmak istediğinizi söyleyebilirsiniz ve herhangi bir ücret ödemezsiniz. Su bedava olduğu gibi burada tuvalet de bedava. Umumi tuvaletlere ücret ödemeden giriyorsunuz. Umumi tuvalette sizden önceki kişi tuvaletten çıktıktan sonra, otomatik olarak tuvalet kapısını kapatıyor ve kendi kendini temizliyor. Temizlik bittiğinde yeşil renkte vacant (boş) yazan bir yazı beliriyor. İşte o zaman tuvalete girebiliyorsunuz. Son derece akıllı.

blank

İstanbul’dan Reyjavik’e direkt uçuş yok. Muhakkak aktarma yapmanız gerekiyor. Avrupa’daki tüm önemli havalimanlarından aktarma yapabilirsiniz. İstanbul – Helsinki arasını, Türk Hava Yolları ile ve Helsinki – Reykjavik arasını ise Iceland Air ile yaparsanız ekonomik olur.  Yaklaşık iki ay öncesinden aldığım biletin fiyatı 790 euro tutmuştu. Ama siz daha erken davranırsanız, daha ucuza bilet bulabilirsiniz. Havada kaldığınız süre İstanbul – Helsinki 3,5 saat ve Helsinki – Reykjavik 3,5 saat. Yani beklemeler hariç toplam 7 saat. Saat farkı 3.

Evet değerli okurlar, bir yazımın daha sonuna geldim. Umarım İzlanda’yı elimden geldği kadar anlatabilmişimdir. Şimdi sizleri Hveragerði’de gördüğüm Viking atlarının videosu ile başbaşa bırakırken, bir sonraki yazım “İzlanda Halk Hikayeleri”nde tekrar görüşmek üzere, sağlıcakla kalın diyorum.


Atlar paylaşan: ncabaci

Ebru

 

 

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Calista Otelde 2. Gün

Merhaba tekrar, Calista Otel’de tatilimizin 2. Gününü anlatmaya devam edeyim. Rahat bir uykudan sonra sabah …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.